FANTEZİLER KONAĞI Serisi - Toplam 20 bölüm

FANTEZİLER KONAĞI 9

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 FANTEZİ

Halit'in arabası kurşunların etkisiyle darmadağın olmuş, tüm camları parçalanmıştı. İbrahim ve yanındaki 3 adam yavaşça Halit'in arabasına yaklaşmaya başladılar. Silahlar hâlâ ellerindeydi. Birkaç adım kalmışken birden son hızla bir araç tünelden çıkıp İbrahimgil'e ateş açmaya başladı. Afallayan İbrahim ve adamları siper almak isterken vuruldular. İbrahim dışında tüm adamlar ölmüştü.

Arabadan Kamber ve Fikret indiler. Bacağından vurulan İbrahim acıyla bağırıyordu. Kamber, Halit'in arabasının yanına gelip bagajını açtı ve araçtan inen Halit'ti. İbrahim'i acısı yerini şaşkınlığa bıraktı. İbrahim: Ulan Halit iti, sen bagajdaysan arabayı kim sürüyordu?

Halit: Yine kafanın dikine gittin İbrahim. Bana silah çektiğinde sakin kaldım. Uslanır, akıllanır dedim ama sen akıllanmadın. Şimdi bak bakalım kimmiş şoför koltuğundaki?

Halit arabanın önüne gelip kapısını açtığında İbrahim'in ortağı ve en yakın arkadaşı Bahadır'ın cesedi yere düşer. Bahadır'ın vücudu isabet eden mermilerden delik deşik görünüyordu. İbrahim, Bahadır öyle görünce öfkeyle bağırmaya başladı.

İbrahim: Ulan orospu çocuğu Halit! Seni gebertmezsem adam değilim. Lan şerefsiz Fikret, sen haber verdin değil mi? Kaç sene ekmeğimizi yedin, bu muydu karşılığı?

Fikret: Vallahi İbrahim Ağam. Ben başından beri ekmeğimi yediğim yere sadığım. O da Halit Ağa'dır.

Halit, belinden tabancasını çıkarıp namlunun ucunu İbrahim'in ağzına soktu.

Halit: Şimdi İbrahim Efendi, seni bıraksam gitsen olmaz. E bırakmayıp gebertsem bana yazık. Ne yapacağız şimdi?

Kamber: Ağam gebertelim soysuzu. Senin canına kast etti. Daha ötesi mi var?

Fikret: Ağam yine sen bilirsin Dr bence bırakalım gitsin. Bundan sonra böyle bir şey yapmayı götü yemez.

Halit: Sen ne dersin İbo? Ne yapalım seni?

İbrahim bir şeyler söyler ama ağzındaki silahtan anlaşılmaz.

Halit: İyi o zaman sen bilirsin. Haydi var git yoluna.

Halit, İbrahim'in ağzından silahını çıkarıp arkasına döner. İbrahim silahın ağzında bıraktığı etkiyle sertçe öksürür.

İbrahim: O malları verdiğin orospu da kurtaramayacak seni. Ben değilsem bile bizden biri gebertecek seni.

Şule'ye edilen bu hakaretten sonra Halit'in gözü dönmüştü. Sinirden etrafında olan konuşmaları duymuyordu bile. Aniden İbrahim'e dönüp şarjördeki tüm mermileri kafasına boşaltmaya başladı. İbrahim'in vücudu paramparça olmuştu. Hıncını alamayan Halit, boş silahın tetiğine art arda basmaya devam ediyordu. Kamber Halit'in elinden tutarak silahı almaya çalıştı.

Kamber: Ağam yeter kurban olayım. Öldü artık.

Halit: SİKTİRTME AĞANI KAMBER. Bu şerefsizi de ortağını da koyun bir arabaya sahibine gönderin. Savaş başladı artık amına koyim.

Kamber: Emredersin ağam.

Halit: Bizden en ufak işaret bile görmeyeceğim Fikret. Tertemiz olacak buralar. Sanki hiç var olmamış gibi. Sana aramızdaki hukuku hatırlatmama gerek yok değil mi?

Fikret: Estağfurullah ağam. Biz biliriz birbirimizi.

1 SAAT ÖNCE
İbrahim ve Kudret Ağa konuşurken yan odada Fikret onları dinlemektedir. Halit Ağa'nın isteğiyle aralarına sızan Fikret, Halit'e bilgi taşımaktadır. Kudret Ağa odadan çıktıktan sonra İbrahim ve Fikret koridorda karşılaşır.

İbrahim: Hayırdır Fikret, yine ne ayak altında dolanıyorsun?

Fikret: Estağfurullah ağam. Kudret Ağa'mın bir isteği var mı, onu sormaya geliyordum?

İbrahim: Ulan Kudret'ine de sana da. Bir düşün yakamdan amına koyim.

İbrahim, Fikret'i iterek konaktan çıktı. Fikret hemen Halit Ağa'yı aramaya koyuldu.

Fikret: Alo Ağa'm müsait misin?

Halit: Müsaitim de inşallah önemli bir şeydir. Yoksa iletişime geçmiyoruz, hatırlıyorsun değil mi?

Fikret: Doğrudur ağam ama durum ciddi. Bu İbrahim itini Kudret Ağa'yla konuşurken duydum. Seni öldürmeye çalışacaklar. Kudret Ağa istemiyor ama İbrahim ondan habersiz bir şeyler planlıyor. Şimdi peşlerinden gideceğim.

Halit: Takip edip bana haber ver bir şeyler düşünelim Fikret.

Fikret: Nasıl istersen ağam.

Halit, İbrahim'in kurduğu tuzağı işte bu şekilde atlatmıştı. Artık İbrahim ölüydü. Bu sebeple Kudret Ağa'ya resmen savaş ilan etmişti.

Fikret'lerin arabayı alan Halit, konağa doğru yola çıktı. Geldiğinde Nizam ve Şule bahçede oturuyorlardı. Yanlarına yaklaşınca Şule, koşarak Halit'e sarıldı.

Şule: İyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?

Halit: Siz nereden duydunuz? Kim söyledi?

Nizam: Kamber söyledi abi.

Halit: Ağzı gevşek amına koduğum.

Nizam: Abi sen niye bize söylemiyorsun? Niye önlem almıyoruz ya?

Halit: Ani gelişti Nizam.

Nizam: Abi ben istemiyorum artık bu heriflerle uğraşmamızı. Oturup barış yapalım. Daha fazla dava yaşanmasın.

Halit: Hayırdır amına koyim? Adamlar benim canıma iki kere kast etti. Kimle, nasıl barışıyorsun?

Nizam: Abi ben de onu diyorum ta işte. Daha fazla yaşanmasın bu tür durumlar.

Halit: Kes sesini artık Nizam. Bu ailenin başı benim. Ben ne dersem o olacak.

Şule: Biraz sakin olur musun? Gel biz yukarı çıkalım lütfen.

Halit: Adama bak ya. Benim canıma kast ediyorlar. Bir tebrik etmediği kaldı. Siktir git onlardan taraf ol o zaman.

Şule: Lütfen dedim. Hadi çıkalım.

Şule ve Halit merdivenlerden çıkıp odalarına girdiler. Halit üstünü değiştirmek için soyundu. Balta sapını andıran yarrağı ortadaydı. Şule gözlerini alamıyordu.

Şule: Anlatır mısın? Tam olarak ne oldu?

Halit: Kudret'in bir oğlu var İbrahim diye. Beni pusuya düşürüp öldürmeye çalıştı. Bedelini de ödedi tabi.

Şule: Ne yaptın? Öldürdün mü?

Halit: Yani ne diyebilirim ki şimdi sana?

Şule: Cevap ver bana öldürdün mü?

Halit: Ya bu kadar niye merak ediyorsun? Evet, öldürdüm. Şule bu lafların üzerine Halit'e sert bir tokat attı. Tokadın etkisiyle Halit'in siki bile sallanmıştı.

Bu tokadın etkisiyle kuduran Halit' Şule'yi yatağın üzerine domaltıp kuru bir şekilde Şule'nin götüne girmeye başladı. Kaygan bir ortam olmadığından Şule acılar içinde bağırıyordu. Bağırmasını engellemek için kafasından tutup ağzını yatağa doğru bastırıp daha da sert köklemeye başladı.

Gözyaşları içinde kalan Şule'nin götü adeta yırtılacaktı. Hıncını alamayan Halit, Şule'nin ellerini sırtında birleştirip daha da hızlı sikmeye başladı. Halit'in devasa yarrağı daracık götünde zar zor ilerliyordu. Daha fazla dayanamayan Halit, Şule'nin içine boşalmaya başladı. Halit sikini Şule'nin içinden çıkardığında Şule yatağın üstünde ağlamaya devam ediyordu. Halit bir an yaptığı hatayı anlayıp Şule'nin saçlarını okşamaya başladı.

Halit: Şule ben çok özür dilerim. Birden kendime hakim olamadım.

Şule aniden yataktan kalkıp üstünü düzeltti. Hala ağlıyordu. Halit'e yine sert bir tokat attı.

Şule: Kes sesini. Bir daha bana asla dokunmayacaksın. Duydun mu beni? Asla.

Şule bu sözlerin ardından odadan çıktı. Halit ne yapacağını bilmez halde yatağın ortasına çöküp düşünmeye başladı.

← Önceki Hikaye
FANTEZİLER KONAĞI 8
Sonraki Hikaye →
FANTEZİLER KONAĞI 10
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar