Hakan, kapıyı araladı ve içeri baktı, Esra yatağa yüzü koyun yatmış, yüzünü kapamıştı. Ses çıkarmadan yanına kadar yürüdü ve oturdu. Esra ağlıyordu.
'' Neyin var?'' diye sordu Hakan, saçmalayarak.
'' Neyim mi var? Ne olduğunu biliyorsun,'' diye iç çekerek ağlamaya devam etti Esra.
'' Seni seviyorum bitanem, sorun yok ki.''
'' Bunu nasıl söylersin ki..ne yaptığımı..ne yaptığımızı gördükten sonra bile?''
'' Kızgın değilim ki. Böyle birşey olacağını tahmin ediyordum. İkiniz arasındaki çekimi görmüştüm zaten spor salonunda.''
'' Bunun olacağını biliyor muydun? Peki neden durdurmadın ki?'' diye sordu Esra, gözyaşlarını Hakan'ın tişörtüne silerken.
'' Durdurmak istemedim. Ama sen durdurabilirdin Esra, parolayı söylemen yeterliydi. Hayatımda yaşadığım en heyecan verici olaydı bu.''
'' Nasıl yani, karının başkasının aletini ağzına almasından zevk mi aldın? Ağzıma boşalmasına izin verdim ve kıskanmadın mı?'' diye sordu kendine inanamayarak. Adamı hiç tanımadığı yine aklına gelmişti.
'' Şey, aslında ağzına aldığını ya da daha fazlasını göremedim, kalçası görüş açımı kapatıyordu,'' dedi Hakan, komik olmaya çalışarak. '' Ama soruna cevap vermek gerekirse, hayır, kıskanmadım.'' Hakan kendine çekti Esra'yı ve öptü.
Az önce yaptıklarından dolayı ağzıyla, Esra ilk başta karşı koymak istedi. Ama Hakan ısrarcıydı. Ne kadar istekli ve arzulu olduğunu anlayınca, Esra da dilini çıkardı ve karşılık verdi. Yine hazzın esiri oluyordu, kendisine inanamıyordu.
'' Seni çok seviyorum,'' dedi Hakan.
'' Hakan. Dur. Sana söylemek istediğim birşey var, uzun zamandır içimi kemiriyor.'' İtiraf etme zamanı geldi diye düşünüyordu Esra, temize çıkmanın tam zamanıydı.
'' Ne oldu?''
'' Geçen sene..şey..Ankara'ya bir seminere gitmiştik, ve şu bahsettiğim avukat Suat bey. O akşam, o ve ben beraber dışarı çıkmıştık...'' Esra tekrar göz yaşlarına boğuldu.
'' Evet? Ne oldu peki?'' diye sordu Hakan, ilgiyle dinliyordu.
'' Off, Allahım, bunu açıklamak çok zor. Yemeğe diye çıktık ve biraz içtik. O...benden odasına gelmemi istedi.''
'' Ve?'' Hakan'ın heyecanı artıyordu.
'' Gitmedim.''
'' Ahh,'' Hakan'ın sesinde hayal kırıklığı vardı.
'' Hepsi bu değil. Yemekten sonra arabasına bindik...ve birşeyler oldu,'' diye devam etti Esra.
'' Ne oldu canım?'' Hakan sertleşmeye başlamıştı.
'' Benden nefret edeceksin. Hakan, arabasına bindik ve kendimi onunla öpüşürken buldum. İçki yüzünden olmalı. Yemin ederim.''
'' Ya sonra?'' Hadi kızım, hızlı anlat der gibiydi.
'' Şey..bluzumu açmasına izin verdim..Memelerimle oynadı. Çok uyarılmıştım ve durduramadım elini eteğimin altına atınca. Beni...beni parmakladı. Sonra Orkun'un yaptığı gibi, elimi tuttu ve..şeyine götürdü.' derken yüzünü tekrar Hakan'dan kaçırmaya çalıştı ama Hakan tuttu ve omzuna yerleştirdi kafasını. Kızmasını ya da hakaret etmesini umuyordu ama öyle olmadı. Hakan yüzünü kendisine çevirdi, Esra kocasının gözlerinde tutkudan başka birşey görmüyordu.
'' Neyine götürdü?''
'' Şeyine..sikine..''
Hakan hala ilgiyle dinliyordu sadece karısını. '' Biz..yani, sevişmedik asla. O ben gelene kadar beni parmakladı ve ben de elime boşalmasını sağladım. Çok utandım Hakan, arabadan dışarı fırladım ve otele kaçtım." Uzun süre sessiz kaldı. '' Benden nefret ediyor musun?'' diye sordu Esra, gözlerine bakarken. Tek gördüğü aşk ve heyecandı.
