-Çok naziksiniz" dedim. Yüzü al al oldu. Hesabıma yatan parayı çekmek istiyorum" dedim.
-Hepsini mi?" diye gözleri açıldı. Sonra hatırladım, "Lan kendi param da vardı ya! Salak kafa" diye iç geçirdim.
-Yok hayır, pardon, not almıştım" dedim, eğilip sırt çantamdan ufak not defterimi çıkardım. Kitap okumayı sevdiğim için, her zaman not almayı sevmişimdir. Aklımda böyle daha iyi kalıyorduç Özellikle felsefe kitaplarındaki o filozofların sözleri, anca öyle kafama kazınıyordu. Ama bunu düşününce, dün geceki hayvanlığımı hatırladım, yüzüm düştü. Ama notu bulunca;
-8.160 doları almak istiyorum" dedim.
Derin bir oh bıraktı.
-Ne oldu? Bir oh çektiniz?
güldü.
-Sizinle yatırım hesabı konuşurken, birden hesaptan para çekmek isteyince, yanlış bir şey mi yaptım diye düşündüm. Ayrıca bu, benimde notumu olumsuz etkiler. Siz yabancı değilsiniz" dedi, gözlerimin içine bakarken, bana iş koyduğunu net belli ediyordu.
-Ne kadar müşteri memnuniyeti, o kadar takdir" dedi, göz kırparak. Ama bu göz kırpış, çok şehvet doluydu.
-Size takdir kazandırmak için çalışacağım. Sadece biraz daha beklemem lazım. Bir takım işleri yoluna koyuyorum" derken, koymak kelimesine takıldık ikimiz de.
-Koyar koymaz gelin, bekliyor olacağım Mete bey" deyince, bu son safha olduğunu anladım.
Bankadan çıktım, kahvaltı yapmak için etrafa bakınırken, Mert'i aradım. Onu özlemiştim. Hem konuşurduk okul olayları hakkında, hem de ev hakkında bilgiler kazanabilirdim. Aradım ama açmadı. Çaldı çaldı çaldı. Ses vermeyince saate baktım, 12ye on vardı. Normalde kalkmış olması lazımdı. Müsait olsa da açardı diyerekten telefonu cebime koydum ve güzel bir yere kahvaltı içi oturdum. Hiç iştahım yoktu.
Öğleden sonra Mert aradı;
-Kanka, kusura bakma biraz sorun var da evde, ben sana anlatırım.
-Ne oldu oğlum? Ciddi bir şey mi?
-Ciddi kanka. Babamla ilgili. Köyle. Anlatacağım. sonra görüşürüz" dedi kapattı.
Telefon elimde kalmış, ne yapacağımı bilemedim. O sebepten insta dan mesaj atma fikri geldi Hande Teyzeye. Whatsappdan atarsam, bildirimler açık ise Mert yanındaydı, görebilirdi birisi. Yazdım olan biteni, Mert'in dediklerini. Merak ettiğimi. Görüldü oldu ama, bir müddet sonra geldi anca. O ara ben meraktan çatlamıştım.
-Para mevzusu, hani arsa vardı ya Mete, o. Aile içi yani. Konuşuruz canım" diyip öpücük koydu, başka da bir şey yazmadı.
Dün ben, bugün onlar. Yavaşça yine etraf karışmaya başlamıştı. Zaten Fatma Teyzede de vardı bir şeyler ama, o daha dökülmedi. Hatta buluşamadık bile onunla son iki haftadır. Konuşma, özel resimler, sexting her şey yolundaydı yalnız, bir türlü baş başa kalamadık. Ne otelde, ne evde, ne kuytu köşede. Aklımda onlara anlatmış olduğum plan geldi. Eğer, eğerki babamın parasını böyle bir işe kullanırsam, hem onlarla daha fazla para kazanır, hem de bolca vakit geçirebilirdim. Geriye yaslandım oturduğum sandalyede. Kahvaltı yapmıştım. Aklım bir yandan da annemde olsa da, dün ki tavrı, sonraki sitemi her ne kadar haklılık payı olsa da, hızlı gitmiş ve kendimi kaptırmıştım. Her ne kadar seks yapmaya başlasak da, annemdi. Onu diğerleri gibi görmemeliydim, hatta görememeliydim. Oradaki tutumun yanlıştı. Ama hiçbir art niyetim yoktu. Amacım sadece zevki doruklarına kadar yaşamak, yaşatmaktı. "-Her zaman sert olmaz oğlum" sözü geldi aklıma, Hande Teyzeden. Kadın cidden bana seksi öğretmekle kalmıyor, benimle ciddi anlamda ilişkiye başlamış olmasından, bana olan güveni, onlarla bağım apayrı bir boyut olduğundan ben de bu sebepten onu dinlemeye başlamış ve gelişimim ciddi anlamda olmuştu. En azından zihinsel ve ikili ilişkilerde. Hatta kendime daha fazla güvenmeme neden de olmuştu. Ne yapsam diye düşünürken telefonu elime aldım. Dünkü numarayı aradım...
