-Ne oldu da güldünüz bana aşkım? -Hiç" dedi birden fazla gülücük atarak. -Hadi ama!" diye itiraz ettim. -Seninki belli olunca, Fatma bana kaş göz yaptı. Biliyor yani benim, ya da bizim götümüzü izlediğini" dedi göz kırparak. -En çok seninkini izliyorum. O götünü sikerken çok güzel planlarım var. Videoya alacağım." dedim ateş ve dil attım. -Sik aşkım benim, erkeğim. Sana her şey serbest. Ama korkuyorum. İlk olacak. -Niye kızım? Rahat ol, gevşetme ve sprey alırım " dedim ve ona o dondurucu spreyden bahsettim. -Hmmm. Mutlaka olmalı. -Abartma ya." dedim utangaç emoji ile. -Oğlum, yiyen benim. Sendeki mal maşallah yani. Kocaman " yazınca, koltuk altım kabardı. -Ha-Ha, beni gaza getirmeye çalışıyorsun. -Siktikten sonra 3 günde anca delik kapanıyor.. Hayvan gibi şey ediyorsun zaten.. -Orospu böyle sikilmez mi aşkım?" dedim, sextinge giriyorduk. -Gece gece yapmayalım aşkım, inan ateş basıyor sonra." dedi kalp atarak. -Bir daha buluşalım. -Yarın evde olacak bizimki. Bir takım olaylar var da, onu halletmeye çalışıyor" dedi gözlerini deviren emoji atarak. Ardından; "-Ama bir şeyler denemeye çalışacağım" dedi.
-Nude at o zaman. -O kolay. -Seninle uyumak vardı şimdi, içinde..." -Sus sus! Hadi öptüm bebeğim, iyi geceler " yazdı.
Ben de uyudum..
Sabah uyandığımda ay sonu ve aynı zamanda haftanın son günü olduğunu bilmiyordum. Telefona gelen mail ile farkettim. Para transferi ve dekont mailleri gelmişti. Daha yüzümü yıkamadan, yarı gözle ezbere linke tıkladım. Oradan benim hesaba girdi telefon.. Bakmaz olaydım.!
Hesabımda 1100 küsür $ varken, şimdi 3217 gibi yazıyordu. Hızla Hande Teyzeye açtığım hesaba girdim, 2000+ üye ve mesaj yığınları ile karşılaştım. "-Sen gerçekten Türk müsün? -Ayaklarını yalarım! -Buluşalım hayatım, sana açık çek! -Muamele var mı? -Evli misin? -Anal yapalım!......." gibi yüzlerce mesaj. Hemen doğruldum, insta hesabına baktım, orada da bir sürü beğeni, takip gelmiş. Yabancı yerli çoğu sahte hesap takip etmeye başlamış. Sonra kendi hesabıma geçiş yaptım, kıllı fotolar ve alttan çekişler de son paylaşımlara göre ilgi çekmiş, yine bir sürü istek gelmişti..
Heyecandan yatakta zıplayarak doğruldum. "Eğer bu ayak ve bacaklara bu kadar beğeni ve kazanç geldiyse, sikişlere ne olur! Hele ki Hande Teyzenin yaşıyla benim aramdaki fark ile!" diye, kafamda sanki silikon vadisinde yatırım yapacak zengin adamların düşünceleri gibi, hayal ve düşünceler içinde buldum kendimi. "Silikon?" dedim sonra...
Kafamda inanılmaz fikirler, fanteziler dönmeye başlamışken, Hande Teyzeye yazdım. Heyecanlıydım ama kendimi dizginledim, normal konuştuk, buluşmak istedim.
-Benimki memleketine gidecek, akşama uçuşu. Bir takım işleri var. Yarın olur mu?" dedi, ve hemen kabul ettim.
