Dayı;
– Gençler karımı ben sikerken, birinizin götümden sikmesini istiyorum.
Ferhat suratıma baktı;
– Bak bu harbiden ananın amı
Mete;
– Ananın amı kuzey
Ben;
– Kuzey mi? Ulan ben mi götümü sikin diyorum adama bak. Karşında ki dayıya söyle
Mete;
– Dayı ananın amı? O nasıl fantezi orospu çocuğu!
Ferhat;
– Aga ben sikmem baştan söyliyeyim.
Ben;
– Bana niye bakıyorsunuz amına koyayım? Benim ilgi alanım kadınlar.
Mete;
– Ben o götü sikerkem. Allah belamı versin sikimi keser denize atarım.
Dayı;
– Ee kim sikecek beni peki?
Gözlerimiz Zeki’ye dönmüştü. Zeki’nin gözlerini bağlamışlar, bir kadın ağzına alıyor, bir kadın Zeki’nin götünü yalıyor. Hep bir ağızdan “zeki!” dedik. Zeki seslendi;
– Hop neredesiniz hacı gülleler? Gelin lan ortam süper uhuuu sikim yanıyo! Kız zilli yalama orayı gıdık alıyorum ahahah!
Ben;
– Zeki sikecek dayı al gel karını.
Ferhat;
– Vay anasını sikeyim bu manzarayı kaçıramam.
Mete;
– Kalk kadın üstümden, izlemem lazım bu atmosferi.
Dayı karısını domaltmış sikiyordu. Sonra kendisi domaldı, karısının amını sikiyor, başka bir adam karısının ağzına veriyordu. Dayı kafasını bana çevirdi;
– Hadi soksun götüme.
Zeki’nin hala gözleri bağlı, kadınların içindeydi. Zeki’nin yanına gittim.
– Zeki gel kanka on numara oyun oynayacağız şimdi.
– Ne oyunu kuzeyin oğlu? Bak zaten sikimden alev çıkıyor.
– Bu son kanka iyice alevlenecek o ama geçecek.
– Merak ettim lan, hadi gidek oynayak pompa, pompa!
Zeki’nin kolundan tuttum adamın arkasına getirdim. Ferhat ile Mete olayı izliyorlardı.
– Zeki şimdi gözlerini hiç açmayacaksın.
– Açamıyorum zaten orospu nasıl bağladıysa…
– Süper, şimdi kadının götünden sikeceksin ama dokunmak yok tamam mı?
– Dokunmadan sikimi nasıl sokcam içine? Deliği nasıl görcem oğlum?
Adamın götüne baktım, kıl yoktu, anlamaz bu diye düşündüm.
– Tamam zeki dokunabilirsin. Hadi başla.
Zeki ellerini açtı, adamın götünü arıyordu, kalçalarını ayırdı adamın. Tam eğilip yalayacaktı. Kolundan tuttum kaldırdım.
– Zeki dur, yalamak yok sok sadece.
– Haa iki dil ataydım ya?
Ferhat ile Mete gülmemek için ağızlarını kapatıyorlardı.
– Yok zeki dil falan atma kardeş, sok sadece.
– Peki hacı gülle. Kız zilli hazır mısın geliyor benim sıpa,
Adamın kalçalarına tokat attı;
– Of ananın amı, bune lan taş gibi göt, kız çok mu fitness yaptın sen? Bu yaşta bu göt ne kütür kütür. Amın nasıldır acaba.
Eliyle amını arıyordu adamın. Zeki’nin elini tuttum.
– Zeki hadi sik şu götü sonra amına bakarsın.
– Tamam amına koyayım bağırma bana!
Zeki sikini çıkarttı adamın götünü zorluyordu,
– Abo hacı gülleler, çok dar bu. Oh acıdı sikim, girmiyor oğlum bu?
– Zorla zeki girer.
Kadın inliyordu, zek\*\*e kadını siktiğini sanıyordu. Halbuki kadın amı yalandığı için inliyor. Ferhat ile Mete gülmeye başladılar elime sus işareti yaptım onlara.
Zeki adamın götüne girmiş sikmeye başlamıştı. Elleriyle kalçalarını ayırmış, pompalıyordu.
Zeki;
– Yok aga amdan da sikmem lazım, götü böyleyse amı nasıldır kim bilir.
Zeki elini adamın sikine doğru attı, oraları yokluyor mıncıklıyordu. Ferhat ile Mete kahkaha atmaya başladı artık durduramıyordum onları. Herkes bize bakıyordu. Zeki adamın sikini mıncıklıyor kafasıyla sağa sola bakıyordu konuşmaya başladı;
– Kuzey! Bu ne kanka? Bıngıl bıngıl bir şey sallanıyor bunun önünde? Alla alla kamış mı tuttum ben?
Ferhat ile Mete yarılıyordu. Ben de kendimi tutamadım kahkaha atmaya başladım, zeki adamın sikini eline almış mıncıklamaya devam ediyordu.
– Kuzeyin oğlu? Traversiti mi siktiriyonuz lan siz bana heh? Bune oğlum bıngıl bıngıl, bak elledikçe büyüyo bu.
Zeki adamı sikmeyi bıraktı, siki içinde bekliyordu. Adamın sesiyle irkildi
Adam;
– Devam et, siksene götümü neden durdun?
Zeki;
– Götünü? Kim sikiyor götünü?
– Sen, hadi durma sok içine
– Ananı sikeyim!
Zeki panikle adamın içinden çıkmış, gözünde bağlı olan bezi çıkartmaya çalışıyordu. Sağa sola deli gibi dönüyordu. Yanına gittim, bezi çözdüm. Gözlerini ovuşturarak, adamın götüne bakıyordu. Sonra eğildi adamın sikine baktı;
– Ananı avradını sikeyim ben bunu mu sikiyordum?
Ferhat ile Mete yerlere yatıyordu gülerken.
Ben;
– Ya zeki nasıl adamsın sen? Kadın dururken adamın götünü siktin?
Zeki eliyle ağzını kapattı mahcup bir tavırla dayının yanına gitti;
– Ya dayı kusura bakma, götünü istemeyerek siktim.
– Sorun değil koçum devam edebilirsin?
Zeki yanıma geldi;
– Deli mi lan bu adam? Yanlışlıkla siktik diyoruz, devam et diyor
– Git devam et sende?
– Kuzeyin oğlu benimde ilgi alanım kadınlar, dayının götü siktik ya tüh gitti erkeklik.
– Sıkıntı yapma zeki, git kadınları sik sende.
– Haklısın kuzeyin oğlu.
Kadınların yanına gitti, kadınlar tekrar gözünü bağlamak istedi. Zeki konuştu;
– Kız zilli, gözümü bağlama, sonra seni kaybedip dayıyı sikiyorum. Bu sefer kuzeyin oğlunu sikerim falan aman ha.
Zekiye bağırdım;
– Zeki!
– Ne var lan? Gözümü bağlıyorsunuz ne siktiğim belli değil amına koyayım.
Kadının kafasını tutup sikini ağzına verdi;
– İyi yala, dayının götünü siktiğimi unuttur bana.
Zeki dayıya dönüp bağırdı;
– Dayı! Çizdik senin kestaneyi, bundan sonra namusumsun ona göre!
Biz kahkaha atıyorduk.
Zil zurna, sarhoş olmuş çadıra girip uyku çektim. Bizim çocuklar devam ediyordu. Sabah gözlerimi açtığımda kollarımda cennet hoca vardı. Çırılçıplak, götünü bana dönmüş, kolumun üstüne yatmış uyuyordu.
Kolumdan çektim cenneti. Kolumu bırakmıyordu, boynunu yanaklarını öptüm. Kalktım ayağa, üzerimi giyindim çadırdan çıktım. Millet uyanmış masa hazırlamışlar kahvaltı yapıyorlardı. Kahvaltıya katıldım. Bitince tekneye geçecek. Geri dönecektik. 1 gün kalmıştık sonuçta. Geceyi burada geçirdik. Kahvaltımı yaptıktan sonra kumsalda yürüyordum. Esma yanıma geldi.
Esma;
– Misafirlerimiz sizden çok memnun kaldı, ve bunu size hediye etmemi söylediler.
– Nedir bu esma sultan?
Elinde oldukça kaba olan bir zarf vardı.
Esma;
– Para şekerim.
Elinden aldım zarfı içine bakıyordum. En son bu kadar parayı arabamı alırken görmüştüm. Zeki ye seslendim.
– Zeki! Koş gel.
– Hop ne oldu hacı gülle?
– Gel kanka gel.
Esma sultan suratıma bakıyordu.
Zeki;
– Geldim hacı gülle söyle.
– Zeki’cim dün yanlışlıkla göt siktin ya.
– Of kuzeyin oğlu hatırlatma kusacam şimdi, evet ne olmuş? Bak yine sik dersen senin götü sikerim farklı götlerin tadına bakmak lazım. Her zaman aynı yemek yenmez değil mi?
– Zeki saçmalamada bir sus amına koyayım. Al şu parayı koy cebine.
– Para mı? Ne parası?
Elimde tuttuğum zarfı uzattım ona. İçini açtı baktı;
– Oha ben bu paraya erkek götü sikmemiş yarrak yaptırırım. Sağ ol kuzeyin oğlu.
– Erkek götü sikmemiş yarrak mı? One lan?
Belinden siyah bir dildo çıkarttı sallıyordu;
– Ameliyatla bunu taktırcam moruk kendime.
– Ananı sikeyim onu nerden buldun?
– Şu karının çantasından aldım. Ştt kız ziilli esma canın mı çekti? Ne bakıyon?
Esma;
– Hadi hazırlanın gideceğiz şekerim.
Zeki;
– Seni gidi seni. Kuzeyin oğlu takarlar mı bunu bana?
– Valla takacakları bir yer var zeki ama. İşlevi olmaz.
– Haa öyle diyorsun, bak şimdi ne yapcam.
– Ne yapcan zeki?
Dildoyu tutup denize attı;
– Balıklar yarrak yesin.
Kafasına tokat attım;
– Yürü amına koyayım ya.
Tekneye bindik gidiyorduk artık. Merve ve Nur uyuyor. Ferhat maturenin dizine yatmış uyuyor. Zeki mature ile öpüşüyor, elleşiyordu. Ben de karşımda oturan cenneti izliyordum. Cennet kocasının penisini okşuyor bana bakıyordu. Sigaramı yaktım güverteye çıktım. Arkama yaslandım ve dedim ki…
– Ne gündü amına koyayım!…
– Mutlaka ara.
Ararım gibisinden kafamı salladım. Çok yorgundum eve gidip uyumak istiyordum.
Ferhat;
– Beyler benim araba ileride, yürüyelim mi biraz? Hava alırız?
Mete;
– Bana uyar.
Zeki ayakta teknenin içinde uyuyordu Mete Zeki’ye seslendi;
– Zeki, kalk oğlum gidiyoruz.
Zeki bağırarak uyandı. Korkmuştum.
– Ya amına koyayım ne bağırıyon?
– Kuzeyin oğlu, dayının kestaneyi çiziyordum rüyamda. Çok korktum amk
– Yürü oğlum yok dayı falan gittiler
– Eminsin değil mi? Bak geliyorum
– Gel zeki gel amına koyayım.
Elimi Zeki’nin omzuna attım, tekneden indik yürüyorduk. Berkant ile annesi teknede kalmıştı. Zeki yolda zor yürüyor sallanıyordu.
– Oğlum bir dik dur lan!
– Halim yok kuzeyin oğlu, iliğimi kuruttu karılar.
Ferhat;
– Peki ya dayı Zeki? Oda kuruttu mu?
– Yok, o seksten soğuttu amına koyayım.
Biz gülüyorduk. Baya ilerlemiştik, araba karşımızda gözüküyordu. Zeki kolumdan fırladı gitti karşıda duran 2 tane mini şortlunun yanına koştu.
Ferhat;
– Eyvah!
Mete;
– Bu çocuk bir gün kestaneyi çizdirecek aga.
Ben;
– Gözünü sikeyim zeki ya.
Zekiye bağırıyordum arkasından;
– Zeki! Lan buraya gel! Zeki!
Zeki beni siklemedi mini şortluların yanına gitti, ikisinin de götüne elini yapıştırdı;
– Üff hepsi sizin mi be yavrular?
Mini şortlu travestiler Zeki’ye döndü. İçlerinden esmer olan;
– Yok anam daha bu var!
Zekinin elini kendi sikine getirdi. Zeki travestinin sikini avuçladı;
– Oooo bune be hacı gülle? Hangi sulak yerde büyüttün sen bunu?
Zeki bize döndü travestilerin sikinden tutup salladı;
– Kuzeyin oğlu! Kızlar taşşaklı çıktı.
Travesti devam ediyordu cümlesine. Biz gülüyorduk.
– Gelip görmek ister misin o sulak yeri?
– Yok abi ben almıyayım.
Zeki travestinin sikine eğildi;
– Saygılar abi, hürmetler abi.
Esmerin yanındaki diğer travesti;
– Siktir git lan. Dedi zekiye zeki koşarak yanımıza geri geldi…
Ben;
– Ne oldu Zeki beğenmedin mi kızları?
Ferhat ile Mete gülüyordu.
Zeki;
– Bu dayıyı sikmek bana yaramadı hacı gülle, nerede kamışlı ablalar var, bana denk gelmeye başladı.
– Aman Zeki kolla götü.
Zeki Ferhat ile Mete’ye döndü;
– Bana bakın dayıyı siktiğimi Melisa duymayacak ona göre.
