Kapıları kilitledim, kompleks kapısını ve pencerelerinin de kepenkleri da uzaktan kumandayla indirdim. Ses borusundan Yasemin nedenini sorsa da, Melisa yeni sistemi denediğini söyleyerek Yasemini sakinleştirdi.
Merdivenlerden çıkıp odama girip Kontrol mekanizmasını açtım. Ceylin peşimden geldi duvardan açılan bu panel yalnızca kameraları idare etmiyordu, başka özellikleri de vardı ve bütün sistem neredeyse bana duvarlardan daha fazlaya mal olmuştu. Babam bir manyaktı, bunu kabul etmem gerek ama daha önce haksız çıktığı tek bir ana bile rastlamadım. Yine ölümüne rağmen haklı çıkıyordu. Kalabalık kapının kırılmayacağını anlayınca duvarlara merdiven dayadı. Aynı anda 20’den fazla insan duvarlara tırmanmaya başladığında tek yapmam gereken kırmızı parlak tuşa basmaktı. Ardından duvarlardaki kapaklar açıldı ve çıkan kavisli barlar nazikte merdivenleri ittirdi. Neyseki merdivenlerde çokça yükselmemişlerdi ki yaralanmadan yere düştüler. Herkes şaşkın bir şekilde mekanizmaya bakıyorlardı. “KİM 21. YÜZYILDA ORTAÇAĞ SALDIRILARINA DA MODERN SALDIRILARA DA DAYANACAK BİR KALE İNŞA EDERDİ Kİ?” Herkesin kafasında bu düşünce vardı evet sevgili kafası karışmış halk, babam basit bir marangozdu -en azından kendi terimiyle- ama ayrıca her şeye hazırlıklı manyak da bir mucitti. Megafona bağlandım ve boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
Sencer: Sevgili öfkeli kalabalık Ben Sencer, Halk Kahramanı Marangoz Yalçın’ın öz oğluyum!
Kalabalıktan birisi yüksekçe bir şeye çıkıp kameraya doğru şöyle bağırdı “BABANIN KATİLİNİN KIZINI KORUYORSUN BABANIN ÖLÜSÜNE DE Mİ SAYGIN YOK”
Derin bir nefes aldım.. Sakinleştikten sonra konuştum.
Sencer:Öncelikle bayım oldukça kabasınız ve Evet! Koruyorum çünkü suçlu olan babasıydı, kendisi değil. O benim himayemde ve ona kimse dokunamaz! Sizden evimi terk etmenizi yarattığınız pisliği temizlemenizi şiddetle öneriyorum yoksa daha sıkı ve sert önlemler alacağım ve tatlı merdivenlerinizi ittirmekle kalmayacağıma emin olabilirsiniz.
Kalabalık bu duruma sinirlenmişti. Bağırmalar, çağırmalar, yuhalamalar devam ediyordu. Liderleri olduğunu tahmin ettiğim adam “Saldırın” emri vermişti herkes duvarlara hücum etti. Tırmanmak çözüm olmayınca duvarları yıkmaya karar vermişlerdi. Ellerindeki sopalarla, çekiçlerle, balyozlarla duvarlarıma vuruyorlardı. Eh işe yaramazdı, çelikle güçlendirilmiş betonarme duvarlarımın yalnızca sıvasını dökerlerdi ama yine de evime saldırılması hiç hoşuma gitmedi.
Sencer:Size durmanız için son uyarı! Yoksa sert önlemler alacağım!
Kalabalık dinlememiş, yalnızca daha da hınçlanmıştı sonrasında sarı düğmeye bastım. Duvardan çıkan minik kapaklardan fıskiye benzeri borular çıktı ve kalabalığın üstüne yeşil bir sıvı sıkmaya başladı. Herkes sırılsıklam olana kadar da devam etti. Kalabalık şaşkınlıkla sağ sola bakıyor bu sıvının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, insanlar refleks olarak bu yapış yapış yağlı sıvıyı kokladıklarında anlık olarak telaş başlamıştı.
Sencer:Sizi uyardım! Eminim aranızda benzin kokusunu hemen anlayan insanlar vardır! Evimin önünü terk edin biliyorsunuz ki benzin oldukça yanıcıdır! * ardından paneldeki minik kollardan birini indirdim.
Ve gökyüzüne doğru işaret fişeği fırladı*
Sencer:Bu işaret fişeği uyarı atışıydı, ikinci atış kalabalığa doğru olacak ve inanın benzinle kaplıyken size doğru gelen bir işaret fişeği istemezsiniz!
Sonrasında duvarda kalabalığa doğru bir kapak açıldı ve içinden tüfek namlusuna benzeyen bir çelik boru kalabalığa yöneldi bir izdiham yaşandı herkes kaçmaya başladı. Kalabalık dağılmıştı.
Ceylin:Sencer gerçekten adamların üstüne benzin döktüğüne inanamıyorum! Ya kalabalıktan biri sigara içiyor olsaydı ya da çakmak çaksaydı? Herkes cayır cayır yanacaktı…
Sencer:Eh evime zarar verip saldıracaklarına yansınlar daha iyi!
Ceylin:Senin ağzından neler çıkıyor Sencer?
Kahkaha attım ve yandaki çekmeceden minik bir şişe çıkardım. İçinde açık yeşil bir sıvı vardı.
Sencer:Kokla bakalım bunun içinde ne var?
Ceylin:Benzin gibi kokuyor…
Sencer:Aynen öyle benzin “gibi” kokuyor ama içinde sadece bir kaşık anason yağı, 3 damla Mentol yağı 1 damla karanfil yağı ekşilik katsın diye de biraz sirke ekledim.
Ceylin:Ne yani adamların üstüne berbat kokan bitkisel parfüm mü sıktın sadece?
Sencer:Sonuçta işe yaradı!
Ceylin:Sen dahisin..! Hayır hayır sen delisin..!
Sencer:Babamın icadı aslında övgüleri ona yönlendirelim. Şaka yapmayı oldukça severdi. Benimle gel sana bir şey göstereceğim.
Ceylinle evden çıkıp dış duvarlara doğru ilerledik, sol köşedeki gözlem kulesinden içeri girdikten sonra minik bir kapı aracılığıyla depo benzeri bir yerin içerisinde girdik.
Sencer:Bu iki tankeri görüyor musun?
Ceylin:Nedir bunlar?
Sencer:Biri o özel yağlı su için tasarladı gelenleri caydırmak için.. Bunun içindeyse.. Gerçekten benzin var.
Ceylin şok olarak bana baktı*
Sencer:Burası bir kale Ceylin ve babamın planı bu kaleyi ne olursa olsun korumaktı ve ne kadar çılgınca olursa olsun o adam sayesinde şuan güvendeyiz ve ne olursa olsun ne gerekiyorsa gereksin ben de bu kaleyi koruyacağım.
Ceylin:Anlıyorum… Umarım kullanmak zorunda kalmayız… Peki ya.. bu ne kadar daha sürecek?
Sencer:İstediği kadar sürsün! Seramız, rüzgar gülümüz, güneş panellerimiz, kendi kaynak suyumuz, o da yetmezse yağmur toplama sistemlerimiz ve kümes hayvanlarımız var. Dışarıya çıkmadan 50 yıl kadar burada kalabiliriz.
Ceylin:Gerçekten kendine saklı bir cennet yarattığına inanamıyorum…
Ceylin’in belini tutup kendime çektim, Cennet meleklerle olur senin güzelliğinde burada devreye giriyor işte!
Ceylin: Beni şımartıyorsun ama berbat haldeyim… Saçlarım yıprandı, bügün yemek bile yiyemedim ve o gün.. o günden berri uyuyamıyorum….
Sencer:Senin en kötü halin buysa işimiz yaş! Bu halinle bile çok güzelsin çünkü ama merak etme prenses her şey çok güzel olacak.
Ceylin:Binlerce insan beni öldürmek isterken çok iyimser konuşuyorsun…
Sencer:Aslında milyonlarca (Bunu istemsiz söylemiştim Ceylin bana bakıyordu) Sadece inan bana olur mu! Adaletin ayağı topaldır, geç gelir ama gelir…
Ceylin:Başka da seçeneğim yok zaten…
Ve gün sıradan şekilde geçti film izledik yemeğimizi yedik. Diğer doluzengin mülklerinin yanışını izledik. Bazılarına Ceylin bile şaşırdı- “O kağıt fabrikası da mı bizimmiş, orada yazlığımız mı varmış?” vesaire vesaire-. Yeni tutuklamalara şahit olduk ve biz bunları izlerken güvenlik alarmları yine ötmeye başladı. Gelen bu sefer polisti, bir çok insanın üstüne benzin döküp hayatlarını tehlikeye atmaktan dolayı hakkımda tutuklama kararı çıkartılmıştı. Gelen Polis memurunun ardından, Sultan Hanım da çıka geldi olanlara çok şaşırmıştı. Doğruluğunu öğrenmek için o da polisle beraber gelmişti. Kalabalık 200-300 m uzaktan olacakları izliyordu. Onlara Karışımım olan yağı gösterdim ve bir kibrit çakıp içine attım. Polislerin refleksiv olarak kaçışması çok komikti. Sıvının içine düşen kibrit yalnızca sönmekle kaldı. Sonrasında sıvıdan bir örnek alındı gelen polis amiri anlattığına göre babamın yakından tanıdığıymış. Kapının önünde bir araba ve polis kalmasını sağladı. Uyguladığım taktiğe çokça güldükten sonra babamın oğlu olduğunu söyledi ve gitti. Sultan bizim durumumuzu öğrendi ve bir kahve içmek için kalmayı tercih etti. Saatine bakıp duruyordu ona sorunun ne olduğunu sordum.
Sultan:Sencer… Aylin’in Cenazesi 2 saat içerisinde kaldırılacak..