FANTEZİLER KONAĞI Serisi - Toplam 20 bölüm

FANTEZİLER KONAĞI 18

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 FANTEZİ

Halit: Şule buraya gelmeden önce Fransa’da yaşıyordu. Kardeşini alıp oraya gidecektir. Mecbur İstanbul’a gidecekler. Hem Nizam da İstanbul’da okudu. İlla ki güvendiği bir yer, birileri vardır. Hazırlığını yap, İstanbul’a gidiyoruz.

Kamber: Peki ağam.

Halit: Sadece sen ve ben. Başka kimse olmayacak. 1’i gitti kaldı 2.

Nizam, Şule ve Sıla sabahın ilk ışıklarında yola devam ediyorlardı. Sıla arkada, Şule ise ön koltukta uyuyakalmıştı. Bunu fırsat bilen Nizam arabayı yavaşça sağa çekti. Kızları uyandırmadan sakince arabadan inip yanlarından uzaklaştı. Duyamayacakları bir mesafede telefonla bir numarayı aramaya koyuldu.

Nizam: Alo. Hayırlı sabahlar. Bir ihbarda bulunacaktım. Bu gece saat 03.00 sularında Halit Uludere ve yanındaki birkaç kişi Kudret Soykan isimli şahsın konağına saldırıp onu ve yanındakileri öldürdüler. Hala şehirdelerdir diye tahmin ediyorum ama kaçma ihtimalleri var. Gereğini yapın lütfen.

Nizam telefonu kapattığı sırada Şule’nin arabanın kapısını açtığını fark etti. Sıla uyanmasın diye yavaş hareket ediyordu.

Şule: Ne oldu Nizam? Kimle konuşuyordun sen?

Nizam: Sen niye uyandın? Kalacağımız evi ayarlayacak arkadaşla konuştum. Her şey halloldu.

Şule: Ya ne evi Nizam? Ben gideceğiz diyorum. Sen hala ev diyorsun.

Nizam: Mallar üstünde. Pasaportun yok. Bir yere gidemezsin. Bir süre saklanmamız lazım. Anlamadın mı hala?

Şule: Hani Halit bizi İstanbul’da bulamazdı? Ne değişti şimdi?

Nizam: Bir şey değişmedi ama tedbirli olmakta fayda var. Kardeşini düşün en azından.

Şule: Haklısın. Hadi arabaya geçelim. Üşüyorum.

Nizam: Hadi.

O sırada Kamber ve Halit de İstanbul’a gitmek için hazırlık yapıyordu.

Halit: Adamların hepsi burada kalacak Kamber. Aileni de güvence altına al. Geri ne zaman döneriz Allah bilir.

Kamber: Tamam ağam. Ne zaman yola çıkacağız?

Halit: Hemen ama önce ufak bir işim var. Onu halledeceğim.

Aynı günün akşamı Halit, Gamze’nin kapısının önündeydi. Kapıyı açtığında karşısında Halit’i gören Gamze hemen boynuna sarıldı.

Gamze: Ayakta olmaman lazım. Yaran daha iyileşmedi.

Halit: Müsait misin? Girebilir miyim?

Gamze: Geç lütfen.

İçeri geçip oturdular.

Halit: Gamze, benim sana önemli bir şey söylemem lazım.

Gamze: Dinliyorum.

Halit: Öncelikle sana çok teşekkür ederim. O gece bana müdahale etmeseydin çoktan ölmüştüm. Hele ki aramızda geçenlerden sonra.

Gamze: Bunlar artık önemli değil.

Halit: Müsaade et, bitireyim. O gece gerçekten sen olmasan ölmüştüm. Hem kardeşimin hem de o kadının ihanetinden sonra senin orada olman bir şanstı. Hala anlayamıyorum beni nasıl bulduğunu.

Gamze: Şans işte. Düğün için tebrik edecektim, seni o halde buldum.

Halit: Kimse kimseyi gece yarısı düğün için tebrik etmez Gamze.

Gamze: Her neyse ne işte. Önemli olan şu an senin iyi olman.

Halit: Peki. Sadede geleyim. Ben İstanbul’a gidiyorum. O kadın ve Nizam’ın oraya gittiğini tahmin ediyorum. Onları bulmam lazım.

Gamze: Halit saçmalama. Onca yaşanan şeyden sonra hala Şule’nin peşinden mi gideceksin?

Halit: Evet, o kadının peşinden gideceğim. İntikamımı almak için.

Gamze: Şule’ye karşı hala bir şey hissediyor musun?

Halit: O kadının ismini anmanı istemiyorum.

Gamze: Sorumun cevabını alamadım.

Halit: Hayır, yok öyle bir şey.

Gamze, Halit’in bu sözleri üzerine dudaklarına yapıştı. Halit aniden kendini geriye çekti.

Halit: Gamze kendine gel. Napıyorsun?

Gamze: Görmüyor musun ya? Bırak o kadının peşini artık. Sana demiştim zehirli o diye.

Halit: Gamze lütfen.

Gamze: Burada kal. Olan oldu artık. Birlikte olalım.

Halit: Gamze ben yapamam.

Gamze, bu sözleri umursamayıp Halit’in dudaklarına tekrar yapıştı. Halit her ne kadar istemese de kendini geri çekmiyordu. Siki demir gibi olmuştu. Halit birden dudaklarını çekip Gamze’nin boynunu sıkmaya başladı. Göz göze geldiler. Halit biraz duraksadıktan sonra Gamze’nin boynunu öpmeye başladı. Gamze ise külodunun üstünden amını okşuyordu.

Halit ani bir hareketle Gamze’yi kucağına aldı. Gamze bacaklarını Halit’in beline dolamıştı. Yatak odasına geçtiler. Halit, Gamze’yi yatağın kenarına bırakıp pantalonunu çıkardı. Gamze yatakta uzanmış, Halit’in sikini yavaşça öpüp yalıyordu. Boğazına kadar alıp sakso çekmeye başladı. Resmen Halit’in sikinin başını dilinin üstünde eritiyordu. Siki iyice ıslanan Halit, Gamze’yi bacaklarından kendine doğru çekti. Amı bu pozisyonda mükemmel gözüküyordu. Sikiyle önündeki amcığı tokatlamaya başladı. Her darbede Gamze gözleriyle gir diye yalvarıyordu.

Halit bu isteği kırmayıp yarrağını sonuna kadar kökledi. Gamze bir bıçak kesiği yemişçesine geri çekildi. Halit’in yarrağı Gamze’nin amının duvarlarına tutunmuştu. İleri gidip geliyordu. Aynı anda ise Gamze klitorisiyle oynuyordu. Zevkten kendini kaybedecekti. Halit, Gamze’nin üzerine iyice eğilip tempoyu arttırmıştı. Bir an sikinin üstünde bir doluluk hissetti. Gamze’nin içinden çıktığında, Gamze amının sularını fışkırtıyordu. Kasıklarından akan sular enfes gözüküyordu. Orgazmdan kasılan Gamze, avcunun içiyle amını olup klitorisini okşuyordu.

Halit, Gamze’yi yüzüstü yatırıp karnının altına bir yastık koydu. Amcığı açık bir pozisyonda kalmıştı. Halit sikiyle Gamze’nin götünü dövmeye başladı. Birkaç darbenin ardından amının üstünde sürtünüyordu. Gamze’ye fırsat vermeden amına girdi. Halit’in ileri geri yapmasına dayanamayan Gamze yatağın üzerindeki çarşafı ısırmaya başladı. Gözleri doluyordu. Halit, Gamze’nin içinde gelip giderken onu saçlarından çekiyordu. Gamze’nin kafası iyice geriye gelmişti. Halit’in siki girdiği amcığın içinde yağ gibi kayıyordu. Daha fazla dayanamayan Halit, sikini çıkarıp Gamze’nin sırtına boşaldı. Sırtı bembeyaz olmuştu.

O sırada Nizamgiller İstanbul’da kalacakları eve ulaşmış, yerleşmişlerdi. Nizam eşyaları bir köşeye bırakarak içeri geldi.

Nizam: Bir süre burada kalmamız gerekecek. Merak etmeyin evin etrafı filan kapalı zaten. Bizi kimse burada bulamaz.