'' Hayır, nefret etmiyorum. Şaşırdığımı itiraf etmeliyim ama doğruyu söylediğin için mutluyum.'' Hakan şaşkınlıktan fazlasını yaşıyordu aslında. Ağırbaşlı ve muhafazakar görünen karısını hayal etmekte zorlanıyordu arabada bir başkasını eline almış oynarken.
Bütün herşeyi anlatması gerekiyordu. '' Hakan, bahsettiğim adam,Suat bey. Hukuk bürolarını birleştirmek istediğini söylemiştim. Benimle yeniden akşam yemeği yemek istiyor. İşimin bir parçası bu.''
'' Gerçekten mi?'' diye sorarken içi kıpır kıpırdı Hakan'ın.
'' Evet, ama sanırım iptal etmeliyim.''
'' Hayır!'' derken gereğinden fazla çıkmıştı sesi Hakan'ın. '' Yani..şey..çoktan randevulaşmışsınız, iptal etmek çok ayıp olur son anda.''
'' Haklısın,'' diyebildi Esra, kocasının bu kadar normal karşılaması herşeyi, garibine gidiyordu.
'' Esra, sanırım benim de itiraf etmem gereken şeyler var.''
Bu kez Esra ilgiyle dinliyordu.
'' Evvelsi hafta, telefonda konuşmuştuk ya, küçük oyunumuz hakkında. Sekreterim Selin'i biliyorsun, odama gelmişti. Sanırım seninle konuşmamızdan sonra, ne kadar azdığımı hissetti. Çok seksi görünüyordu hayatım. İşte, öyle böyle derken, ne oldu bilmiyorum ama bir anda önümdeydi ve ağzına aldı si..neyse, yaladı işte.''
Esra sessizce dinlerken, donakalmıştı. O orospu sekreterini tanıyordu ama yine de çok şaşırmıştı. Birden, içinde bir öfke büyüdü. '' Hepsi bu mu peki?'' diye sordu, kontrolünü kaybetmemeye çalışarak ama içinden 'orospuya bak!' der gibiydi. Kendisinin anlattıklarından sonra, Hakan'ı eleştirmesi anlamsız olacaktı ama içinde duygularını kontrol etmekte zorlanıyordu.
'' Evet, hepsi bu. O günden önce, hiçbir şey olmadı, buna emin ol. Hep istekli olduğunu biliyordum ama sadece seni istiyordum ben.''
Bu sözlerle Esra'nın siniri geçti hemen. Kalbi yeniden sevgiyle doldu. '' Şey, sanırım ikimiz de eteğimizdeki taşları döktük. Şimdi ne olacak?''
'' Başlangıç olarak, şunun icabına bakabilirsin,'' dedi ve elini kasıklarına götürdü karısının.
'' Oha Hakan!'' dedi Esra, hayatında kullanmadığı bir ifadeydi bu. '' Bu kadar mı etkilendin beni izlerken ve dinlerken?'' Fermuarına uzandı ve dışarı çıkardı yavru Hakan'ı. Kendi bacak arası da su gibiydi. '' Sanırım bu küçük problemini çözebilirim,'' dedi ve işe koyuldu.
Gece bittiğinde, birbirlerinin kollarında uyuya kalmışlardı.
Ertesi sabah, Hakan karısını kahvaltıya götürdü. Esra'da bir değişiklik olduğu çok kolay fark ediliyordu artık. Suat denilen avukatla yaşadıklarını aklından çıkarmayı başarınca, sırtından bir yük kalkmış gibiydi. Çok neşeli ve hayat dolu görünüyordu. Ama belki de dün Orkun'la olanlar yüzünden de olabilirdi. Bunu pek de konuşmamışlardı.
'' Bugün nasılız?'' diye sordu yüzünde güller açarak.
'' Harikayız. Aklımda harika bir fikir var. Bugün hazırlanıyoruz ve Bodrum'a gidiyoruz.''
Tatil yapmak için ideal bir yer değildi aslında Bodrum, artık denizinden çok gece hayatıyla anılan bir yerdi. Hatta yabancı turistten çok yerli turist kol geziyordu. '' Kulağa harika geliyor,'' dedi Esra. '' Sanırım bir oda tutup birkaç gün kalacağız orada, giymeni istediğim kıyafetleri hazırladım, valizine yerleştirirsin.'' dedi gülerek Hakan. Esra salak değild, kafasında ne tilki dönüyor tahmin edebiliyordu.
Uçakla gitmeyi tercih ediyordu Hakan ve biletleri önceden almıştı. Çok dar ama abartılı olmayan bir şort giymesini istemişti, üstüne de askılı bir tişört. Sutyen giymediğinden, meme uçları belli oluyordu dikkatli bakıldığında. Riskli olsa da, yine de kabul edilebilir bir seviyeydi Esra için.
Bodrum'un bu kısmı açık hava mezbahası gibiydi. Kadınlı erkekli gruplar, resmen aranıyordu, istisnalar kaideyi bozsa da, sevişecek ya da geceyi geçirecek birini bulmaktı amaç. Akşam 9'dan sonra, otele geri döndüler ve üstlerini değiştiler. Esra için yeterince iddialı bir elbise seçmişti yine Hakan. Gece kulübünün birinin önünden geçerlerken, Hakan, '' Buraya girmeni istiyorum,'' diye belirtti.
'' Tek başıma mı?'' diye sordu Esra, şaşırmıştı.
'' Hayır. Hemen peşinden ben de gireceğim. Benim için, birkaç erkeği kışkırtmanı istiyorum senden.''
'' Hakan!''
'' İsteğimi geri mi çeviriyorsun?''
'' Umm..şey..hayır ama benden ne yapmamı bekliyorsun?''
'' Biraz eğlenmeni istiyorum. Birilerini baştan çıkart. Heveslendir. İzlemek istiyorum sen bunları yaparken. Tamamen güvenli. Her an yanında olacağım, uzaktan izleyeceğim.''
'' Baştan çıkart derken neyi kastediyorsun?''
'' Ne kastetmemi istiyorsan. Sana kalmış.''
Birden bütün vücudunda bir elektriklenme oldu Esra'nın. '' Nasıl istersem?'' diye sordu.
'' Peki o zaman. Kalabalık bir barda ne kadar yapabilirsen o kadar.'' dedi gülerek.
'' Tamam, eğer gerçekten bunu istiyorsan, yapacağım. Ama ipin ucu kaçabilir.''
'' Sorun değil,'' dedi Hakan yavşakça gülerek.
Esra darılmış gibi ondan yüzünü çevirdi. Sana göstereceğim gününü der gibiydi.
'' Bekle,'' dedi Hakan. '' Parmağındaki yüzüğü çıkar.''
'' Tamam ama işe yaramaz bu. Yüzüğü çıkarınca ten rengin ortaya çıkacak, yüzük taktığım belli olur.''
'' Çok da önemli değil. İlgiye muhtaç ya da yeni boşanmış bir kadın olduğunu düşünsünler.''
Esra teslim oldu ve parmağından yüzüğünü çıkarıp Hakan'a uzattı. Sonra, arkasını döndü ve gece kulübünden içeri adımını attı. İçerideki loş ışığa alışabilmek için biraz duraksadı. Tam olmasa da yarıdan fazlası doluydu barın. Seksi kızlar, yüksek kulelerde dans ediyorlardı çekici ve dar giysilerle. İçeride çok sesli bir müzik çalıyordu.
Bir süre sonra, Hakan da peşinden içeri girdi bara ve onu karşıdan görecek şekilde, diğer tarafta durmaya başladı. Bara gidip bir içki istedi Esra, Hakan onu izliyordu. Dakikalar içinde, adamın teki, karısının yanına yanaştı. Esra sohbete başlar başlamaz, gülmeye ve neşeli davranmaya başlamıştı. Sonra birisi daha yanına yaklaştı. Karısının erkekleri cezbetmesi hoşuna gitmişti Hakan'ın. Işığa uçan kelebekler gibi, etrafındaki erkekler çoğalıyordu.
Bu kadar çok ilgi görmek gururunu okşuyordu Esra'nın. Ego patlaması yaşıyordu. Farkında bile olmadan, iki tane votka lime devirmişti. Kafayı bulmaya başlamadan önce yavaşlaması gerektiğini biliyordu ama moda girmişti bir kere. Erkeklerden biri dans edelim mi diye sorunca, bunu bardan uzaklaşıp, açılmak için bir fırsat olarak düşünmeye başlamıştı. Piste geçip, hızlı birkaç parça ile dans ettikten sonra, tekrar bara yöneldi. Döndükten kısa süre sonra, başka bir erkek dans etmek için teklifte bulundu. Çok çabuk bir sürede 4-5 farklı erkekle dans etmişti bile. Hepsi de yakışıklı ve kibar insanlardı şansına ama yine de iki tanesi diğerlerinden sıyrılıp ön plana çıkıyordu. İkisi arkadaş olmalıydı.
İki erkek de uzun boylu ve esmerdi. İşin aslı, birbirlerine de benziyorlardı.
Hakan diğer erkeklerin başka kadınlarla ilgilenmek için uzaklaştığını görebiliyordu, yalnız bu ikisi Esra'yı yalnız bırakmıyordu. Artık kulüp de dolmak üzereydi insanlarla. Esra'yı izlemek git gide zorlaşıyordu uzaktan. Barda oturacak bir tabure boşalmasını beklemek için yakınlaştı onlara.