Şule, Halit'in bu teklifi karşısında oldukça şaşırmıştı. Birden Halit'i üstünden itip ayağa kalktı ve giyinmeye başladı. Halit beklemediği bu tepki karşısında şaşırmıştı. Şule üstünü giyinip odadan çıkmaya çalıştı. Halit onu kolundan yakaladı.
Halit: Kötü bir şey mi söyledim? Eğer bu halde teklif ettiğim için üzüldüysen merak etm-
Şule: Ya saçmalama tabi ki hayır. Ben birden söyleyince şaşırdım. Bunu yapabilir miyim bilmiyorum?
Halit: Neyi yapabilir misin?
Şule: Bir aile kurabilir miyim, bunu bilmiyorum. Bak, benim hiçbir zaman aile diyebileceğim biri olmadı. Hep yalnızdım. Başıma buyruk yaşadım.
Halit: Artık ben varım. Senin ailen olmak istiyorum. Bunu beraber aşabiliriz.
Şule: Bak ben annesiz büyüdüm. Babamla da aramız çok iyi değil. Hatta görüşmüyoruz. Sana istediğin aileyi veremeyebilirim.
Halit: Yani hayır mı diyorsun?
Şule: Tabii ki hayır demiyorum ama bunun cevabını benden şimdi isteme lütfen. Benim biraz düşünmem lazım, emin olmalıyım. Öbür türlüsü ikimize de haksızlık olur.
Şule bu sözlerin ardından odayı terk etmişti. "Evet" cevabı alacağından emin olan Halit ise hayal kırıklığına uğramıştı. Ama ona biraz daha zaman tanıması gerektiğine de ikna oldu.
Bu sırada mutfakta Fidan'la Nizam öpüşürken Fidan birden kendini geri çekti. Bu hamlesi Nizam'ın halihazırda yaralı dudağını incitmişti. Nizam acıyla elini ağzına götürdü.
Fidan: Bunu yapmamalıydık. Benim ısrarım yüzünden oldu.
Nizam: Hayır Fidan. Bence çok güzeldi.
Fidan: Ben gitsem iyi olacak.
Fidan kapıya doğru hareketlenince Nizam elinden tutar. Gitmesine engel olmaya çalışır.
Nizam: Fidan lütfen benden kaçma.
Fidan: Lütfen Nizam Bey.
Bunun üzerine Nizam, Fidan'ın gitmesine izin verdi. Fidan koşar adımlarla mutfaktan çıktı. Masada tek başına kalan Nizam, yukarıdaki abisiyle aynı hayal kırıklığını yaşıyordu.
Mutfaktan çıkan Fidan, aşağı inen Şule ile karşılaştı. Şule, Fidan'a yaklaşıp saçlarıyla oynamak istedi ama beklemediği bir tepki aldı.
Fidan: Defol git bir de seninle uğraşamam.
Şule: Bana bak. Senin dilin çok uzamış. Bu aralar seninle pek ilgilenemiyorum ama merak etme. Çok yakında hepinizle teker teker ilgileneceğim.
Şule bu sözleri söyledikten sonra Fidan'ın yanağına ufak bir öpücük kondurup götüne bir şaplak attı. Fidan ise ona aldırış etmeden yoluna devam etti.
Halit ise üstünü giyip aşağı indi. Ofise geçmek için Kamber ve adamlarına seslendi. Arabaya geçtiler.
Halit: Bundan sonra benim yanımda sadece sen olacaksın Kamber. Kalan adamların hepsi konağı koruyacak. Kudret iti oğlunun acısıyla karşı hamle yapabilir.
Kamber: Doğru söylüyorsun ağam. Tedbirli olmak lazım.
Halit: Duydunuz değil mi siz de? Konağın çevresinde, her yerinde adam olacak. Kuş bile uçmayacak.
Adamlar: Emrin olur ağam.
Halit'ler şehir merkezine girmiş, ofise doğru yol alıyorlardı. Halit bir an duraksayıp Şule ile olan konuşmasını hatırladı. Artık içinden bir şeyleri söküp atıp sadece Şule'ye odaklanmaya ihtiyacı vardı. Onu bir aile kurmaya inandırması lazımdı. Ofise doğru dönerlerken Kamber'e seslendi.
Halit: Kamber! Siz beni burada indirin. Ofise geçin, benim biraz işim var.
Kamber: Ağam ben de gelseydim. Yalnız olman doğru olmaz.
Halit: Üstümde emanet var Kamber. Sıkıntı değil. Sen ofise geçtikten sonra konağın güvenliğini organize et.
Kamber: Peki ağam, sen nasıl dersen.
Halit: Haydi selametle.
Halit arabadan inip uzun süredir görmediği ve nasıl olduğunu merak ettiği birine doğru yol almaya başladı: Doktor Gamze'ye.
Üçünün aralarında geçen o malum olaydan sonra Gamze'yle konuşmamıştı. Gamze için beklenmedik başlasa da zevkten delirmiş halde bitmişti. Halit sadece Şule'ye odaklanmak istiyorsa Gamze'yi aklından atmalıydı. Gamze'nin evinin önüne geldiğinde Avukat Kenan'ın arabasının olmadığını fark etti. Bu duruö nedenini anlayamadığı bir şekilde içini rahatlatmıştı. Kapıyı çaldıktan kısa bir süre sonra Gamze açtı ama karşısında Halit'i görünce sert bir şekilde kapıyı çarptı. Halit durumu anlamıştı.
Halit: Gamze açar mısın lütfen? Kızgın olmakta haklısın ama beni dinlemen lazım.
Gamze: Defol git burdan. Sen de o psikopat Şule de benden uzak durun.
Halit: Tamam ama beni son bir kez dinlemen lazım. Lütfen açar mısın? Sadece konuşmak istiyorum.
Gamze kapıyı yavaşça açar ve Halit içeri girer. Beraber salona geçerler.
Gamze: Evet, seni dinliyorum. Ne konuşmak istiyorsun?
Halit: Kenan gitti mi? Tek misin?
Gamze: Niye beni daha rahat sik diye mi? Hatta Şule'yi de çağır o da katılsın bize.
Halit: Ne demeye çalışıyorsun yani? Şule'nin amını dillerken halinden gayet memnundun.
Gamze: Siktir lan oradan. O orospunun Allah belasını versin.
Halit: Bak onun hakkında böyle konuşamazsın. Beni delirtme, güzel güzel konuşalım.
Gamze: Delirsen ne olur ya? Naparsın? Tecavüz mü edersin bana? Yok canım onu daha önce o orospuyla yapmıştınız zaten.
Halit: Bak beni çıldırtma. Bir daha Şule'ye karşı bir şey söylemeyeceksin. Hem bizi yargılayana bak. Abinle pata küte sikişen sen değil misin?
Gamze: O öyle bir şey değil, çarpıtma. Kenan benim öz abim değil.
Halit: Her neyse artık. Beni ilgilendirmiyor. Buraya sana artık görüşmeyeceğimizi söylemeye geldim. Aramızdaki bu ilişki bitmek zorunda çünkü Şule'yle biz evleniyoruz.
Gamze kahkahalar içinde gülmeye başladı. Bu durum Halit'in zoruna gitmişti. Yumruklarını sıkarken kendini zor tutuyordu.
Gamze: O kadınla evlenilir mi be? Kafayı yedin herhalde. Şule saatli bir bomba, elbet bir gün elinde patlayacak.
Halit: Bak hala beni sinirlendirmeye çalışıyorsun. Şule benim karım olacak, onunla bir aile kuracağız. Hatta bir gün çocuklarımın annesi olacak.
Gamze: Bunlar boş hayalden başka bir şey değil. O kadın açgözlünün biri. Gözü senle de doymayacak. Ama bunu anladığında çok geç olacak.
Halit sinirle ayağa kalkıp Gamze'nin üzerine yürümeye başladı. Gamze korkup geri çekildi.
Halit: Bak artık. Neyse. Daha fazla kendime hakim olamayacağım. Bizden uzak duracaksın. Ben diyeceğimi dedim. Bu iş de burada bitti.
Halit sinirden köpürmüş halde kapıyı çarpıp Gamze'nin evinden çıktı. Öfkeden adeta beyni zonkluyordu. Telefona sarılıp hemen Kamber'i aradı.
Halit: Kamber, ben gelemiyorum. Siz işleri halledip akşam gelirsiniz. Ben konağa geçiyorum.
Kamber: Bir sıkıntı yok değil mi ağam?
Halit: Yok Kamber. Siz işinize bakın.
Kamber: Tamamdır ağam.
Halit telefonu kapatıp bir taksi bulup konağa doğru gitmeye başladı. Gamze ise içerde çığlık çığlığa ağlıyordu. Sevdiği adam onu terk etmiş, başka bir kadınla evleniyordu. Ona bunu belli etmese de acıdan mahvolmuştu. Uzunca bir süre ağladıktan sonra Şule'yi aramaya karar verdi.
Şule: Efendim Gamze Hanım.
Gamze: Siktirtme Gamze Hanım'ını şimdi.
Şule: Bayadır yapmıyoruz aslında müsait misiniz?
Gamze: Kes sesini de beni dinle manyak karı. Bugün Halit geldi. Aramızdaki bu ilişkinin bitmesini istedi. Evleniyormuşsunuz.
Şule: Ne? Halit sana benimle evleneceğini mi söyledi?
Gamze: Ya siktir git! Bilmiyormuş gibi davranma. Adam resmen körkütük aşık olmuş sana. Çocuklarımın annesi filan olacak diyor.
Şule, Gamze'nin bu sözleri karşısında şoka uğramıştı. Halit gerçekten de onunla evlenmekte kararlıydı.
Gamze: Yeter ki ikiniz de benden uzak durun. Halit senin nasıl bir yılan olduğunu anladığında her şey için çok geç olmuş olacak. Allah belanızı versin.
Gamze son sözlerini de söyleyip telefonu kapattı. Şule karmaşık duygular içindeydi. O sırada taksiden inip konağa giren Halit'i gördü. Halit merdivenlerden çıkarken Şule ile göz göze geldi. Şule bir an duraksayıp Halit'e sımsıkı sarıldı. Nedenini anlayamayan Halit de ona karşılık verdi.
Şule: Evet.
Halit: Anlamadım. Neye evet?
Şule: Evet, seninle evlenirim.
Olayın şoku içinde kalan Halit istediği cevabı sonunda elde etmişti. Bunun üzerine öpüşmeye başladılar.