Yasemin kararlılığımı görünce bir tık endişelense de yurtta olanların intikamını alınacağını bilmek onu da rahatlamıştı.
Kızlar son hazırlıklarını yaptıktan sonra herkes bahçeye inmişti, kapımızın önünde VIP parti minibüslerinden birini görünce bir tık şaşırsam da Ceylin’in göz kırpmasıyla kimin ayarladığını anlamış olmuştum. Eh tabi ülkenin en zengin adamının evine benim ihtiyar kamyonetle gidemezdim. Minibüse geçtiğimizde herkese kokteyl ikramları başlamıştı bile, sonrasında ufak konuşmalar sürse de sonunda kızların hepsiyle birlikte Doluzengin Malikanesine ulaşmıştık. Malikanenin içine girsek de minibüsten inmedik. Bizi Malikanenin arka tarafında Sözer’in özel etkinlikleri için hazırladığı kutlama salonuna gittik, burası parlamento binaları gibiydi, ana malikanenin arka tarafında yine ana malikaneye bağlı bir koridoru olan ayrı bir kompleksdi. Sadece ön girişi farklıydı. Beyaz uzun sütunlar üstünde dev bir kubbe, içeri açılan işlemeli büyük çelik kapılara doğru uzanan, beyaz mermer taşlarla döşenmiş merdivenler ve merdivenlerin trabzanlarında misafirleri izleyen beyaz mermerden yapılmış Ejderha süslemeleri - heykel traş oldukça yetenekli olsa ki sanki ejderler gelenleri izliyor ve heran saldıracak gibi gözüküyordu- Merdivenlerden kapıya kadar misafirler için kırmızı bir halı serilmişti. Onlarca VIP minibüs bahçeye sıralanmıştı, etrafta siyah takım elbiseli yüzlerce korumalar vardı. Bu çok normaldi Sözer’in ünü yetmezmiş gibi ülkenin dört bir yanından iş adamları, ünlüler, mankenler, futbol yıldızları, film aktörleri ve aktrisleri davet edilmişti. Dışardan gelen birisi burayı Oscar ödülleri için bir hazırlık zannederdi. İçeri girdiğimizde salon, bizi bütün ihtişamıyla karşıladı, kırmızı halı sahneye kadar uzanıyordu. Ortada daire şeklinde bir platform platformun etrafında ise kokteyl masaları bulunmaktaydı. Her masanın başında garsonlar dönüyor, platformun bir kenarında orkestra müziği çalıyordu yavaş yavaş davetiyede belirtilen saate geldiğimizde, sahneye süper starlardan biri önce açılış konuşmasına başladı.
Diva:Sevgili konuklar, baylar, bayanlar, hepimiz burada çok önemli bir iş adamının sevgili bir dostumuzun, sevgi dolu bir insanın ve Doluzengin ailesinin babasının ve kurucusunun doğum gününü kutlamak adına bir araya geldik. Bugün burada onunla birlikte Spot ışıkları bir anda Sözer’in masasını aydınlattı olmaktan onur gurur ve mutluluk duyuyoruz.
Alkış koptu*
Bizim masamız Sözer'in masasından farklıydı, onun masasında devlet başkanı üst rütbeden insanlar ve bir de general oturuyordu. Askeri üniformasını da çıkarmamıştı, omzundaki yıldızlardan galaksi kurulurdu o derece de fazlaydı. Bu insanlara ek olarak Sultan Zümre de tüm ihtişamıyla o masadaydı.
Sözer kadehini kaldırdığında, bütün salon da ona eşlik etti.
Sonra süper star ünlü diva konserine başladı. O şarkısını arka planda söylerken mırıltılarla konuşmalar devam ediyordu, her masadan insanlar kendi masalarındaki insanlarla muhabbet kuruyor ya da kalkıp diğer masadaki insanlara selam veriyordu. İçkiler veriliyor tatlılar dağıtılıyordu, Sözer’in ejder şeklindeki uzunlamasına 18 metre boyundaki ejder şeklindeki pastası garsonlar aracılığıyla dağıtılıyordu.
Sonrasında bir garson yanıma gelip elime bir zarf verdi*
Garson:Zarf size Sözer beyden geldi, özel talebini iletmemi istedi.
Teşekkür edip zarfı aldım ve yüklü bir bahşiş verdim* Zarfı açtığımda yazanlar şunlardı:
Sözer:Bu akşam davetime katıldığın için teşekkür ederim Sencer, gördüğün üzere oldukça yoğunum o yüzden yanına gelip yüzüne söyleyemedim umarım kusura bakmazsın. Programa göre birazdan eşli dans olacak, senden Ricam Ceylin’i dansa kaldırman ve Misafirlerimizi etkilemen. Eminim bu senin için zor olmayacaktır.
