-Gel buraya” diyerek baş ucuna gittim, sikimi balta sapı tutar gibi tutup yüzüne vurdum, çenesine şaklattım. Ağzını açtı hemen. İttirdim ağzına. Ardından memelerine elleirmi atıp, saydam saydam, şişkin, oynak ve sağa sola yuvarlanan memelerin uçlarını ellemeye başladım. İnanılmaz dolgun bir kadındı. Belden ince, götten dolgun, memeler dolgun tam bir Latin Amerika, adalı ülkeli kadınlar fiziğine sahipti. Bu kadının gençliğine sahip olmak, en az beş çocuk verdirtirdi insana. Ama tekte kalmıştı. Ağzında sikimi lolipop gibi emerken çıkartıyor, taşaklarımı da yalıyordu. Boşalacaktım. Geri çekildim, sulu amına sağ elimi attım, orta üç parmağımı amına soktum. Am ağzı açıldı. Parmaklarımı ikinci boğumlara kadar soktuktan sonra sertçe hızlıca aşağı yukarı, filmlerden öğrendiğim, sonradan bu karılara uyguladığımdan sonra ustalaştığım parmaklama boşaltma yöntemi ile, ikinci seri boşalmasını istedim. Sikim ağzında “- Ogh, arg, gork” seslerle inleme anırma sesine dönüyordu. Dişleri sikimi acıtmaya başlayınca geri çekildim ve var gücümle elimle yarmaya başladım ellerimle.
-Amını götünü siktiğimin kaşarı. Sulu kaltak. Benim ikinci karım. Sevgilim. Sikişken Fatma Teyzem!” diye diye gözlerine baka baka seri seri amını deliyordum ki tekrardan sular fışkırmaya başladığında, elimi çektim, onu aldığım kollarından çektiğim gibi kaldırarak Beşiktaş manzarasında, boğaza doğru cama yapıştırıp, insan ve araç selinin olduğu yere doğru cama yapıştırdım memelerini. Dizleri titriyor, bacakları çarpık çarpık durup, eğilip kalkıyordu. Desteği benden alıyordu.
-Ayy Mete! bittim ben, ne yapıy…” dediğini bitiremeden, dizlerimi kırıp sikimi arkadan amına soktum. Hem sulu hem genişlemiş halinden dolayı yılan gibi kaydı içeri. Belinden tuttum, avucumun içiyle basenlerinden, belinden tuttuğum gibi şlak şlak sertçe vurmaya başladım sikimi. Geniş amına rağmen sikim am duvarına zorluyordu.
-Ay ay ay ay” şlak şlak sesleriyle odaya yayılıyordu.
Memeleri cama yapışmışken, ellerimi de sokuşturdum ve az geri çekerek iyice avuçladım. Kafamı omuzuna koydum, sikimi kökleyince kulak memesini yaladım. Nefesimi tuttum, seri seri tekrar girip çıkarken o bacaklarını kısıp, eğerken, ben de bacaklarımı az eğiyordum. İkimizde transa girmişken bağıran bendim bu sefer;
-Geliyorumm!
-Gel, gel, dölle amımı aşkım!” derken karnına indirdim kollarımı ve sımsıkı sararak amına attırmaya başladım…
Yaklaşık birkaç dakika sürdü böyle ayakta, cama yapışmış halimiz. Terlerimiz camda iz yapmıştı. Derin derin soluyorduk. Omuz başlarına öpücük koyup yatağa çektim onu. Oturmadan yüz yüze durduk ve birbirimize baktık.
-Seni seviyorum Fatma Teyze. Bunu bil” dedim, terli burnuna öpücük koydum.
-Biliyorum canımın içi” diyerek o da beni dudağımdan öperken, dili yine ağzımın içine girmişti. Sikim yarı erekte amına dayanmıştı. Onun ise amından döllerim süülüyordu.
-Gel duşa hadi” dedi, elimden tutarken, kıvıra kıvıra yürüyordu. Şak diye tokat atmadan edemedim. “-Deli misin oğlum” dedi, muziplik yaparak sesi incelmişti.
-Dayanamıyorum napim” diyince, yanağıma öpücük koydu.
Duşta da küvete uzanarak birbirimizi okşadık, bol bol seviştim. Sikim erekte olmaya başlayınca, sabunlu göğüsleri arasına alarak, memelerinin arasında git gel yaptık, sonra taşaklarımı yaladı. Bir müddet sonra, götünü sikerek götünün içine boşaldıktan sonra tekrar kucak kucağa yüz yüze oturup, yiyişmeye başladık. Saat 1e geliyordu. Otelden çıkış yapmamız gerekiyordu. Duştan çıktık, kurulanırken ellerimden tuttu.
-Bir şeyler konuşmalıyız” dedi ciddi tonla.
-Tabi, ne oldu?” dedim.
-Yemek yiyelim, kahvaltı yapamadım zaten. hem konuşuruz aşkım” diyerek buse koydu dudaklarıma.
-Güzel fikir, ben de yapmadım, ya da yaptım. Am yemek sayılır mı?” deyince şen bir kahkaha atarak omuzuma şaplak attı.
Otelden çıkış yaparken resepsiyona bahşiş bıraktım. Biraz geç çıkış yapmıştık. Telefonla arayıp uyarmışlardı ki, bizde tam hazırlanmıştık zaten. Her ihtimale karşın, Esat Bey’in buradaki itibarı zedelenmesin diye, biraz bırakmayı akıl ettim. Bunu gören Fatma Teyze irdeleyici şekilde, düşünceli bir bakış attı bana, çıkış kapısının orada beni beklerken, aynı zamanda süzüyordu.
Ona neden bahşiş verdiğimi sorunca, düşüncemi belirtince; “-Oğlum, sen harbiden değişiksin. Düşünüyorum da, sen nasıl bu kadar düşünceli mi derler, uyanık mı derler yoksa empati yeteneği yüksek mi derler bilemiyorum” diye düşünceli şekilde sordu.
-Hepsinden biraz var herhalde” diyerek gülümsedim.
-Kesin var, yoksa bunca karıyı nasıl idare edeceksin” diyerek laf soktu. Üzerime alınmadım ama, belki sırf laf olsun diye demişti. Biraz düşününce, herkesin herkesten haberi vardı ve her şey yolunda gidiyordu. Tıpkı haremi olan sultanlar, ya da pezevenkler gibi bir şey olabilirdi, böyle bir ilişki ağı olması. Ama ben pazarlama yapmıyordum. Yani pezevenk değildim, değil mi?
Böyle bir kısa düşünceden sonra taksiye bindik ve bir Avm’ye gittik. Yan yana birkaç avm olan yakın yerdekilerden birine gittik, güzelce yemek yerken, hızlı yemiştik ve sonrasında soğuk içecekleri söyledik, annemin sabah dediğini anlattım, ama ilişkimizi asla söyleyemezdim, ki bu sanki bana biraz fazla geliyor gibiydi, annemle olan durumu anlatırsam, ters tepkiler olabileceğini düşünmüştüm. Sonuçta ensest idi. Masa altında ara ara bacaklarını okşuyordum. Gülümsüyordu gözlerinin için. Elini uzatarak masadaki elimi tuttu. Öne yaklaştı;
-Bir sorun var Mete” dedi ciddiyetle. Sonra etrafa baktı, tanıdık biri var mı diyerek gibiydi ama, sonrasında bana döndü. Endişelendim elbette böyle ciddiyete dönmesinde.
-Sorun ne Fatma?” diyerek, ismiyle hitap ettim. Otoriter ve ilişki sahibi olmanın verdiği özgüven ile.
-Reyhan” dedi sustu. Kaşlarımı çattım.
-Reyhan?”
-Geçen hafta, biz evde şey, sevişirken, gelmiş” dedi, elini çekti geri, yaslandı, kafasını çevirdi sağa sola, yanakları kızardı.
-Eeee?
-Kavga ettik. Epey. Hakaret etti, vurdum ona. Ondan gelmiyor spora, evde de konuşmuyoruz pek.
-Ciddi misin?
-Evet. Kimseye bir şey demedi. Demeyecek. Sonra bendeki değişimi gördüğünü söyledi, birden. Şaşırdım.
-Nasıl yani? Ne gibi değişim?
-Enerjikliğimi, vücutsal değişimi, kolyemi, bilekliğimi gibi. Sanırım ben yokken benim çekmeceleri karıştırmış.
Merakla dinliyordum.
-Paramı da görmüş olmalı ki, “Paralar ve altınlar nereden geliyor?” diye sordu.
Tek kaşımı çattım, soğuk smoothie’mi içtim.
-Kızma, bak” dedi, tekrar elimi tuttu.
-Ne kızması Fatma Teyze deli misin. Devam et lütfen, senin huzurun, geleceğin daha önemli. İlişkilerin de. Gerekirse ben de konuşurum onunla” dedim, ben de boştaki elimi onun elinin üzerine koydum sımsıkı. Sahipleniciliğimden memnun olmuş, yüzü gülmüştü.
-Ben de şey dedim” kafasını çevirdi saçı ile oynadı, sonra derin nefes alarak; “-Ya ben de dedim ki, Mete hem güzel çocuk, hem de zengin” diye dedim. Bana baktı, sonra gözleri dolmuştu. “-Yanlış anlama, bunu bahane olarak dedim” diye ekledi.
-Hayır neden yanlış anlayayım aşkım!” dedim.
-O da kabul etmedi. Ben de olanı biteni anlattım. Annesine miras kaldı, değişti o, hem akıllı, hediyeler alıyor, yeni başladık onunla ama beni etkiledi. Hem senin geleceğin söz konusu, okul masrafın, baban bilmiyor bu parayı. Sana ayırdım, biriktirdim” diye bir dünya laf söyledim, dil döktüm ki, aklındaki bu ilişkimizi, maddiyata çeksin, anlasın. Sonuçta o da genç kız, ihtiyaçları var, hevesleri var, istekleri var.
-Evet.
-Ondan, ona yalan söyledim. Ama yemin ederim, hiçbiri para ile ilgili değil. Sadece, sade…” derken ayağa kalktım, yanında dikildim. Eğilip sulu sulu dudaklarını öpmeye kalkınca, yanımızdaki masadaki iki kadın, çaprazdaki bir adam dahil garsonlar bile dönüp bakmıştı, fakat onu sulu sulu uzunca öpmeye devam ettim. Aramızda yaş farkı vardı elbet ama, kimse 26 düşünemezdi. Ya da 27. Ama umursamadım.
Gözleri dolmuştu ama dili dilimle dans etti. ayağa kaldırdım, yüz yüzeydik. Alnını öptüm, tekrar yerimize oturduk. Duygu dolu bakış atıyordu bana. Bense gururluydum. Kimse umurumda değildi. Bu kadın, bu kadın kızı ile sorun yaşamıştı, benim yüzümden. Ailesi dağılacaktı, ki her ne kadar o kadar iyi veya güzel ilişkileri olmasa da, tipik bir Türk ailesi idi.
-Harika bahane bulmuşsun Fatma Teyze. Bu zekan, seksiliğinden daha güzel” diyerek iltifat ettim.
-Yemin ederim, maddiyatla değil” dedi tekrardan.
-Aşkım tabi ki değil! Başladığımızda benim param yoktu ki” dedim göz kırparak. Ayrıca iyi dedin. Sevindim. Ondan demek moralin bozuktu. Hande Teyze de merak etti, hatta soracaktı sana, ama meğer buymuş.
-Ya ne bileyim, babasına söylerse, ortalık karışır, rezil olurum, oluruz, olay çıkar diye korktum.
-Reyhan o kadar düşüncesiz olamaz.
-Değil, -miş zaten” diye ekleme yaptı.
-Yani.
-Bir şey demedi. Ona söylediğim yalana inandı. Ama her şeyi değişti, bana daha sıcak bile davranmaya başladı.
-Alla alla.
-Sendeki parayı duyunca, orospu” dedi durdu, sonra gülümsedi; “-Kızım da olsa, aklı hep oralarda, biliyorum” dedi.
-Senin kızın, bir şey diyemem.
-Seni seviyorum Mete. Bana artık para vermeni de istemiyorum” dedi.
-Saçmalama. İş yapacağız daha” diye ona geçen ki fikrimi hatırlattım. Hala ciddiliğime inanmıyorlardı.
-Hele o bahaneden, yalandan sonra, utanmaya başladım. Seni kullanma hissi, bilemiyorum, kendimi ucuz kadın gibi” derken elini sıktım.
-Asla! Bir daha lütfen. Üzülürüm” dedim.
Biraz oturduk sessizce, kendisine gelmesini bekledik. Sonra kalktık, tur attık. Alışveriş fikrine yanaşmasa da, “-Sikicin ve sahibin, hatta kocan ben değil miyim? Ben ne dersem o!” diye emirvaki konuşunca, gülerek; “-Tamam tamam efenim, sevgilim” diye yanıtladı. Kıyafet denerken sürtüştük, öpüştük, milletin kıskanç bakışları eşliğinde epey para harcadık. En sonunda ayrılmaya gelirken, düşünceli düşünceli bana bakıyordu, taksi beklerken, o ayrı gidecekti. Elleri doluydu.
-Seni müsait olunca çağıracağım, tamam mı?” dedim.
-Hay hay! Hatta bu gece geleyim aşkım” dedim, ukalaca.
-Manyak” diyerek kıkır kıkır güldü.
-Sana öyle bir sürpriz yapacağım ki!” dedi şeytani baktı.
-Bak meraktan ölürüm ne?
-Soru ve itiraz etmezsen belki söylerim.
-Valla!
-Reyhan’ı senin altına sokmazsam, ben de kart orospu olayım!” dedi birden.
Ben anlamsız ve garip bir bakışla ona baktım.
-O nereden çıktı be! Asla olmaz. Sen varsın. İmkanı yok!” dedim öfke ile. Mantıksız geliyordu bana. Bu bir test miydi? Deneme miydi? Bilmiyordum ama, son on dakikadaki sessizliğinde bunu düşünüyor olamazdı değil mi? Hem beni neden test edecekti? Kaybedecek neyim var? O da ayrı bir olaydı.
-Benim için de mi?
-Kızın o!” dedim. O ara taksi geldi yavaşça yanaşırken;
-Olay da o zaten. Varoşlar sikeceğine, senin gibi aslanım siksin! En azından kadın ruhunu biliyorsun sevgilim” diyerek dudaklarımdan öpüp, dört koca poşeti aracın arkasına atarken önümde domaldı, ben yardım edemedim, çünkü anlamsızca bakıyordum.
-Aramızda aşkım” dedi, kapıyı kapattı. Taksi uzaklaşmaya başladı.