Ferhat;
– Merak etme Zeki duysalar da inanmayacaklar zaten.
Gülüyorduk, arabaya bindik. Beni eve bıraktılar. Zeki camdan kafasını çıkarttı;
– Hişt hacı gülle?
– Ne var Zeki?
– Adamımsın, playboy seni
Arabayla uzaklaştılar. Evin kapısını çaldım. Kimse yoktu evde. Telefonla Özge yengemi aradım. Açmıyordu. Babamı aradım çalıyordu;
– Alo baba evde kimse yok?
– Oğlum mahkemedeyiz.
– Mahkeme?
– Yengen ile dayının mahkemesi.
– Hadi ya onu unuttum ben durum ne?
– Boşandılar.
– Çocuklar?
– Yengende ikisi de.
– Ohh çok sevindim neredesiniz şimdi?
– Birkaç evrak işi var halledip geleceğiz.
– E ben kapıda kaldım.
– Aysel yengenlere git istersen.
– Yok baba bakarım başımın çaresine.
Şimdi Aysel yengelere gidip, onu sikmeye ne dermanım ne gücüm vardı. Duvardan atladım evin bahçesine girdim. Bahçe kapısı da kilitliydi. Pencereye tırmandım. Odamın penceresi açıktı. İçeriye girdim. Hemen duşa attım kendimi. Üzerimi değiştirdim yatağa uzandım.
Tüm bu olup bitenleri düşünüyordum… Sikik bir yaşantım, hangi ara bu kadar renklenmişti. Daha dün gibi yengemi hayal ettiğim günler. Onun hayali ile boşaldığım günler. Şimdi? Sikmediğim am, göt kalmamış. Ortamların en güzeline girmiştim bugün. Daha neler olabilir amına koyayım. Diye düşünürken. Aysel yenge aklıma geldi. Kendisi çok ateşli, azgın bir kadındı. Tıpkı adadaki çiftlerin karıları gibi, cennet hoca gibi. Yengeme kötü sözle konuşmam da hoşuna gidiyordu. Acaba bizim çocuklarla grup siksek? Hoşuna gider miydi? Ama onun haberi olmadan bunu ona yapamazdım. Ağzını arayacaktım kafaya koydum. Bunları düşünürken uykuya dalmıştım. O kadar güzel uyudum ki, bizimkilerin eve geldiğini bile duymadım. Yengem yanıma yatmış, yüzümü okşuyor, öpüyordu. Gözlerimi araladım. Çok güzel görünüyordu. Makyaj yapmış, saçlarını kestirmiş, sarıya boyatmış, kendine çok güzel bakmış. Boynuna sarılıp üstüme çektim. Yengemin yüzü gülüyordu. Dudaklarını öptüm;
– Hayırlı olsun.
– Teşekkürler kuzum.
– Kurtuldun artık.
– Evet.
– Tamamen benimsin. Tekrar bekarsın.
– Evet.
Dudaklarımı daha sert öpmeye başladı. Ama orospu Cennet öyle bir somurdu ki canım yandı geriye çektim kendimi. Yengem elini dudaklarıma götürdü. Üstümden kalkıp yanıma uzandı;
– Oho birileri boş durmamış yine.
– Ya yok İlayda yaptı.
Garibim dünkü partiyi duysa ne derdi acaba? Yüzüme bakmazdı eminim. Tekrar sarıldı;
– Hadi kahvaltı yapalım okula gideceksin. Akşam gelince bir yerlere götür beni
– Nasıl yerlere?
– Bilmem şu gittiğin bara götür mesela.
– Tamam akşam hazırlan gidelim.
Yanaklarımdan öptü, yatağımdan kalktı kapıyı açıp çıktı. Kıyafetlerimi giydim aşağıya iniyordum, dışarıdan korna sesi geldi. Servis arabamı getirmişti. Babamın arabasından kurtulmuştum artık. Arabamla hasret giderdikten sonra okula gitmek için çıktım İlayda’yı arıyordum.
– Canım geleyim mi almaya?
– Yok aşkım Melisa ile gidiyoruz şuan yoldayız.
– Peki bir tanem görüşürüz.
Telefonu kapattım koltuğun üstüne atıyordum Zeki arıyordu. Hay amk dedim iyi alıştı bu çocukta ama seviyordum Zeki’yi çok saf, kalbi temiz bir çocuktu.
Zeki;
– Alo hacı gülle napıyon?
– İyiyim Zeki yoldayım okula gidiyorum. Sen napıyon?
– İyi bende kantinde çay höpürdetiyorum.
– Afiyet olsun Zeki beni neden aradın peki?
– Ha onu soruyosun, dün Esma geldi bizim eve, annemle yine dedikodu, gıybetin dibine vurdular, çok korktum bizi şikayet ediyor sandım hani dün parti, pompa, gittim dinledim gizli gizli.
Sözünü kestim;
– Dayı, göt.
– Amına koyayım konumuz omu şimdi? Bak tıkandım ne güzel çay içiyordum ya.
– Eee Zeki ne konuşuyorlardı?
– Bizi şikayet etmiyordu. Partiden bahsetmedi. Şu At hoca var ya?
– At hoca?
– He dün çatır, çatır, çatır siktiğin at hoca
– Cennet hoca mı?
– Ne karıydı ama ya.
– Devam et zeki ne olmuş Cennet Hoca’ya?
– Okuldan ayrılmış, yurt dışına gitmiş.
– Annene niye söylüyor bunu Esma onu anlamadım ben?
– Bu at hoca annemin arkadaşının kızıymış çünkü.
– Haa, yani cennet hoca gelmeyecek artık okula.
– Yok hacı gülle, okula gelmeyecek ama partiye gelecek.
– Annene mi anlattı Esma partiyi?
– Hayır kuzeyin oğlu, Esma dışarı çıktığında pencereden önüne atladım. Dedim ki; “at hoca niye gitti? Göremicez mi onu? Bak kuzeyin oğlu sevdi o kadını göremezse üzülür ağlar çocuk, aşk acısı çeker.”
– Ya amına koyayım ne aşkı ne acısı neyse eee sonra?
– Sonra Esma da dedi ki; “yurt dışına tatile gitmiş, öğretmenliği bırakmış, kuzeye söyle, haziranda bu partinin daha büyüğü olacak tur gemisinde” dedi.
– Eee?
– Ne eee amına koyayım? O tur gemisine kadar gelecekmiş at hoca. Ama hazirana kadar göremeyecen.
– Anladım zeki, yani haziranda bir büyük parti daha var ve gidecez yine.
– Bak bana yine göt siktirirseniz, bozuşuruz ona göre. Hişt bana bak. Üzüldün mü lan cennet hoca 2 ay yok, göremeyecen.
– Niye üzüleyim oğlum sonuçta kadının tadını aldık.
Zeki piç piç gülüyordu;
– Hehehehe aldık demi.
– Aldık Zeki aldık bak okula geldim şuan karşındayım kapatcan mı telefonu?
– Bence devam edelim, bedava dakikalar çöpe gidiyor, arayıp konuşacak kimsem yok oğlum.
– Zeki manyak mısın amına koyayım.
Yanına gittim oturdum hala telefonda konuşuyorduk. Zeki sırtını döndü;
– Ne manyak mıyım? Dakikalarım çöpe mi gitsin, eee daha daha ne yapıon hacı? Havalar nasıl?
Kafasına vurdum. Telefonu kapattım;
– Yanındayım aynı havayı soluyoruz amına koyduğum.
Ferhat ile Mete yanımıza geliyordu;
Ferhat;
– Ne yapıyorsunuz beyler?
Ben;
– Zekiyle uğraşmaya devam
Mete;
– Of sabah sabah hiç çekilmez amına koyayım.
Zeki;
– Ne çekilmez? Oğlum o kadar karı siktin hala elizabethe devam mı ediyorsun?
Mete eliyle Zekinin ağzını kapattı;
– Oğlum sus biri duyacak amına koyayım ya dengesiz.
– Hee haklısın hacı gülle. Aman diyim biri duyar canı çeker, sikim kopacak artık am sikmekten ben çay alacam var mı isteyen?
Ferhat;
– Al gel içeriz.
Ben;
– Beyler Berkant nerede?
Mete;
– Bilmem görmedim daha.
Ben;
– Haziranda büyük bir parti varmış. Zeki ile haber yollamış Esma gidecek miyiz?
Ferhat;
– Haziranın kaçında?
Ben;
– Bilmiyorum ki sormadım.
Mete;
– Haziranda üniversite giriş sınavı var. Ancak sınavdan sonra gidebiliriz. Sınavdan önceyse gidemeyiz ki oğlum.
Ferhat;
– Esma ona göre ayarlamıştır herhalde
Ben zeki’ye seslendim. Zeki elinde çay tepsisi ile geldi;
– Zeki! Gel gel, haziranın kaçında bu parti?
– Sonunda.
İyi sınav zaten ilk haftasında, yetişiriz diyordum. Sohbet ediyorduk kızlar gelmişti. Yanımıza oturdular. Sohbete devam ettik. Okulun hademesi gülsüm abla gözüme çarptı bizim masaya Zeki’ye bakıyordu. Zekinin kolunu dürttüm;
– Hişt senin ki geçiyor?
– Melisa burada ya oğlum.
– O değil öbürü.
– Öbürü?
Zeki masadan kalktı ayağa etrafına baktı. Gülsüm abla ile göz göze geldi.
– Ya bırak şunu.
– Niye oğlum sikmedin mi çatır çutur.
Zeki eliyle ağzımı kapattı;
– Sus lan melisa duyacak kız beni terk eder sonra.
– Tamam amk çek pis elini ağzımdan
Derslere, girip çıkıyor bugünü de bitiriyorduk. Son ders boş olduğu için çocuklarla spor salonuna gidecektik sınav sonuçları açıklanmış. Müdüre hanım sınıfa çağırdı bizi. Hepimiz sıralarımıza tekrar geçip oturduk. Müdüre hanım sonuçları açıklayacaktı;
– Evet yavrucuklarım. Son deneme, başarı sınavınızın sonuna gelmiş bulunmaktasınız. Bu sonuçlar sizin sınava ne kadar hazır olduğunuzu ve bu sınav gerçek üniversite giriş sınavı olsa kaç puan alıp, kaçıncı sıralamada olacağınızı gözler önüne seriyor. Şunu söylemeliyim ki, ummadığım taş baş yardı, çok güvendiğim kişiler gözümde sınıfta kaldı şekerim.
Ben araya girdim;
– Hocam en çok Zeki’yi merak ediyoruz. O kadar çok çalışmış ki, 20 dakika da bitirdi sınavı
– Neyyy 20 dakika mı?
– Evet hocam.
– Zeki okul 5. evladım ummadığım taş baş yardı diye boşuna mı dedim.
– Neee ?
Hep birlikte Zekiye döndük.
Mete;
– Lan hani sallamıştın tüm soruları?
Zeki gülüyordu;
– Salladım ama okuyarak salladım. Okumadan sallamadım ki.
Ferhat Zekiye silgisini attı. İlayda ağzı açık Zekiye bakıyordu. Ben lafa girdim;
– Ulan zeki, birde soruları okuyup çözsen türkiye birincisi olacaktın demekki.
Müdüre hanım söze girdi;
– Türkiyede 13. Oldu 13. Hey yavrum hey aslan Zeki
Zeki göğsünü kabarttı;
– Sağ olun hocam, teveccüğünüz.
Ferhat;
– Hareketlere bak amına koyduğum.
Müdüre;
– Tamam sessizlik. Şimdi sonuçları açıklıyorum.
Milletinkilerini saydı, çoğunlukla başarılıydı herkes.
– İlayda tam puan okul 1, türkiye 4.
İlayda çok sevinmişti.
– Kuzey aferim evlatçığım babana yüzümü kara çıkartmadın. Okul 2. Türkiye 8.
Ben yok artık amına koyayım diye İlayda’ya bakıyordum. İlayda boynuma sarılıyordu.
– Ve ikiz dingiller.
Ferhat ile Mete;
– Bizden bahsediyor.
Müdüre;
– Okul sonuncusu, türkiye sıralamanızı okumama gerek yok nasılsa bu kaçıncı sayılar diye bön bön yüzüme bakacaksınız? Evlatçıklarım. Neden çalışmadınız? 2 ay kaldı sınavınıza, aileciklerinize ne diyeceğim ben. Of tanrım of.
Müdüre sınıftan çıktı. Ferhat ile Mete’ye döndüm;
– Oğlum ne yaptınız lan siz? Hiç mi çalışmadınız?
Ferhat;
– Zaman mı kaldı ki, sikik sokuk işlerle uğraşmaktan.
Mete;
– Aynen amk, yarak kürek işlerle uğraştık
Ben;
– Amına koyduklarım, bende yanınızdaydım sizi yalnız mı bıraktım? Siz eğlenirken ben ders mi çalıştım sizle birlikte bende eğlendim. Ben ders çalıştığım vakit siz ne yapıyordunuz?
Ferhat;
– Sakin ol paşa, sana sözümüz yok, Berkant orospu çocuğuna uyduk, sen ders çalışırken biz onunla barlarda karı kız peşinde koştuk takıldık eğlendik beee
Mete;
– İyi bok yedik amına koyayım. Ne diyecem ben şimdi babama?
Ferhat;
– Ne bileyim amına koyayım. Berkant da yok piyasada zaten.
Mete;
– Annesinin amını yalıyordur evde, orospu çocuğu.
Ben;
– Adama sövmeyin oğlum hata sizde. Neyse 2 ay var daha sıkı çalışın bir şekilde toparlayın götü.
Okuldan çıkmıştık eve gidiyorduk İlayda konuştu;
– Cennet hoca nerede? Bugün son dersimiz onunlaydı gelmedi?
Boş bulundum;
– Okulu bırakmış.
– Okulu mu bırakmış? Kuzey bey okul başkanı olduğum halde bilmiyorum siz nereden aldınız bu bilgiyi acaba?
– Şaka yapıyorum ya salladım öylesine. Bilmiyorum ki merakta etmedim.
Ferhat ile Mete’nin yüzüne bakıyordum Zeki girdi lafa;
– Cennet hoca şuan kanarya adalarında pompito yapıyordur.
Biz elimizle Zeki’ye sus yapıyorduk.
İlayda;
– Pompito?
– Cahil cahil durma karşımda yürü kız eve.
İlayda’ya kolumu attım. Yürüyorduk. Bugün de bitmişti. Eve gidip dinlenmeye karar verdik. Ama aklımda uyurken düşündüğüm Aysel yengem vardı. Ama bu akşam gidemezdim. Özge yengemi bara götürecektim. Hemen eve gittim.
Kapıyı yengem açtı. Çok güzel görünüyordu. Giyinmiş süslenmiş oturuyordu evde;
– Hayırdır düğüne mi gidiyorsun?
– Hayır?
– Ne bu süs?
– Bundan sonra böyle. Kendime bakacağım artık.
Beline sarıldım;
– Bak tabii
– Dur yapma annen mutfakta
Bellerinden kollarımı çektim.
– Giyineyim de kumsalda takılalım biraz, akşama bara gidelim.
– Yemek yemeyecek miyiz?
– Aç değilim sen açsan dışarda yeriz bir şeyler.
– Ay süper olur dışarda yiyelim.
– Hazırlanayım geliyorum.
Yanaklarımdan öptü, hemen geri çekti kendini. Yukarıya çıktım duş aldım, duştan belimde havluyla çıktım yengem yatağımda oturuyordu. Yüzüne bakıp gülümsedim. Havluyu çıkartıp attım belimden. Çırılçıplak kalmıştım karşısında. Yanına yaklaştım. Yengem yüzüme bakıp gülüyordu. Yanına gittiğimde eline sikini aldı sıvazladı.
– Annem içerde.
– Biliyorum.
– Yeni duş aldım.
– Tekrar alırız.
Sikimi ağzına götürüp yalamaya başladı, saçlarından tutuyor, okşuyordum ipek gibi saçlarını. Annem seslendi;
– Hadi sofraya!
Yengem ağzından çıkarttı sikimi, ayaklandı. Kucağıma alıp duvara yasladım. Deli gibi yalıyordum dudaklarını, boynunu.
– Dur annen sesleniyor. Hem bugün seninim. Arabayla gidelim bir yere sabaha kadar sik beni. İstersen bir yer bul oraya gidelim.
Dudaklarımdan öptü, kucağımdan indi, kapıyı açtı çıktı gitti. Bende üzerimi giyinip aşağıya indim. Sofraya oturduğumuzla kalktığımız bir oldu. Dışarıda yiyecektik çünkü. Saat 7 olmak üzereydi;
– Hadi çıkalım.
Yengem yukarıya gidip makyajını tazeledi, giyindi geldi. Gözlerim yerinden çıkacak sandım. Mini bir etek, askılı bluz. Tüm vücut hatları meydandaydı.
– Abartılı olmamış mı?
– Yoo, daha açık giyinenler var.
– Haklısın, hem çok güzel olmuşsun hadi çıkalım.
Beline sarıldım. Çıktık evden. Arabama bindik;
– Ne yemek istersin?
– Benim ne yemek istediğim belli değil mi?
Elini sikime attı okşuyordu.
– Onu finalde yiyeceksin zaten. Önce karnımızı doyuralım, içip eğlenelim biraz.
– Pekii, balık yiyelim.
Lüks bir balık restoranına girdik yengemle. Oturduk balıklarımızı söyledik, yengem birde rakı söyledi yanına;
– Ağzının tadını biliyorsun rakı balık he?
– Yani, senin balığı yiyorum. Oradan anlamadın mı ağzımın tadının güzel olduğunu?
Gülüyordum. Yemeğimizi yedik, rakımızı içtik. Her zaman takıldığımız bara götürdüm yengemi. İçeriye girdik. Merve ve Nur’da oradaydı.
Merve;
– Aaa kuzey hoş geldin.
Yengemin elini sıktı merhaba dedi.
– Hoş buldum ne yapıyorsunuz kızlar?
– Hiç valla aynı takılmaca. Yanında ki güzel kim?
– Yengem.
Yengeme geçmiş olsun diledi, benim ondan çok bahsettiğimi her aradığında onları yalnız bırakıp eve yengemin yanına gittiğimi anlattılar. Yengem memnun olmuş yüzü gülüyordu. Nur’un kolundan çektim;
– Sakın bak parti falan kaçırmayın ağzınızdan.
– Ay sende kuzey Zeki’miyiz biz?
– Valla Zeki herkesten akıllı çıktı. Çocuk sınavda 2. Oldu
– Hadi be helal olsun
Kızlar ve yengemle masaya geçtik oturduk. İçkilerimizi içtik, dans ettik, yengem artık sarhoş olmak üzereydi. O içkisini eline alıyor, ben onun elinden yeter diye geri alıyorum. Ama o bırak artık zaman benim zamanım bu zamanı kutlayacam diye daha çok içiyordu. Karışmadım bol bol içki içti bana çok yakındı kızlar dik dik bize bakıyordu. Elini vücudumda gezdiriyor, ellerimi kalçalarına atıyordu dans ederken, kendinden geçiyordu. Saat epey ilerlemiş 12 olmak üzereydi. Yengem ayakta duramıyor, zor yürüyordu. Arabaya bindirecektim kusmak için kaldırıma geçti. Cep telefonumu çıkarttım Ferhat’ı arıyordum;
– Hele şükür açtın amına koyayım.
– Oğlum uyuyordum ya.
– Sizin yazlığın anahtarı lazım bana.
– Bu saatte?
– Tavuk gibi uyuyan sensin amk hadi size geliyorum uyan salla anahtarları.
– Gelme amk yazlığa git, kapıda saksı var. Onun içinde anahtarlar.
– Boş dimi yazlık?
– Boş amk hadi kapat uyuyacam.
– Zıbar amk.
Telefonu kapatıp cebime koydum. Yengeme sarılıp kaldırdım.
– Kalk hadi gidiyoruz.
Yengem sarhoş ağızla sayıklıyordu. Arabaya bindirdim Ferhat’ın yazlığına gittik. Yengemi arabadan indirdim boynuma sarıldı, yamuk yamuk yürüyordu. Merdivenlere oturttum yengemi. Saksıya baktım anahtar yoktu. Saksıyı kırdım. İçinden çıktı anahtar. Kapıyı açtım. Yengemi kucaklayıp soktum eve. Salonda koltuğun üstüne oturttum. Yengem şarkı söylüyor, sayıklıyordu. Gidip kapıyı kapattım. Işıkları açtım. Yengemin yanına oturdum.
Yengem yüzüme bakıyordu. Birden dudaklarımı öpmeye başladı;
– Sik hadi beni. Çok özledim o yarrağını.
Yengem dudaklarımı öperken, pantolonumun fermuarını açmaya çalışıyor, ama açamıyordu. Ona yardımcı oldum. Pantolonumu çıkarttım, boxerımdan sikimi çıkartıp eğildi, ağzına alıyordu. Bir süre yaladıktan sonra ayağa kalktı, üzerindeki mini eteği çıkarttı, dizinin üstüne kadar uzanan fileli çorapları ile kaldı. Askılısını ve sutyenini de çıkarttı. Kucağıma oturup memelerini ağzıma veriyordu;
– Yala hadi yengenin büyük memelerini, seviyorsun değil mi yengenin memelerini.
Şapur şupur emiyor, evet dercesine başımı sallıyordum. Kucağımda sikime amını sürtüyordu. Külotunu çıkarttı attı kenarıya. Eliyle sikimi tutup üstüne oturdu. İnliyor, memelerini ağzıma vermeye devam ediyordu. Kucağımda zıplatarak sikiyordum;
– Dayının gözleri önünde ne zaman sikeceksin bu amı?
– Ne zaman sikeyim?
– Yarın
– Hemen yarın mı?
– Evet, yarın sik amımı götümü dayının gözleri önünde.
– Sen iste bir tanem
– İstiyorum. Onun surat ifadesini görmek istiyorum sen beni sikerken
İyice zevkle zıplıyordu kucağımda, içine boşalmıştım. O şekilde sızdı kucağımda. Kucaklayıp yatak odasına götürdüm. Yatırdım yatağa, üstünü pile ile örttüm bende yanına kıvrılıp uyumuştum. Sabah telefonun sesiyle uyandım. Ferhat arıyordu;
– Kanka yazlıkta mısın?
– Evet.
– Bizim çocuklarla kafeye gidecez gelsene.
– Moruk sizinle işim var bizim eve gelsenize siz.
– Hayırdır ne işi?
– Gelin siz konuşuruz.
– Peki kardo.
Yengemi öperek uyandırdım;
– Hadi uyan. Bugün kocanın gözleri önünde sikeceğim seni.
Uyku sersemi konuşuyordu;
– Bugün mü?
– Evet, dün öyle dedin ya.
– Ha doğru. Ne yapacaksın ki?
– Düşünme sen hadi eve gidelim.
Boynuma sarıldı öpüyordu. Kucağıma alıp kaldırdım. Ayağa dinelttim. Bir posta daha siktikten sonra arabaya geçip eve gittik. Yengem odasına gitti, bende odamda duş aldım bahçede oturuyordum arkadaşlarım geldi. Bahçeye çektim. Biralarımızı açtık söze girdim;
– Beyler bugün bana lazımsınız. Dayıma bir ders verecez.
Ferhat;
– Anlamadım.
– Neyi anlamadın amk.
Zeki;
– Hişt playboy, dayını mı sikecez?
– Ahaha yok onun gibi bir şey ama
– Bugün de güzel geçecek desene
Mete;
– Dur bir Zeki. Kuzey nasıl yapacaz oğlum bunu.
– Baya gece dükkanı kapatıp eve gitmesini bekleyeceksiniz. Biz özge yengemle evde olacağız. Siz dayımı içeriye girdikten sonra güzelce sandalyeye bağlayacaksınız.
– Sonra?
– Sonra dışarıda bekleyeceksiniz.
– İçeride bekleseydik?
– Yok dışarıda.
Zeki Ferhat’ın yanına yaklaştı;
– Bak Zeki dedi dersin, bu dayısının götünü sikecek. Dayısının namusunu kirletecek.
Ferhat;
– Hani Özge yengenle aranda bir şey yoktu lan?
– Oğlum size ne bu kadar derine inmeyin yardım edecek misiniz? Etmeyecek misiniz? Onu söyleyin
– Ederiz amk
Mete;
– Aynen ederiz.
Zeki;
– Ben etmem.
– O niye lan?
– Güvenmiyorum oğlum sana, gözlerimi bağlarsın dayının kestaneyi de bana çizdirirsin sen.
– Güzel fikir aslında
Zeki ayaklandı;
– Ben gidiyom amına koyayım
Kolundan tuttum;
– Oğlum dur şaka yapıyorum. sen dışarıda bekçilik yap yeter.
– Hee tamam hacı gülle kaptım işi.
Akşam olmuştu. Çocuklarla hazırlanıp planı uygulamaya koyulduk. Dayım dükkanda yoktu. Evine gittik, ışıkları sönük, kapısı kilitliydi;
– Kaçmış yavşak.
Hemen Özge yengemi aradım;
– Kaçmış
– Kim?
– Dayım kim olacak.
– Hadi canım kaçmış mı?
– Dükkan boş, ev boş kilitli.
Tam telefonla konuşurken dayım evin arkasından çıkmış arkama geliyordu ben bunu fark etmedim. Bizim çocukların sesini duyuyordum sadece;
Ferhat;
– Kuzeey!
Mete;
– Kuzey!
Zeki bir hışımla üzerime koştu, yere yatırdı beni, telefonla konuşurken yere düşmüştüm. Tam düşerken bir silah sesi duydum. Ferhat ile Mete dayımın üzerine koşup yere yatırdı, dövüyorlardı. Ben olayın şaşkınlığı ile telefonu bıraktım elimden. Üstümde zeki yatıyor, üstüme sıcak bir şey akıyordu.
Zeki yüzüme bakıyor, baygın baygın bakıyor konuşmaya çalışıyordu;
– Kolla götü Kuzey’in oğlu.
Zeki bayılmıştı. Telaşla üzerimden kaldırıp yatırdım. Karnından vurulmuştu, kan geliyordu, çok fazla kan. Elim ayağım titriyor, ne yapacağımı bilmiyordum. Ferhat yanıma koştu Zekiyi tutuyor uyandırmaya çalışıyordu, Mete dayımı yere yatırmış tutuyor, telaşlı gözlerle bizi izliyordu. Ferhat ambulansı aradı, Zeki’nin yanından kalkıp dayımın yere düşürdüğü silahı yerden alıp kafasına dayadım. Tam tetiğe basacakken Ferhat üstüme atladı, silah havaya patlamıştı.
Ferhat;
– Ne yapıyorsun sen amına koyduğum? Hah ne yapıyorsun? Bu şerefsiz için katil mi olacaksın? Ver şunu! Kuzey! Ver dedim!
Silahı elimden alıp fırlattı karanlık bir yere. Ayağa kalktım Mete’nin elinden aldım. Çok pis gözüm dönmüştü Mete ile Ferhat Zekinin yanına koştu. Dayımı ellerim yarılana kadar yumrukladım, tekmeledim. Evin önünde duran sopayı alıp ambulans gelene kadar dövdüm. Bizim çocuklar Zeki’yi uyandırmaya çalışıyordu. Ambulans geldiğinde polisi ve bir ambulans daha istedi. Sopayı bırakıp Zekinin yanına koştum
– Zeki kardeşim uyan, Zeki! Yalvarırım aç koçum gözlerini Zeki! Zeki!
Ferhat ile Mete çömelmiş ağlıyorlardı. Ambulans görevlileri Zeki’nin kanını durdurmak için tampon yapıyor acele ambulansa bindirmeye çalışıyordu.
Ambulansın arkasından ZEKİ! Diye haykırıyordum. Ferhat ile Mete’nin kolundan tutup kaldırdım. Arabaya koştuk, direksiyona geçip son hızla gazladım. Ambulansın peşinden Zeki’nin peşinden gidiyorduk…
– Keşke lan keşke! Gidiyorum ben amına koyayım dediğinde kolundan tutup kal demeseydim çocuğa
Ferhat;
– Sen nereden bileceksin abi böyle olacağını
Mete çömelmiş ağlıyordu;
– Ulan o kadar kestaneyi çizdirecek bu çocuk dedim dedim, ölmez demi lan? Ölmesin oğlum.
Ferhat;
– Güçlü çocuk lan Zeki, olmaz demi bir şey hah?
Ben;
– Ne bileyim amına koyayım ne bileyim!
Ameliyathanenin kapısında bekliyordum. Telefonum cebimde yoktu. Kafayı yiyecektim. Sağa dönüyor, sola dönüyordum. Gelen giden hemşirenin, doktorun kolundan tutup Zeki’yi soruyordum hiçbir şey söylemiyorlardı;
– Kafayı yiyecem amına koyayım kafayı!
Yeni bir sedye ile adam getirdiler. Dayımdı bu, baygın yatıyordu sedyede her tarafı kan içindeydi. Arkasından polis geldi;
– Olayın yanındaki gençler sizsiniz değil mi?
Ferhat ile Mete yüz yüze bakıyorlardı. Söze katıldım;
– Evet bizdik.
– Karakola gitmemiz gerekiyor.
– Arkadaşım burada onu bırakıp gelmiyorum bir yere.
Polis kolumdan tuttu çekiyordu beni;
– Hop hop ne yapıyorsun sen?
Ferhat ile Mete girdi araya. Konuşmaya devam ediyordum;
– Arkadaşımı o getirdiğiniz adam vurdu? Ben ne için geliyorum karakola? Ayılınca ona sorun ne soracaksanız. Ferhat babamı ara avukatla gelsin hastaneye.
Ferhat babamı aradı. Onlarda polis karakolundalarmış zaten. Yanımızdaki polislerle irtibat kurup konuştular bilgi aldılar. Babam polislerle, yengem annem hepsi gelmişti hastaneye. Yengem koşarak boynuma sarıldı;
– Kuzey neydi o silah sesi? Çok korktum bir şey oldu sandım sana.
Annemi, babamı, kimseyi umursamadan ağlıyor, boynuma sarılıyor öpüyordu.
– İyiyim ben iyiyim ama…
Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Babam komiser ile yanıma geldi;
– Paşam ne oldu?
– Baba dayımın yanına gittik, evden silahla çıktı ateş etti, Zeki önüme atladı. Zeki vuruldu.
Komiser sordu;
– Boğuşma mı oldu? Öyle mi patladı silah? Dayınız baya darp görmüş.
Ferhat ile Mete komiserin yanına geldi, her şeyi anlattı;
– Kuzey Zekinin yanındaydı. Zeki’yi vurduktan sonra Kuzey’e nişan aldı. Bizde üzerine atlayıp aldık silahı attık. Kavga etmeye başladık o yüzden bu hale geldi.
Komiser bizim çocukların üstüne başına baktı, üstleri yırtılmış, çamur içinde. Birkaç tutanak tutup polis bıraktı hastaneye gitti. Mete Zeki’nin ailesini aramış. Annesi babası, ablası telaşla hastaneye girdiler. Ne oldu diye soruyorlar, bilgi almaya çalışıyorlardı. Ben bağdaş kurdum ameliyathane kapısında bekliyordum. Ağlıyordum. Zeki’nin annesi anneme sarılmış ağlıyor, babası babam ile konuşuyor, ablasını yengem teselli ediyor, konuşuyordu. Ferhat ile Mete yanıma geldi.
Ferhat;
– İlayda’yı da arıyayım mı?
– Yok oğlum gerek yok ona.
Saatler geçmişti. Ameliyathaneden doktor çıktı, herkesten önce yanına koştum;
– Zeki nasıl? Yalvarırım iyi bir şey söyleyin?
– Hayati tehlikeyi henüz atlatmadı. Çok fazla kan kaybetmiş. Kurşun karaciğeri delmiş, kurşunu çıkarttık. Uyutuyoruz. . Sabaha kadar bekleyip göreceğiz. Geçmiş olsun.
Ben iyice yıkılmıştım. Duvarları yumrukluyor hıçkırarak ağlıyordum. Yengem boynuma sarılıp ağlıyor, beni teselli etmeye çalışıyordu. Bu yakınlaşmamızı babam şaşkın gözlerle izliyor. Anlam veremiyordu.
Mete kolumdan tutup dışarıya çıkarttı beni. Banka oturduk. Bir sigara yakıp uzattı. Yanımıza Ferhat geldi;
– Ağlamayı kesin lan! İyi olacak Zeki yine gelip saçmalayacak. Ulan ne kadar saçmalarsa saçmalasın sus zeki diyen olursa amına koyarım.
Mete;
– Sabaha kadar saçmalasın dinlerim abi…
Ben;
– Oğlum herkesten beklerdim Zeki ne bileyim. Adam beni korumak için kurşunun önüne atladı lan. Bayılmadan önce “Kuzey’in oğlu kolla götü” dedi.
Ağlayarak gülüyorduk.
Mete;
– Adam dayıya namusumsun bundan sonra dedi ya
Ferhat;
– Ah ulan zeki çık şuradan, bir daha sana gerizekalı bile demeyecem lan.
Sabaha kadar bekledik, Zeki’nin annesi babası, ablası perişan olmuşlardı. Sabah olmuş gün ağarmak üzereydi. Yengem koşarak yanıma geldi yüzü gülüyordu;
– Kuzey! Zeki gözlerini açtı! Uyandı Zeki
Koşarak yengem sarıldım, ağlıyordum. Ferhat ile Mete gülüyordu. Koşarak hastaneye girdiler. Arkalarından koştum. Zekiyi bir odaya almışlar herkes bir pencereden bakıyordu. Yanlarına yaklaştım, pencereden kafamı uzattım. Zeki bana bakıyor, gözlerinin içi gülüyordu. Zekiye bakıp gülüyordum. Kalk ulan diye hareket yapıyordum. Herkes birbirine sarılıyor, çok şükür diyordu. Dayım uyanmamış komadaymış. Hep beraber kantine inip çay aldık. O kadar mutluydum ki, annem babam yanımızda değilmiş gibi sarmaş dolaş oturuyorduk yengemle. Zeki’nin annesi lafa girdi;
– Efendim çok sağ olun eksik olmayın, oğlumu sabaha kadar beklediniz, yalnız bırakmadınız bizleri, lütfen evinize gidip dinlenin.
Babam lafa girdi;
– Bu olay bizim yüzümüzden Zeki’nin başına geldi, asıl siz kusura bakmayın hakkınızı helal edin. İnanın hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Evlatlarımız çok iyi arkadaşlar. Bende çok severim Zeki’yi hiç sorun değil. Beklerim başında seve seve.
Ben lafa girdim;
– Zeki benim kardeşim baba, bundan sonra ne arkadaşım ne dostum kardeşim!
– Haklısın evlat, kimse kolay kolay kurşunun önüne atlamaz. Bundan sonra Zeki’de benim oğlum yerindedir. Lütfen bu konuları konuşmayalım bile.
Doktor gelmişti;
– Hastayı odasına aldık girip görebilirsiniz…
Ben koşarak Zekiyi aldıkları odaya gittim. Kapıyı açıp girdim;
Zeki;
– Oovv kuzeyin oğlu? Naber kanki
– Kardeşim benim iyiyim sayende sen nasılsın? Ağrın sızın varmı?
Arkamdan ailesi ve bizimkiler geldi odaya. Zeki eliyle eğil işareti yapıyordu;
– İyiyim hacı güllede, belden aşağısını hissetmiyorum. Uyuştu, hani şimdi ben ya artık kestane bile çizemezsem?
– Morfindendir o zeki, anca toparlarsın geçecek kardo.
Zeki belini doğrultmaya çalıştı.
– Of amk of,
Zeki tekrar eğilmemi istedi. Eğildim kulağıma fısıldıyordu;
– Göbek deliğimi sikiyorlar gibi ağrı var geçer mi ki? Yoksa bu ağrıya alışacam diye korkuyorum.
Zeki’nin annesi yanına geldi. Zeki konuşmayı bıraktı. Annesi konuşmaya başladı. Saçlarını okşuyordu Zeki’nin;
– Oğlum çok korkuttun bizi.
– Ne yaptım ki?
– Kurşuna atladın ya oğlum
– Ha onu diyorsun anne, yine olsun yine yaparım. Kuzeyin oğlu benim canım, ciğerim, arkadaştan öte, kardeşim o benim. Ona kimse zarar veremez.
Belini doğrultmaya çalıştı elini karnına tutup yüzünü ekşitti;
– Bu acı geçer mi ya? Bak konuşurken bile acıyor.
Ferhat ile Mete Zeki’nin yanına yaklaştı. Mete ağlıyordu;
Zeki;
– Hişt hacı gülle, biri mi öldü neden ağlıyorsun? Gel lan buraya. Kıvırcık merinos, marul kafa seni.
Mete ile Zeki sarılıyordu.
Zeki;
– Hişt kıskanmayın lan. Fero, kuzeyin oğlu sende gel.
Üçümüzde Zeki’ye sarılıyorduk. Zeki fısıldadı;
– Acaba partiye kadar iyileşir miyim? Ha hacı gülleler?
Babam;
– Çok geçmiş olsun oğlum. Çok şükür atlattın.
– Tabi kuzeyin oğlunun babası amca, ehey küçücük kurşuna da öleceksek, hiç yaşamayalım daha iyi.
Babam gülüyordu. Hastaneden çıktılar. Doktor yanımıza geldi;
– Oo maşallah Zeki hızlı iyileşiyorsun bakıyordum da hiç susmuyorsun
– Neden susacakmışım ki? Kurşunu ağzımdan mı yedim? Karnımdan yedim.
– Olsun sen yine de zorlama kendini. Ağrın var mı?
– Var, çok var, ciğerim yanıyor doktor bey.
– Zeki ciğerin artık yanamaz aldık biz onu.
– Ne?
Yorganı kaldırdı karnına bakıyordu;
– Ne yaptınız benim canım ciğerime? Köpeklere mi verdiniz? Neden kesip aldınız?
– Parçalanmıştı zeki. Tek ciğer ile devam edeceksin hayatına.
– Sevenleri ayırdın hain doktor.
Doktor gülüyordu. Yanımıza geldi ve konuştu;
– Bugünlük bu kadar yeterli, lütfen gidin dinlenin. Zeki’ye çok iyi bakacağız gözünüz arkada kalmasın.
Zeki ağlamaya başladı;
– Bari arkadaşlarım gitmesin, ben sıkılırım tek başıma burada.
– Olmaz zeki yormaman lazım kendini, konuşma istirahat et.
– Peki telefonla arayıp konuşsam onları?
– Yok oda olmaz zeki.
– İçimden konuşsam peki? Ama o zamanda bunlar duymaz ki. Neyse gidin ben kendi kendime konuşurum.
Gözlerini kapattı. Kendi kendine konuşuyordu belli ki.
Hastaneden çıktım. Babamlar önde, ben yengem ile arkalarından gidiyorduk. Yanımda arkadaşlarım Ferhat ve Mete vardı. Yengeme sarılmıştım. İki sevgili gibiydik.
Ferhat;
– Adam heyecan yaratmayı seviyor beyler. İlla korkutacak bizi.
Mete;
– İyi korkuttu ama. Ölecek sandım bir an.
Ben;
– Beyler Zeki’yi kurşun bile öldüremediyse, başka hiçbir şey öldüremez adam kedi gibi.
Yengem gülüyor. Bana sıkı sıkı sarılıyordu. Ferhat ile Mete eve gitmek için ayrıldı yanımızdan. Zeki’nin anne ve babası bizim aile ile konuşuyordu. Babamın arabasına bindik yengemle. Yanıma oturdu, dip dibe oturuyor, sarılıyorduk birbirimize. Babam arabaya bindi dikiz aynasından bize baktığını fark edince, ellerimi yengemin belinden çektim. Eve gittik, içeriye giriyordum babam kolumdan tutup çekti;