Mektubu okuyup Sözer’e baktığımda göz göze gelmiştik, Sözer bana bakıp başını selam verircesine eğdiğinde ben de aynı şekilde selamladım.
Sonrasında mektubu sırasıyla masadaki diğer kızlar okudu.
Ceylin inanılmaz şok olmuş yüzü kızarmıştı.
Sonra meraklı gözlerle bana baktı*
Ceylin:Sencer? Seni zora sokmak istemem ama… Sen.. Sen halledebilecek misin?
Sencer:Müziğin akışına göre bir ileri bir geri yapsak?
Ceylin:Sencer Halay mı bu?
Sencer:Öyle deme halay da zor!
Ceylin:Sencer şakanın sırası mı? Herkes bizi izliyor olacak!!
Yasemin:Halleder Sencer, sen kendi işine bak.
Ceylin:Ben 2 yıl tango dersleri aldım Yasemin ama Tangoyu erkek yönetir!
Yasemin:Halleder o merak etme! Göz devirmişti*
Ceylin:Allahımm! Baba başka bir şey istesen olmuyor muydu sanki!? Herkes beni suçlu sanacak babam benim yüzümden rezil olacak!
Ceylin kendi kendine endişelenirken derin bir nefes aldım. Onun kadar ben de gergindim ama bunu belli etmeye niyetim yoktu. Ceylin zaten oldukça gergindi benim de buna bir şeyler katmama gerek yoktu. Bir anda orkestra durdu ve diva konuşmaya başladı.
Diva:Şimdi çiftlerimizi Tango dansı için ortaya alalım!
Altı beyaz smokinli adam, altı kırmızı elbiseli kadın sahneye çıkmıştı erkeklerin başında beyaz fötr şapka, yüzlerinde beyaz altın işlemeleri, sadece gözlerinin çevresini kapatan maskeleri vardı aynı şekilde kadınların maskeleri de kırmızı siyah işlemeleri dışında şekil olarak aynıydı sonrasında spot ışığı bizim masamıza döndü.
Diva:Bu gece sahneye çıkacak diğer çift ise Sözer beyin güzeller güzeli tam bir zerafet örneği Ceylin hanım ve yeni icatlarıyla Atlas Medical sayesinde yeni atılımlara ismini yazdıran ama medyada uzak duran erkek arkadaşı Sencer bey de olacak.
Herkes pür dikkat bizi izliyordu sandalyeden kalkıp büyük bir özgüvenle Ceylin’e yaklaştım.
Sencer:Bu dansı bana lütfeder misiniz hanımefendileri
Ceylin zerafetle elimi tutmuştu, sahneye ilerlerken yüzlerce insan bizi alkışlıyor, dört bir yandan kameralar bizi çekiyordu. Sahneye çıkana kadar da alkışlar devam etmişti. Ceylin derin bi nefes aldı*
Ceylin:Bana uyum sağlamaya çalış…
Sencer:Denerim…
Ve müzik başlamıştı Ceylin in belini kavradım ve ona doğru iki adım attım ve sonra o bana üç adım attı elinden tutup benden uzaklaşmasına izin verdim. Sonrasında çevresinde dolaşarak ona yaklaştım. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş Ceylin şaşkınca şarkıyla inanılmaz uyumlu dans ritimlerine ve benim hareketlerime yetişmeye çalışıyor herkes büyülenmiş bir şekilde bizi izliyordu. Her bir adımımız her bir ritmimiz sanki bir dans değildi, sanki savaşıyorduk, benim tango yapabildiğimi gören Ceylin’e bir cesaret gelmişti artık tango değil resmen baskınlık savaşı veriyorduk. O an artık dansımız tangodan çıkmıştı biz artık ritme uymuyorduk, müzisyenler bizim ritmimize göre çalıyorlardı. O bana üç adım atarken ben üç adım geriliyor sonra ben ona üç adım atıyorum o üç adım geriliyordu. Ceylin’in tüm gerginliği kaybolmuş, göz gözeydik, diş dişeydik, gülüyorduk her ikimizde. Artık yüzler binler yoktu. Ben vardım, o vardı. Bomboş bir uzayda tangomuz devam ediyordu. Müzik hızlandıkça biz de hızlanıyorduk, aslında tangonun orjinal ritmi stabildi ama müzisyenler de bizim akımımıza kapılmıştı daha da hızlı çalmaya başlamışlardı sanki bizi test ediyorlardı. Bizim de şikayet eder yanımız yoktu, dansımız savaşa, savaşımız sevişmeye dönüşmüştü ama bedenlerimizle değil ruhumuzla sevişiyorduk. Adımımız, ritmimiz bir olmuştu. Kalbimiz aynı anda atıyor, aynı anda nefesimizi alıp veriyorduk. Öyle bir aşamaya gelmiştik ki o ben, ben oydum. Biz danstık! Biz müziktik! Biz müziği duymayanlar için bile bir orkestraydık! Biz ahenktik! Biz birdik… Sonunda Ceylin’in belinden tuttum geriye doğru kendini bırakırken kızıl mekanik kolum kavradım ve müzik kesildi. Spot ışığı bizi gösterirken bir anda alkışlar her bir yandan çınlarken, ıslıklar tezahüratlar yankılanıyordu. Fotoğraf makinesinin karanlıkta parlayan flaşları, sanki yıldırımlı bir fırtına gibiydi. İkimizde nefes nefeseydik. Ceylin kalkmadan önce elleriyle yüzümü iki yandan tutup dudaklarıma öpücük bıraktığında bütün kalabalık delirmiş gibi bağırıyor, alkışlıyor mutlu çığlıklar atıyordu. Dudaklarımız ayrıldığında Ceylin'in kalkmasına yardım ettim. Sonrasında kalabalığa doğru selam verdiğimizde tekrar insanlar ayakta bizi alkışladı. Selamdan sonra başımı kaldırıp Sözer’e baktığımda kadehini onaylarcasına bana doğru kaldırmıştı. Masamıza oturana kadar da alkışlar devam etti. Diva sahneden bizi överken biz masaya doğru ilerliyorduk. Masaya geldiğimizde kızlar bizi tebrik etmeye başlamıştı.
Selin:OHA SENCER NAPTIN OĞLUM! RESMEN SIKICI ETKİNLİĞİ PANAYIRA ÇEVİRDİN! O NEYDİ ÖYLE?! UYUKLUYORDUM SİZ SAHNEYE ÇIKANA KADAR! BENİM BİLE UYKUM AÇILDI!
Sencer:Abartma senin uykunu hiç bir şey açmaz!
herkes kıkırdadı*
Selin tehditkar şekilde gözlerime bakıp gözlerini kıstı sonrasında o da güldü.
Melisa:İnanılmazdı Sencer! İnanılmazdı! bir ara o kadar uyumluydunuz ki ying ve yangın o ahenkli düzenini gördüm desem yalan olmaz sanırım!
Yasemin:Gerçekten de geliştirmişsin kendini. demişti kinayeli bir şekilde
Sencer:Abartmayın canım, Ceylin’in bu kadar iyi dans ettiğini gerçekten bilmiyordum müzisyenler bile bi ara doğaçlama çalıyordu .
Ceylin:SEN VARYA! SEN ÇOK FENASIN! NERDEN ÖĞRENDİN SENCER? O DANS DA NEYDİ ÖYLE? AKLIMI BAŞIMDAN ALDIN! BİN BİR SEKS BİR ARAYA GELSE! BİN DOZAJ ECSTASY ALSAM BÖYLE UÇMAZDIM SANIRIM! NASIL SENCER?! NASIL? ALINMA AMA SEN ZANAATSIN! ZANAATÇISIN! SANAT SENİN NEYİNE? İSVİÇRE ÇAKISI MISIN SEN BE ADAM!?
Yasemin:Ah şu Zeynep nelere kadirmiş…
Melisa:Nasıl yani?
Yasemin:Siz Sencer’in kendi istediği için öğrendiğini mi sanıyorsunuz? Her şey onun içindi
9 yıl önce ****** yetimhanesi
Sultan:Sencer bir gelebilir misin?
Sencer:Buyrun Sultan hanım.
Sultan:Senden bir şey isteyeceğim ama nasıl desem…
Sencer:SİZ NE İSTERSENİZ HER ŞEYİ YAPARIM!
Sultan:Her şeyi mi?
Sencer:Her şeyi!!!!
Sultan eğildi ve ayaklarıma garip demirden bir şeyler taktı*
Sultan:Sen kızımın hayalini gerçek yapacaksın, ilk yaptığın kaynak dökme demir botların vardı ya, onun gelişmiş versiyonu bu.
Sencer: Yani Zeynep için mi?
Sultan:Evet onun en büyük hayali dans edebilmek..
Sencer:Ama o ayakta bile duramıyor…
Sultan:Senden bu yüzden yardım istedim, bu metal iskeletle ve kemerlerle sana bağlanacak ve sen hareket ettikçe onu da yönlendirmiş olacaksın. Sana tango öğreteceğiz çünkü tangoda erkek kadını yönlendirir %60 a %40 olur ama senin durumunda %100 bir yükü sana vereceğim bunu yapabilir misin Sencer?
Sencer:ZEYNEP BİR YÜK DEĞİL! TABİ Kİ YAPARIM!
9 Yıl sonrası günümüz*
Yasemin: İşte sonrasında hergün iki saat kadar bir kuklanın kuklacının iplerine bağlı olması gibi Sencer’in Zeynep’e sarılmasını ve Sencer'in kendi kendine dansını izledik. Eh eğlenceli de sayılırdı. Geceleri de Zeynepsiz Sencer’in prova yapışını asla unutamıyorum heo benle yapmasını istedim ama kısaydım…
Sencer:HEY SEN BUNU NERDEN BİLİYORSUN!?
Yasemin:Pencerelerimi karşılıklıydı Sencer
Sencer:Öyle bir şey olsa fark ederdim
Yasemin: Sen bir şeye odaklanınca pek çevreni fark etmiyorsun…
Divanın övgüleri bittiğinde Sözer sahneye teşekkür etti ve bizler adına bir alkış daha istedi.
Ve bir alkış füryası daha koptuktan sonra, tekrar parti kendi seyrine döndü. sonrasında Yasemin’e kaş göz işareti yaptım. Yasemin lavabo için izin istedi. sonrasında ben de kalktım. Biraz midemin bulandığını tuvalete gidip içtiklerimi hala ayıkken ve daha fazla midemi bozmasına izin vermeden kusmak istediğimi söyledim. Selin benimle gelmek istese de reddettim.
Masalar arasından ana malikaneye doğru ilerlerken Aylin’ i gördüm ve geçerken omzuna dokundum ve yürümeye devam ettim. Aylin mesajı almış o da kalkıp beni takip etmişti.
Sonrasında ana malikanenin ikinci katındaki Sözer’in ofisine doğru ilerledim. Koridora vardığımızda kapının önünde bir güvenlik olduğunu fark ettim sonra Aylin’e döndüm
Sencer:Gidip bu korumanın dikkatini dağıt
Aylin:Nasıl yapacağım?
Aylin’in askılı elbisesinin askılarından birini omzuna kaydırdım ve eline bir kadeh tutuşturdum.
Aylin:Ama Sencer..
Telefonumu çıkartıp tehditkar bir şekilde tasmasını kontrol ettiğim uygulamayı gösterdim. Aylin çaresizce kabul etti, kadehi kafasına dikti ve güvenliğe doğru sallana sallana yürürken sanki güvenliğin üstüne düşmüş gibi yalpaladı. Diğer askısı da düşünce Aylin in göğüs dekoltesi oldukça ortaya çıkmıştı.
Koruma:Hanımefendileri iyi misiniz?
Aylin:Başım çok dönüyor ama neye ihtiyacım var biliyor musun?
Sarhoş taklidini gerçekten iyi yapıyordu*
Koruma:Size nasıl yardımcı olabilirim? Bunu söylerken gözlerini Aylin’in göğüslerine dikmişti bile
Aylin elini Görevlinin penisine atmıştı*
Aylin:Bu koca oğlanı içime alırsam hemen uyanırım!
Koruma:Efendim görevdeyim yapamam…
Aylin elbisesini biraz daha aşağı çekmişti göğüs uçları görünüyordu koruma koridora bir bakış attı ana malikane bomboştu.
Olanları ben Aylin’in tasmasındaki kameradan izliyordum.
Aylin daha sıkı kavrayarak:HADİİ TUVALETLER ŞURADA SENİ İSTİYORUM hem senden benden başka kimse yok herkes partide!
Koruma Yutkundu, sonra sağ solu bir kez daha kontrol etti ve arzularına yenik düşüp Aylin ile birlikte tuvalete doğru yöneldiler. Hızla Yaseminle ilerledik, Yasemine arka cebimden çıkardığım seti uzattım. İçinden çıkan maymuncuk setiyle çok hızlı bir şekilde işlemeli kapıyı açmıştı. İçeri girip kapıyı kapattığımda karanlık ofis bomboş gözüküyordu. Odayı aydınlatan tek şey camdan içeri akan Ay ışığının aydınlattığı o işlemeli maun masa karşımda duruyordu. O maun masayı dünyada benden daha iyi bilen kimse yoktu. O masanın yapımı tam 370 saat sürdü. Altın işlemeleri, 8 çekmecesi, 1 tane gizli bölmesi vardı. İçinden elektrik kabloları geçmesine rağmen dışarıdan sanki 150 yıllık gibi görünmesi için özel bir teknikle eskitme yapılmıştı. Zımparalanma ve verniklenme süreci için 150 saat daha harcanmıştı. Her bir kıvrımı, işlemesi ve tesisatı tek bir kişi tarafından, otantikliği bozulmaması adına elle yapılmıştı. Değeri 150 bin dolardan fazlaydı. Zaten Sözer’e de 200 bin dolara satıldı. Bu nadide eser babam tarafından yapılmış ve ölümüne sebep olmuştu. Elimi işlemelerinde gezdirdim beni rüyadan uyandıran Yasemin’in fısıldayışıydı.
Yasemin:Sencer babanın yaptığı o özel masa şuan karşında duruyor uzun zamandır bunu planlıyoruz! Anılarında kaybolurken gerçeği kaybedemezsin!
Bir Anda kendime geldim* Hemen masanın çekmecelerinin kilitlerini tek tek açtık. Ben sola Yasemin de sağ tarafa bakıyordu. Gereksiz pahali objeler, saatler, tesbihler, işlemeli bir revolver tabanca, mermiler bir kama, çekmeceler bomboştu. Yasemin’in baktığı çekmeceden başını kaldırdı. “Sencer sanırım bu çekmece diğerlerinden daha küçük sanki altında başka bir şey var gibi bir de pim buldum.” dedi
Sencer:DUR SAKIN ELLEME! Bir yılan gibi tıslamıştım*
Yasemin bir anda kitlenip kalmıştı.
İç cebimden kadife bir kutuyu elime aldım, içinden bir demir çubuk çıkardım ama çubuğun ucu oldukça karmaşık geometrik girinti çıkıntılara sahipti. Gizli bölmenin olduğu çekmecenin altındaki minik deliğe o çubuğu sokup ileri ittirdim, sonra sola sonrasında çevirdikten sonra sağa kaydırdığım ardından Tık diye bir ses çıktı.
Yasemin :Ne oldu ne yaptın şimdi?
Sencer:Babamın özel icadı bu masayı, bu kadar pahalı yapan işlemeleri değil, karmaşık mekanizması. Şu gördüğün ejder oymasının gözüne dikkatli bak kırmızı ışığı fark edeceksin, o bir retina tarayıcısı onda kullanıcı gözünü tarattıktan sonra bu pimi çekerek gizli bölmeyi açıyor ama retina taraması yapılmazsa, “kaldırdığım bölmenin üstünde pimin hemen altındaki ince cam şişeyi çıkardım Zaç yağı ya da diğer adıyla sülfürik asit * bu minik şişe kırılıp altındaki bütün belgeleri eritmek için tasarladı ama babam harika bir zanaatkardı ama imza hareketi de belliydi aynı zamanda her şey mükemmel olsun isterdi ama her şeyin ufak bir kusuru olmalıydı çünkü hiç bir insan ürünü kusursuz değildi oda mekanizmayı çalıştırmadan içeriyi açacak bir kontrol kalemi yaptı kusursuz masanın kırılmaz mekanizması onun kusuru olmuştu ama bundan Sözer’in hiç biz zaman haberi olmadı.
Elime belgeleri aldım Sultanın anlattığı belgeleri bulmuş olmalıydım çünkü çeşit çeşit ülkeye çeşitli para akışları vardı ve para akışlarının banka ekstresinde 18i geçmeyen bir sayı E ya da K harfi ve sonrasında da kodlamalar vardı. Kanım donmuştu çocuklarının yaşını cinsiyetini ve belki diğer kodlarla özelliklerini banka ekstrelerinde belirtiyorlardı. Hemen altında sarı bir dosya da daha vardı ikisini de alıp ayağa kalktığımda*
Önümde Sözer elinde tabanca yüzüme doğru doğrultuyordu*
Sözer:Kimya dersini iyi çalışmış araştırmanı iyi yapmışsın Marangozun Oğlu Sencer! ama sen de babanın yanına gideceksin çünkü kimse benden bir şey saklayamaz!