-Merhaba, dün konuşmuştuk. Ben Asslicker.
-Merhaba genç adam. Kayıt ettim numaranı, hatırladım. Nasılsın?
-İyiyim siz nasılsınız?
-Heyecanlı.
-Ben de. Acaba şey diyecektim, bugün boş oldum da, size de eğer uygunsa, bu akşam üzeri…." derken söze girdi kendisi.
-Allah sesimizi duydu herhalde. Heyecandan uyku girmedi. Dur, benimkini arayayım bakim o ne diyecek" diye çocuk sevinci gibi konuştuğunda, şaşırmış kalmıştım.
Beklemeye başlarken, çantamda her zaman bulunan ve sırayla okuduğum kitap arşivimden kitabı elime aldım. Normalde yirmi kere bitereceğim kitabı, bir anda aydınlanan seks hayatım, erkekliğim ve ailesel sorunlardan doğan koşturmacadan, bir türlü başlayamamış olduğum kitap, okumaya başlamadan eskimiş, kenarları kırışmıştı. "William James'in Pragmatizm " adlı kitap yanımdaydı. İlginçti ve önsözü okuduktan sonra tam ilk girişi okuyordum ki, telefon çaldı..
-Genç adam!" diye açar açmaz ses yankılandı, enerjikti.
-Evet, buradayım.
-Akşam 7'ye randevu. Orada buluşuruz. Resepsiyona Esat Bey demen yeterli, onlar seni yönlendirecek.
-Bir şey getirmem gerekiyor mu?" diye sordum.
-Nasıl yani?
-Bilmem ki, ilk defa oluyor da bu tarz" dedim ve gülmeye başladı. Ben de güldüm.
-Biz de ilk oğlum. Şapka getir, kendine göre, gerisi yeter" derken, prezervatif dediğini anladım.
-Tamam. Görüşmek üzere.." diye kapattım.
Sikim yarı kalkık olduğunu telefonu kapattıktan sonra fark ettim. Yaş 19 olunca, ne çabuk kalkıyordu.. Sonra gerisin geriye kitap okumaya devam ettim. Kitap öyle akıcıydı ki, adeta okulda gördüğüm dersteki konulardaki kavramları birbirine çarpıyordu. Boynum ve kıçım ağrımıştı ki oturmaktan, kırk sayfa bitmişti. Kapattım, biraz daha oturdum, o süre zarfında okuduklarımı düşünürken, anneme mesaj attım; "-Akşam Mert'ler de kalacağım. Merak etme" yazdım. Hiçbir cevap gelmedi. Karı fena moda girmişti. Pederle de kavga ettiğini, yani sözsel tartışmaya tanık olduğum oldu da, bizde öyle bir kavga da olmadı. Sonrasında telefon titredi; "-Tamam". o kadar. "-Ne kadar harika bir cevap!" diye iç geçirdikten sonra, akşamki buluşmayı düşündüm. Sonra aklıma jest geldi. "-Tabi ya!" diye masada seslice söylendiğim de, birkaç kişi dönüp bakmıştı. Umursamadan hesabı istedim ve kalktım.
Metrodan çıkar çıkmaz, büyük otel tarafına geçti, resepsiyonları görmezden gelecek özel alan olan, bakım, güzellik ve masaj bölümüne geçtim. Resepsiyona Taia duruyordu. Kafasını kaldırıp umursamaz bir bakış atıp, tekrar kalemle not almaya devam ederken hızla kafasını kaldırdı. Keskin bir bakış attı, gözlerini kıstı. Zaten çekik oluşundan ufacık göz kapakları varken, şimdi iyice kapanmıştı. Nasıl gördüğüne şaşırmıyor değildim.
-Taia Hanım, benim Mete, hani birkaç ay önce…
-Aaaa, hatırlamaz olur muyum. Hoş geldiniz Mete Bey" derken, masanın arkasından çıktı, bana doğru beyaz hastane terlikleri ile geldi.
-Nasılsınız?
-İyiyim! Ya siz?" derken, Türkçesi zaten iyi olmasına karşın, benden bile güzel konuşuyordu.
-Harika. Yine bir hediye almaya geldim." diyince güldü.
-Siz, çok özel birisiniz" dedi. Özellikten kastını anlamış olsam da, gülümsedim sadece.
-Ama siz bizden hiç faydalanmadınız.
-Bu hediyeyi vereyim, mutlaka geleceğim.
-Siz de kartım vardı." dedi.
-Maalesef kaybettim" dediğim de yüzü düştü. Tabi ki kart duruyordu, sadece o an öyle demek geldi içimden.
-Bir dakika" diyerek masaya gitti, üç adım sonra masaya benim tarafımdan uzanmak için ayak ucuna çıktığında, ince kumaş gibi giysiden götü adeta tabak gibi ortaya çıkmış, bilerek işini uzatıyor gibi oyalandıktan sonra, bu sefer domalarak kağıda bir şeyler yazdı. Bana döndüğünde gülümsüyordu.
-Bu benim numaram. Siz özel müşterimsiniz. O sebepten sizinle özel ilgilenmek isterim. o şey, hmmmm" dedi sustu, düşündü, kafası sağ sola kaydı, biraz daha eveleyip geriledi, sonra; "-İki hanımefendi memnun kaldı mı ?" diye hızla sesli sesli sordu.
-Çok sevdiler. Harika buldular" dedim.
-Süper" dediğinde, merakla ve yoğun bir ışıltı ile baktı gözlerime. Eğer bu bakışı bana değil de televizyonda haberlerde yapsaydı, o meymenetsiz herifin ışıltılı göz diye tabirinden kesinkes kesin iki yüz kat daha etki ederdi.
Taia'dan gold paket aldım. Ödemeyi yine nakit yapmam onun kafasındaki düşüncelerini kontrol edemediğini belirten bir bakışla beni süzdü. Kendisi de saymaya başladığı sırada 3.500TL olan fiyat, ben 4.000TL vermiş olmamdan, fazla miktarı ayırdı.
-Burada fazla var. Buyrun" diye uzatırken,
-Hayır, o size, güzel hizmetinize Taia Hanım" dedim. Şaşırdı, etrafına baktı.
-Teşekkür ederim" diyerek hızla cebine attı parayı.
-Hakkınız" dediğimde, kartı uzattı, güzelce kurdelenmiş şekilde kartı alırken, elini fazladan uzattı ve elimi tuttu.
-Sizi bekliyorum" dedi.
-Hazır olun" dedim istemsizce, göz kırptım. Gözlerini yavaşça kapattı, onaylarcasına...
Taia'ya neler yapacağımı düşünmeye başladım. !.55-60 boyu vardı. Onunla neler yapacağımı düşünmeye başlarken, sikim hareket edince, hızlandırdım adımlarımı. Habersiz viagra içmiş gibiydim. Kanım hızlanmıştı. Sabah bankacı Rümeysa, şimdi Taia, akşam da evli bir kadın, kocasının izni ile... İçim içime sığmıyordu, saate baktım daha 16.00 yeni olmuştu. Sağ sola bakına bakına dolaştım.
Otele vardığımda üzerimde heyecanla karışık korku yok değildi. İlk defa yabancı biri ile hem de kocasının önünde seks yapacaktım. Adeta dizlerim titriyordu. Korkudan mı heyecandan mı bilemiyorken, resepsiyona gidip, aynı anlaştığımız gibi; "-Esat Bey" dememle, kart çıkardı, ardından kat numarası söylemişti. Şaşırmadım değildi. Neyse usulca asansöre gittim, sırt çantamın askılarından tutunca, bicepslerim daha da belirgin halde bindim. Asansörde şaşmaz turistlerimiz arap bir aile ile çıktık, ufak arap çocuk bön bön bakarken, peçeli kadınların yaşından habersizdim. Adam ise dünya sikinde değil moddaydı. Onlar indi, sessiz ve jet hızı ile hareket eden asansörde dört kat sonra ben indim. Telefonu elimealdım, Esat'ı aradım. Kapıya çıkıp el sallarken buldum onu. Üzerinde kadife oduncu gömleği kahverengi kanvas pantolonun içine sokmuş, kilolu değildi ama toplu görünen, kemeri de kıyafeti ile uyumlu, ayağında da klasik yüksek tabanlı ayakkabı, gözlerinde çerçeveli gözlük, hafif seyrelmiş koyu siyah saçları olmasına rağmen, yana doğru taralı, dolgun yanaklı, tıraşlı bir adamdı. Hızlandırdım adımlarımı. Keskin ve kalın kaşları vardı, telefonda konuşurken düşündüğüm gibiydi. Ama yanına yaklaşınca gülümsedi, porselen kaplama dişleri olduğu parlaklığından belli, düzgün bir adamdı.
-Hoş geldin genç adam! Gel gel buyur şöyle" derken elini uzattı. Elleri kalın, fırıncı küreği gibi dolgun parmaklıydı.
-Hoş buldum, Mete ben" deyince, kafasını salladı.
-Bak geldi bizimki" diyerek içeri girince, mini klasik kumaş etekli, düz kumral saçları, ince yüzlü, 1.67 gibi boy, ince zayıf yapılı kadın karşıladı.
-Yakışıklıymış da, hoş geldin canım, Sevim ben" dedi.
-Mete" diyerek gülümseyerek elimi uzattım. Oda loş ışıklı, geniş, kocaman bir yatak, iki tane kanepe, led tv devasa, boğaz manzaralı, dışarıda Beşiktaş sahili ve yolu komple görünüyordu.
-Zaten vücuttan belliydi yakışıklı olması, değil mi?" dedi Esat Bey.
-Yani, parlaktı" diye gülüştüler.