Aslında ona paradan söz edecektim ama, yüz yüze olmalıydı... Hande Teyzenin ikinci instagram hesabına girdim, fotolardaki yorumlara karşılık öpücük, ateş, kalp emoji ile karşılık verdim. Dmlere dönmedim. Sonra videolardan da birkaçını ınstagrama ekledim, ufaktan göt yırtmacı, bacak boyu derken, yağlı bacakları inanılmaz azdırıcıydı. Tanganın görünüşü, deliklerin şeffaf görünüşü olanlar fans hesabında ücretliydi.
O gün öyle geçti. Aklım fikrim Hande Teyze oluvermişti. Ertesi gün oldu, Cumartesi. Evden çıkmadan aramıştı;
-Mert çıktı şimdi. Serap'la buluşacakmış çapkın oğlum." diyince güldüm. -Neden güldün " dedi imalı. -Serap'ın annesi evde yok bugün, onlara gitti" dedim gülerek. Mert'in bana her şeyi anlattığını biliyordu. Kankasıydım sonuçta. -Aaaa" dedi. -Hı-hı" deyip, onu avmye çağırdım.
Eve gelmek istedi ama, ona sürpriz yapacaktım. Ona parayı verecektim. Dün bankadan çekmiştim parayı, çekerken de veznedar kız, şaşkın ama inceleyen bakışlarla işlem yapmıştı. Tipik esmer kızdı, ince yüzlü, düz fönlü saç, memesiz ama güzel yüzü vardı. Hande Teyze anlamadı avmde buluşma işini, ama biraz üsteleyerek diretince kabul etti. Bize yakın olandan değil, uzak olanında buluşalım dedim. Böylece içi rahatladı, çünkü bize yakın olan avm daha çok kalabalık, Mert ile de sık sık giderdik. Tanıdık riski azalsın diye, uzağı seçtim. Onu metronun tren peronunda beklemeye başladım. Benden bir tren sonra geldi. Kalabalık hızla ayrılınca perondan, karşıda belirivermişti. Siyah taytlarından biri, siyah spor tshirtü ve sırt çantası ile, spor salonuna gidiyor havası vardı. Dik duruşu, keskin mavi gözleri etrafta sağ sola dönüyor, beni arıyordu. Saçları dağınık, dalgalı şekilde trenin harekete geçmesiyle uçuştu, sonra telefonu eline almıştı ki, ben ona doğru ilerledim. Daha açmadan telefonu farketti beni ve o güzel parlak yüzü, ışıl ışıl bakışları, beyaz düzgün dişleri ile beni karşıladı. Hızlandım. Sarıldık. Kimse yoktu zaten, olanlarda kendi halinde yürüyenler ve merdivene koşuşturanlar olunca,, hızlıca dudak kenarından öptüm.
-Delisin, delisin, delisin" dedi kıkırdayarak. Belinden tutup, sarıldım. Elimi götüne attım, karpuz seçer gibi; "-Yanıyorumm" dedim.
-Belli belli." diyerek itti beni hafiften; "-Lütfen canım" dedi, yüzü kızarmıştı. Toplumsal tepkiden korkuyordu ama, burada tanıyan ne kimse vardı, ne de biri bir şey diyebilirdi ama, haklıydı. Akıllı ve üsturuplu olmalıydım.
İlkten yemek yedik, şen şakrak, esprili, ve bol elleşmeli. Ardından dünkü olayı anlattı; eşinin neden gittiğini. -"AA, Mert anlatmıştı, arazi işi", "-Hı-Hı. Halletsin bakalım. Ne kadar sürer bilemiyorum. Kenardaki biraz birikmişi çekti, bakalım" dedi, yüzü düşmüştü.
-Sıkma canını, ayrıca bak" diyerek sırt çantama uzandım, zarfı çıkardım. Evde güzelce hazırlamıştım, kuruşu kuruşuna, onun payını..
-Bu ne?" dedi, meraklı gözleri irdelemeye başlamış, sağ kaşı yukarı çekilmişti. -Hakkın aşkım " dedim, gülümseyerek. Çantasına uzandım, içine bıraktım zarfı. -Anlamadım. -Paran paran " dedim dişlerimle sırıtarak.
Şaşırmıştı.
-Bekle bak" diyerek telefon ile banka hesabıma girdim, gelen parayı gösterdim. Ardından fans hesabına girdim. Kendisini görünce iyice kızarıp bozardı, eliyle telefonu masaya indirdi; "-Kapat şunu Mete!" dedi telaşla. Etrafa bakındım, kimse yoktu yakında, ayrıca görünmezdi. -Etrafta görecek kimse yok" dedim. Gösterdim. Abone sayısı, nakit transfer maili, dmye gelen mesajlar.
-2.100 küsür $ geldi dün. Hesapladım, senin hakkına gelen 1.100$. Dekontu evde var. Mailde var. Dün çektim, sana sürpriz olsun diye, ayrıca ilk işimizle de yemek yiyelim dedim" eline uzandım, sıkıca tuttum.
-İnanamıyorum.." dedi. Baş parmağıyla elimi sıktı. -Harika giriş yaptık! -Şaka değil değil mi? 1.100? -Zarfa bak." dedim. Geriye yaslandım, omuzlarımı yaydım. Kendime güvenim tamdı.
Ona olayı baştan anlattım. Yüzü kızarmış, gözleri meraklı ama utangaç tavırlarla yerinde duramıyordu.
-Geldik ama, sadece yemek için değil. Yeni şeyler almalıyız. Sen de ben de. İç çamaşırı, mini etek ve ayakkabı. Önü açıklardan. Ayak parmakların için " dedim. Mesajı almıştı.
Ağır ağır yürüyerek sırayla mağazalara baktık. İç çamaşır mağazasına girdik. Erkek de vardı kadında. Ben erkeğe bakarken, Mickey Mouse, Bugs bunny gibi looney tunes karakterli baksırlar ve çoraplar vardı, gülerek aldık. Ona ise fırfırlı mini gecelik, dantel külot, ve kampanyadan yararlanmak için de, adetli külotlu çorap alırken, gözlüklerini takmıştı. Utanıyordu. Orada çalışan kızlar bizi ana-oğul zannettiği bakışlarından belli oluyorken, ben dantelli çamaşırlara tek tek bakıyordum.
Yan tarafıma gelen kadın müşteriler bu durumu garipsiyor, Hande Teyzeye uzatırken, sorarken, kıskanç ve merakla yandan yandan bizi takip ediyorlardı. Ama ben adamdım. Erkek olmuştum ve Hande Teyze benim sevgilimdi artık. Utanacak ne vardı ki? Özgüven ile bu karıyı taşırken, mağazadan çıktığımızda (ki epey para bıraktık) bana dönerek, yanağıma hızlı bir öpücük koydu, kolunu da omuzuma atarak yürüyorduk. Yetişemediği için boydan, memesini omuzuma yasladı. Halimden memnun, şimdi sıra ayakkabıdaydı.
-Gel şuraya bakalım. -Orası çok pahalıdır. Hem bendeki para duruyorsa, sen ne ile ödedin? Gel gidip parayı bozduralım!" dedi. Elimi tutmuş, mağazaya girmeden önünden sürükleyerek beni çekti.
-Bendeki fazla. Ayrıca, karı koca arasında para lafı olur mu kızım?" dedim gülerek. -Olur olur!" diyerek kaşlarını çattı. Yürüyen merdivende arka arkaya bindik, o öndeydi. Arada çanta vardı ama, alttan elimi götüne attım. Mıncıkladım. Kafasını bana çevirdi, kocaman açtı mavi gözlerini. Ben ise şehvetle bakıyordum.
Bu kadına daha çok aşık oluyordum. Bu kadar düşünceli oluşu, beni önemsemesi her anlamda, inanılmazdı. Filmlerdeki ya da hikayelerdeki paragözlerden değildi!
Parasından sadece 3/1 yetmişti bozdurmaya. Avucumuz dolmuştu. Dövizci bizi gurbetçi sanmıştı. Parayı cüzdana koyarken ki hali beni güldürdü. Birbirimize baktık. Sonra ayakkabı almaya çıktık. İndirim dönemi olduğu için, özellikle indirimlilere bakıyordu. "-Nasıl olsa çekimlerde kullanacağım oğlum, o kadar lükse kaçmaya gerek yok. Ayrıca çok çeşit olsun" derken, belli ki o hesapları(ayak fetişi ve çoraplı, mini etekli hesapları takip etmişti), heyecanlanıyordu. Ayakkabıları ben denettim, ben çıkardım, ben onu yürümeye teşvik ettim, ben yönlendirdim.. Mağazadaki müşteriler dahil çalışanlar iyice gözü bana dikmişti. Aynada kendime bakınca, yaşım 18 olmasına rağmen kalıplaşmadan dolayı 22-23 göründüğümden, çocuk değil adam muamelesi görüyordum.
Oradan 4 çift aldık ayakkabı. Şimdi son olarak elbise kalmıştı ve, biraz daha uygun fiyatlı markaların elbise bölümüne gittik. Girmeden mağazaya ona hızlıca benim kaydettiğim(hepsi eskort gibi olan, pornocu kadınlar ve fetisçilerdi), giydikleri boydan birleşik dar elbiseler, miniler ve yırtık tarz modelleri gösterdim. İlk mağazadan basit mini etek aldık. Liseli eteği kareli mutlaka olmalıydı ve onu orada bulduk. Ayrıca iki beden küçük almıştık. Sikim kalkıyordu o bu tarz şeylere bakarken. Zaten iç çamaşırı bakarken erekte olmuştum. Ayaklarında iyice sertleşmiştim. Şimdi ise onun götünü izlemek, memelerini takip etmek, eğilmeleri beni iyice azdırmıştı. Kulağına yaklaşıp; "-Benimki fena kalktı, napacağım!" dedim. Elimi sıktı; -"Dayanmak zorundasın. Adamım benim." dedi.
En son boydan seksi mini elbise modelleri kalmıştı. Bunu içinde girdik en son biraz daha gençlere dönük bir markaya. Biraz bakındık. O otomatik koyu renklere yönelmiş olsa da, ona açık renk olmalı diye söyledim. Dikkat ve abartılı, çekici olmalı olduğunu hızlıca anlattım, hak verdi. Turuncu, açık mavi ve pembe seçti. -"Kendi bedeninden bir iki beden küçük al" dedim kulağına. Gözlerini devirdi. -"Al diyorsam al kızım."dedim. Neden istediğimi biliyordu.
-Bir şeyi de bilme be sapık!" dedi imalı imalı. Bu bir iltifat olmalıydı.
-Tutar mısın çantamı " dedi. Sonra kabine girdi. Kabin sayısı fazla, ortamda kalabalıktı. Ama genişti biraz kabinler. Çoğunluğu arap müşteri oluşturmuştur ve etraf arapça, rusça sesler kaynıyordu. "Herhalde bir tek biz Türk'üz lan" diye iç geçirirken, yanımdan geçenler arada bakıyordu.
-Mete yardım et. Fermuarı kapat" diye seslendi Hande Teyze. Etrafa baktım, elimde çanta ile daldım kabine.
Hande Teyze sırtı bana dönük, kendisi aynaya bakıyordu ama göz gözeydik.
-Canım, küçük aldık, kapanmıyor " diye hayıflandı. -Dur halledeceğim, inanılmaz yakıştı " diyerek omuzuna öpücük koydum. Kıkırdadı, bedenini salladı sağ sola. -Az eğil" dedim, eğildi. Çıplak ayaklı, eğilince götüne sikimi dayadım. Gözleri imalı bendeyken, sikimi iyice refleks olarak ittim. -Mete!" dedi fısıltı ile kızarak. -Oldu" dedim, döndü etrafında. Arkasına bakınca götü dışa dönük kabak gibi olmuş, beli incelmişti.