Sıla: Abla o Halit dediğin adamdan mı kaçıyoruz?

Şule: Evet ablacığım.

Sıla: Bizi bulursa ne olacak?

Nizam: Bulamayacak, merak etme. Ben işimi sağlama aldım. Siz sadece dışarı çıkmayın. Bir şeye ihtiyacınız olursa ben hallederim.

Şule: Ablacığım sen de bir duş al istersen. Yoldan geldik, rahatlarsın.

Sıla: Tamam abla.

Sıla odadan çıkıp banyoya doğru gitti. Şule, Nizam’a iyice yaklaştı.

Şule: Şimdi de bizi buraya mı esir ettin? Gitmek istiyorum ben. Kalamam burada.

Nizam: Bunları konuştuk Şule. Kalacaksın. Mecbursun, mecburuz çünkü.

Şule: Halit bizi bulursa ne olacak?

Nizam: Bulamayacak. Aynı şeyleri tekrar edip durma.

Şule: Ya diyelim ki buldu? Ne yapacağız?

Nizam: Beni bilmem de senin ne yapacağın belli. Taraf değiştirme işinde benden daha tecrübelisin.

Bu sözleri duyan Şule, Nizam’a sert bir tokat attı. Nizam, Şule’yi kolundan tutarak kendine çekti.

Nizam: Bak beni sınama Şule. Ben abime benzemem.

Şule: O belli zaten. Bırak beni.

Nizam: Ben çık diyene kadar bu evden çıkmayacaksın.

Şule: Ya sen benden ne istiyorsun? Açıkça söylesene.

Nizam: Daha ne kadar açık olabilirim? Seni istiyorum ve istemeye de devam edeceğim.

Şule: Ama ben seni istemiyorum. Her şey bir oyundu. Halit’ten alacağın bir intikam vardı. Sen de aldın bitti.

Nizam: Ya senin için, o da oyun muydu? Sen abime bir şeyler hissediyor musun?

Şule sinirlenmiş bir şekilde kahkaha atıp odada yürümeye başladı.

Şule: Saçmalama. Ben babamla kardeşimin hayatı karşılığında bir anlaşma yaptım, o kadar. Bana ne Halit’ten?

Nizam: Niye öldüremedin o zaman?

Şule: Kes sesini. Öldüremedim diye bir şey yok. O gece konakta kimse yoktu. Halit’in eli kolu bağlıydı. Ben de bir el ateş ettim. Her halükarda ölmesi gerekiyordu.

Nizam: O da olacak yakında.

Şule: O ne demek?

Nizam: Abim bizi bulursa ne yapacak sanıyorsun? Babana yaptığını yapacak. Öyle bir şeye kalkışırsa da karşılığını alacak.

Normalde Nizam’ı ciddiye almayan Şule ilk kez ondan korkmuştu. Gözleri bir başka bakıyor ve kararlıydı.

Şule: Yine de şimdi bunları düşünmenin zamanı değil. Sence de öyle değil mi?

Nizam: Öyle. Neyse şimdi, benim biraz işim var. Sen de yorgunsun. Geç dinlen biraz.

Şule: Peki.

Bhnlar yaşanırken Halit ise Gamze uyuyakaldıktan sonra onun evinden ayrılıp Kamber’le yola çıkmıştı. Ertesi sabah öğleye doğru ise İstanbul’a ulaşmışlardı.

Kamber: Ağam şimdi ne yapacağız?

Halit: Bir adam var bulmamız gereken. Adı da Digorlu Saffet. Nizam’ın yerini bilse bilse o bilir.

Kamber: O kim ağam?

Halit: Babamın eski dostlarından biri. Nizam, İstanbul’a okumaya geldiğinde ona emanet etmiştik. Çok yakın oldular birlikte, iyi anlaştılar. Nizam illa ki onunla iletişime geçmiştir. Onu bulursak bizi Nizam’a götürür. Yani aradığımız adam Saffet.

← Önceki Hikaye
FANTEZİLER KONAĞI 17
Sonraki Hikaye →
FANTEZİLER KONAĞI 19
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar