Sanki her tarafta ışıklar vardı birden göğsümün karardığını hissetmiştim, elimdeki konsolun kontrolcüsünü bir kenara bırakıp yavaş adımlarla salona yöneldim, yürüyemiyor gibiydim ama karşımda birden mutfağımıza karşından bakan aynayı görmüştüm. Aynada Çınarın ağzı kulaklarında bakışları efsanevi bir zafer kazanmış gibiydi. Ellerini yere dizlerinin üzerine çökmüş, Çınarın sikini iştahla yalayan annemin şalına doğru atmıştı. Bu sahneyle irkildim kusma noktasındaydım artık, gözüm iyice kararmıştı.
Annemin bağrışlarıyla kan ter içinde uyandım, zar zor nefes alıyordum, annem nasıl olduğumu soruyor yoksa kâbus mu gördüm merak ediyordu. Evet artık kabustan uyanmış yeni bir kâbusun içine girmiştim, bugün okula gitmem gerekliydi. Annemin kahvaltımızı yaparken anlattıklarına göre Selin ablanın işi çıkmıştı bugün Çınar ve babam ile gidecektik. Bu durumda Çınarı görmek bana hiç iyi gelmeyecekti keşke Selin abla olsaydı. Tam çıkacakken babama bir çağrı geldi babamın da başka bir işi çıkmıştı, şimdi ne olacak gerçekten düşünmekten yorulmuştum. Kapı zili çaldı gelen Selin ablaydı. Mert amca kendi iş güzergahını değiştirip babamla ortak olacak olmasının keyfine Çınarı erkenden okuluna yetiştirmişti. Selin ablanın seslenmesiyle irkildim evdekilerle vedalaştık ve asansöre geçtik.
Bu durum beni sevindirmişti evet şans yüzüme gülmüştü anneme kızgınlık ve utançla bakarken -her ne kadar rüya bile olsa- Çınarla hiç karşılaşmayacaktım. Ağzım kulaklarımda Selin ablaya avel avel bakarken o bu durumu kendine yorarak “ellerimi mi özledin, fıstık seni” dedikten sonra bende şimşekler çaktı. Çok haklıydı özenle seçilmiş klas bir stiletto, ince siyah tenini belirgin eden çoraplar, enfes şekilde kalçasına oturmuş yırtmaçlı bir kalem etek, fit göbeğini gösterecek şekilde alttan düğümlenmiş kısacık bir saten beyaz gömlek, üstten 3 düğme açık ve tam göğüslerin arasında özel bir kolye. Sanırım kolye takmayı seviyordu diye düşünürken sert ve hızlı bir ereksiyon hissettim. Bu onunda dikkatinden kaçmamıştı.
Ne cevap vereceğimi düşünürken bodrum kata gelmiştik. Zaten onun bir cevap beklentisi yoktu, hadi arabaya geç kalıyoruz ikazlarıyla hareket etmeye başladım. Araca yaklaştığımız sırada elimdeki çantamı benden alıp arka koltuğa yerleştirdi ve bana öndeki koltuğun kapısını açtı binmeme bekler bakışlarla.
Bu jesti asıl benim ona yapmam lazımdı. Piç Çınar olsa karşısında da annem olsa kesin önden gider ve kapıyı o açardı diye geçirdim içimden. Piç! Moralimi aşırı bozmuştu. Yolda trafikte durunca asık suratımı fark eden Selin abla, önce çantasında katlanmış bir bez çıkartıp bana verdi, daha sonra yerinden hafif kalkıp eteğini sıyırarak giymiş olduğu iç çamaşırını çıkartıp çantasına bıraktı. Elimdeki iç çamaşırını alıp giydi ve eteğini düzeltti. Ne yaşamıştım ben daha yeni, o bez bir iç çamaşırı mıydı?
-Selin abla: Bozma moralini al istersen çantamdan, çok kirli değil sabah biraz sadece sıktı beni o yüzden değiştirdim.
Bunları duyunca yeniden hareketlenmem başladı, okula neredeyse beş dakika mesafedeydik daha yirmi dakikam vardı. O an bir bildirim geldi okulumuzun uygulamasından telefona. Derslerin yaklaşık bir saat geç başlamak zorunda olduğundan bahsediyordu. Aynı anda annem Selin ablayı aramıştı ne yapacaklarını konuşurken karar çıkmıştı. Selin ablada işlerini öğleden sonraya ertelediğinden bir yerlere geçip oyalanacaktık. Sakin bir kahve zincirine yöneldik, kahvelerimizi alıp beklemeye başladık. Şakayla karışık asansörde ve arabada yaşananlara değindi. Nerdeyse uçan kuşa ereksiyona geçtiğimi, gözlemlediği kadarıyla yaşıtlarıma göre testosteron seviyemin yüksek olabileceğini anlayışla karşıladığını, Çınarın gelişimi için okumuş olduğu kitaplarda bulunun doğal olduğunu benim yaşımdakilerin sık sık boşlaması gerektiğini yoksa ileriki cinsel yaşamımı kötü etkileyebileceğini anlattı.