Gerçek baban. Bu cümlenin anlamı gerçekten ağır. Biyolojik baba ile gerçek baba sanırım farklı kavramlar. Neden mi? Çünkü bir kadından çocuk sahibi olabilirsin ama o kadını yanında tutmak için gerçekten erkek olman ve baskın bir karaktere sahip olman gerekir. Teknoloji çağı başlamadan önce yaşam aslında hep böyleydi. Eski çağda yaşayan kadınlar, daha kaslı, güçlü ve dayanıklı erkekleri her zaman kendine çekmek ister, onlardan çocuk sahibi olmaya çalışırdı; böylece onlar gibi güçlü evlatlara sahip olmak isterdi. O kadar güçlü olmayan erkekler ise zekalarını kullanmaya başladı. Taktik ve icatlarla bazı kadınların ilgisini çeken ama baskın olmayan bu erkekler, nesillerini günümüze kadar devam ettirdi. Ama hâlâ onların kadınlarını, baskın kişilikleriyle elde edecek, çok da zeki olmayan, kalın yaraklı ve güçlü erkekler günümüzde de mevcut. Genetik gerçekten birçok faktörü elinde bulunduruyor.
Biliyorum, birçok kişi içinden neden bu kadar ezik ve pasif kaldığımı sorguluyor ama bu gerçekten elimde olan bir şey değil. Beynimdeki bazı kodlamalar beni sürekli bu yöne itiyor. Annem benim nasıl biri olduğumu çok iyi bildiği için davranışlarında aşırı rahat bir tavır sergiliyor. Çünkü bunların hepsi çocukluğuma dayanıyor. Annemin beden eğitimi öğretmeni olduğunu söylemiştim, hatırlarsınız. Evet, ortaokul hayatımda annemle aynı okuldaydım. Hepiniz ilk mastürbasyonlarınıza kesinlikle öğretmenlerinizi alet etmişsinizdir. Ben ise ilk ergenliğe girdiğimde o kadar da şanslı değildim. 8. sınıfta herkes sikini keşfetmeye başlamış, ergenliğin etkisiyle karşı cinse aşırı ilgi duymaya başlamıştı. Doğal olarak öğretmenlere olan ilgi de had safhaya çıkmış, klasik erkek muhabbetlerinde hocaların kalçaları, giydikleri topuklular ve makyajları konuşulmaya başlanmıştı. Ama büyük bir olay vardı. Ben 8. sınıftayken annem, milf olmanın tam başlangıcındaydı.
36 yaşında, okula tayt ve tişörtle gelen, dudağında kırmızı ruju ve ellerinde ojeleri eksik olmayan, squat yapmaktan taş gibi olmuş bir kalçaya sahip milf bir beden eğitimi öğretmeni düşünün. Evet, herkesin siki bunu hayal ettiğinde şaha kalkıyor, okulda o kadının oğlunun olması kimsenin umurunda olmuyordu. Ben zaten o kadar kavgacı ve sert bir çocuk değildim. Elit bir şekilde büyüdüm diyebilirim. Sebeplerinden biri de mahallemizin tekin olmaması. Dışarıda sürekli yaşanan olaylar sebebiyle babam bana o dönem çıkan en yeni bilgisayarları ve oyunları alıp eve tıkıyordu. Böylece dışarıdaki tehlikelerden uzak duruyordum. Ne kadar az tehlike, o kadar az gelişme diyebiliriz. Bu koca kalçalı milfi korumak benim için işte bu yüzden zordu. Okuldaki tüm piçler, annemin kulağına gideceğini düşünerek ondan bahsediyor ve benim tepkilerimi ölçüyordu. Onunla aynı okul yolunu yürüyüp sınıfa geldiğimde, annemin kalçasından bahsedenleri duyunca mecburen duymamazlıktan geliyor, hatta bazen acaba annem gerçekten dedikleri gibi biri mi diye düşünüyordum.
“Olum bu hoca aranıyor amk, şu kalçaya bak. Bu kadar sergilemesinin sebebi ‘gel beni genişlet’ anlamına geliyor. Demek ki evde kocası bunu doyurmuyor.” cümleleri en çok duyduğum şeylerdi. Kocası nasıl doyursun ki? Şehir dışına çıkmaktan, yorgun argın eve geldiğinde her seferinde olan kavgalardan, anneme yaptığı her şeyde boş eleştiriler getirmekten evdeki hazinenin farkına varmayan bir kocası vardı. Yorgun bir şekilde eve geldiğinde şiddetli biçimde horladığından, annem yanında bile yatmıyordu. Böyle bir evde bu milf tabii ki ilgiye muhtaç hale gelmiş ve her ilgi gösterene yakınlaşmaya başlamıştı. Onu koruyacak olan erkek asla ben değildim. Beni hep küçük bir çocuk gibi görmüş, bu çabamda bile benimle dalga geçmişti. Şimdi ise karakterimi tamamen çözümlemiş, son yaptığı şeylerle tüm ipleri eline alarak beni tamamen yanına çekmişti. Yepyeni bir yaşam bizi bekliyordu.
Babamın sahip olduğu bu kaderi evde düzenleyeceğimiz partide yıkmak, gerçek bir erkekten ders almak için heyecanlıydım. Cumartesi gecesi, Volkan abinin şahiniyle eve gelmiştik. Annem arabadan inip binanın girişine doğru yürürken koca kalçası jöle gibi sallanıyordu. Volkan abi beni dürtüp:
V: “Yarınki partiye hazır ol. Yıkan, tıraş ol. Sana göt nasıl sikilir onu öğreteceğim.” dediğinde Ebrar konusunda ciddi olduğunu anlamıştım. İçimi inanılmaz bir heyecan kapladı. Dış kapıyı annem açtı ve merdivenden yukarı çıkarken Volkan abi manzaraya dayanamayıp annemin kalçasına sağlam bir şaplak attı. Annem gülerek:
A: “Yavaş ol, saat gecenin üçü. Binayı ayağa kaldıracaksın.” deyip evin kapısını açtı ve içeri girdik. İlk iş tabii ki ikisinin banyo yapması olacaktı. Eve girdiğimizde, Volkan abi mutfağa yönelip buzdolabından bir maden suyu çıkardı. Bu sırada ben annemin yanına gidip:
M: “Anne, sen iyisin değil mi? Son günlerde normal davranmıyorsun. Tüm mahalledekiler durumu biliyor. Dışarıda dolaşmak bizim için zor olacak ve sen hâlâ umursamaz davranıyorsun. Hem babam bunları öğrenirse ne diyeceğiz?” diyerek peş peşe endişelerimi dile getirdim. Annem ise resmen sarhoş gibi, yüzümü iki elinin arasına alıp gözlerime bakarak dudağımın kenarını yavaşça öptü ve:
A: “Ahhhh benim masum oğlum. Hayatında hiç gerçek bir baba figürü görmediğin için bize bir şey olacağını sanıyorsun. Volkan abin her şeyi çözecek. Sen anneni akılsız mı sandın? Bunların hepsinin son bulacağını sana söylemiştim. Artık vakti geldi. Sadece olanları akışına bırak ve endişelenmeyi kes. Tamam mı küçük bebeğim?” dedi yine o hipnotize edici tatlı ses tonuyla. Gerçekten de, neden bu kadar umursuyordum ki? Yaptıklarından o sorumluydu ve yanımızda en baskın karakterlerden biri vardı. Onu evimize bile almıştık, koca yarrağıyla evi fethetmeye daha şimdiden başlamıştı. Arkamdan gelen Volkan abi beni omzumdan tutup yana doğru itti ve:
V: “Hadi, siktir git yat artık, anneni de rahat bırak. Çocuk gibi dakka başı kadına bir şey soruyorsun, alacağım ayağımın altına!” diyerek eğildi ve annemi kalçasından kavrayıp kucağına aldı. Onlara öylece bakarken annem bana öpücük atarak:
A: “İyi geceler oğlum, güzel uyu. Yarın büyük gün.” diyerek Volkan abinin kucağında banyoya girdi. Koridorda öylece bakakalmıştım. Aklıma binlerce düşünce hücum ederken yatağıma geçip uyumaya çalıştım fakat sadece beş dakika sonra sesler başlamıştı. Annem, yediği yarrağın etkisiyle inim inim inliyordu. Odam banyoya yakın olduğu için tüm sesler kulağımın içindeydi.
Koca taşakların ritmik çarpma sesleri eşliğinde “AHHHH, yıllardır ben yarak yememişim, harikasın Volkan, durma, durma, sik!” diye doyumsuzca inleyen anneme Volkan abi de karşılık veriyordu: “Sen nasıl bir kaşarsın, amına koduğumun orospusu, oğlunun önünde gencecik yarak yedin, şimdi de aynı evde orospu gibi yalvarıyorsun, ohhh, al dibine kadar, al ohhh…” Suyun sesiyle birlikte bu sözler ve sikiş sesleri yüzünden gözüme uyku girmiyordu. Acaba bu şehirde başına böyle bir olay gelen var mıydı ki?
Annesinin sikiştiğini açık açık görmüş biri için, bu sesler artık normal sayılmaz mıydı? Sikim bu seslerle yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı bile ama gerçekten aşırı yorgundum. Elimi sikime atıp yavaşça sesler eşliğinde okşarken gözlerim kapanmaya başladı ve ne olduğunu anlamadan bir sesle uyandım. Gözlerimi hafif araladığımda annem, altında dantelli kırmızı kilodu, üstünde aynı renk sütyeni ve transparan geceliğiyle açıkta olan sikimi görüp hafif alaycı bir ses tonuyla:
A: “Saat 12 oldu, uyan artık. Kahvaltı vakti. İki saat sonra misafirler burada olur, silahını cebine koy!” diyerek kapının önünde bana seslendi. Sikimi boxerıma doğru sokup kapıya doğru uykulu gözlerle baktım. Evet, annem yanımda iç çamaşırıyla dolaşırdı, bikiniyle hep görmüştüm ama bu şekilde hiç durmadan dolaşmazdı. Evin yeni erkeğinin ilk talimatı belliydi: Evde annem onun istediği gibi dolaşacaktı. Zaten annesini çıplak görmüş biri olarak bu şekilde görmek de onu pek alakadar etmiyordu. Kadın bedeni gerçekten inanılmaz. Çıplak değil de bedenini bu şekilde gizemli halde görünce nedense sikim şaha kalkıyordu. Volkan abi ile zevklerimiz uyuşuyordu ama tabii ki annem onundu ve ben ne zaman annemle bir samimiyet kursam aramıza girmekte geri kalmıyordu. Ayağa kalkıp banyoya gittim, duşumu aldım ve Volkan abinin tavsiyesi üzerine etek altı tıraşımı da yaptım. Üstümü giyip mutfağa gittiğimde, annem Volkan abiye benim boxerlarımdan birini vermişti. Tabii ki ikimizin bedeni birbirine yakın bile değildi. Volkan abinin siki, tamamen belli bir şekilde masada oturuyordu. Eliyle sikini kaşıyarak:
V: “Açlıktan öldüm amk, kaç saat uyuyorsun oğlum sen? Sanki bütün gece bu hatunu sen sikinde zıplattın.” derken annem patates kızartmasını masaya koyuyordu ve Volkan abi bir şaplak daha attı:
“İliğimi kuruttun orospum benim, şu kalçaya bak ya.”
Evet, tüm gece sikinde zıplattığını biliyorum. Onun içinden ilk iki saat gözüme uyku girmedi. Annem yediği şaplağın etkisiyle orospu gibi gülerek:
A: “Şşşş, abartmaya başladın çocuğun yanında.” demişti. Abartmak mı? Dün o kalın yarrağı gözümün önünde yiyen, banyoda “AHHHH, sik, durma nolursun” diye yalvaran sen değil miydin anne? Ne oldu da şimdi bu şaplaktan utandın ki? Bunları içimden söylemek istiyordum ama tabii ki Volkan abinin yanında bunları söyleyemezdim. Ben ağzımı açmadan:
V: “Yabancı yok, Bernam. Bu kalçanın sahibi ben olduğum sürece yabancı olsa da sikimde olmaz. Rahatsız oluyorsun mu la sen?” diyerek bana bakış attı Volkan abi. O zaman yüzüne ve vücuduna istemsizce dikkat ettim. Kollarında attığı faça izleri vardı. Kaşı çizik ve kaburgasının olduğu hizada bıçak izi gibi bir yara vardı. Göğüslerinde ortalama kıl vardı. Kirli sakallı ve siyah gözlü, bakışlarıyla zaten insanı derinden etkileyen biriydi Volkan abi. Onunla sokakta kimse yüz yüze gelmek bile istemezken, aynı sofrada benimle yemek yiyordu. Ben, kısık bir ses tonuyla:
M: “Sorun yok.” dedim sadece ve bunu duyunca Volkan abi annemi kucağına çekip oturttu.
V: “Tabii sorun olmayacak, ne sorunu yaratacaksın oğlum? Bu odada bulunan herkes dokunulmaz. Hiç kimse size sorun olamaz, sen de bana sorun yaratamazsın. Bernam’ın şu an hissettiği sertlik, senin çıktığın deliğin içinde olduğu sürece feriştahı gelse dalağını sikerim.” derken annem Volkan abinin kucağında ona hayranlıkla bakıyordu. Üniversite mezunu, özel aerobik dersleri veren, onlarca öğrenci yetiştirmiş, her hafta bir kitap bitiren ve çoğu sosyal etkinliğe katılan bu elit kadın…
Hiçbir değeri olmayan, belalı ve cahil bir gencin sikinin üstünde, ona gerçekten de hayranlıkla bakıyordu. Bu kadınları anlamak çok güç. Annemi dahi daha yeni yeni tanımaya başlamıştım. Bana küçükken hep “Düzgün ol oğlum, hiçbir kızı üzme, işinde gücünde ol. Elbet güzel ve düzgün biri karşına çıkar.” diyen kadının sevdiği tipleme cidden bu muydu? Benim sessiz kalmam ve her şeyi sadık bir köpek gibi onaylamam Volkan abinin canını sıkmıştı. Annemi hafif kaldırıp tek eliyle benim dar boxerımı çıkarıp kenara fırlattı. Yemek masası cam olduğu için alttaki tüm görüntüyü görebiliyordum. Dimdik siki, annemin göbek deliğinin orada duruyordu.
V: “Kalk çayları koy, annenle ben kahvaltıya başlayacağız. Fırla!” diye talimat verdi. O sırada annemin altındaki dantelli kırmızı kilodu eliyle yana çekip sikine oturtmuş ve bir sihirbazlık gösterisiyle annemin göbek deliğine kadar gelen sikinin tamamını içine sokarak kaybetmişti. Annem, Volkan abinin yarrağının tamamını içine alırken gözleri hafiften kaymış, inleyerek:
A: “Mmmmhhh, Volkan, abartıyorsun aşkım.” diyordu, hâlâ benim yanımda bu kadar sert olmamasını istiyordu. Ama bu kalın yarrağı vazgeçirmek imkânsızdı. Hele ki amcığın sıcaklığını hissedince geri dönüş iyice imkânsız hale geliyordu. Volkan abi annemi tek eliyle boğazından tutup:
V: “Offf orospum, yanıyorsun hâlâ. Merak etme, seni sikmeyeceğim, sadece şimdiki kahvaltını sikimin üstünde yapacaksın. Ohhh. Senin yeni sandalyen artık burası.” dedi.
İkisinin de çayını koyup döndüğümde karşılaştığım manzarada Volkan abinin taşşakları altta gözüküyor ama yarrağının tamamı annemin içinde olduğu için sanki o şeyler anneme aitmiş gibi garip bir görüntü oluştuyordu. Masaya çaylarını koyduğumda , annem Volkan abinin sikinden hafifçe kalkıp , tabağına yumurta , peynir zeytin koyabilmek için biraz eğildi. O sırada , uzandığı yerin altında kalan bal , sıyrılmış sütyenin yukarı doğru iyice dikleştirdiği meme ucuna değmiş ve resmen leziz bir tatlıya dönmüştü. Annemin Volkan abinin sikinden hafif kalkması onun için fırsat doğurmuş ve elleriyle sandalyeden destek alarak sikini yavaş ritimle içine itmeye ve tekrar çıkarmaya başlamıştı. Annem elindeki çatalla , zeytini yakalamaya çalışırken , koca yarrağın her giriş çıkışı ellerinin kontrolünü kaybettiriyor ve bir türlü tutturamamasına sebep oluyordu. Volkan abi en son dayanamamış ritmik sokuşlarının artık kılıç darbelerine çevirmişti. Belini iyice ileri iterek resmen annemin karnına kadar giriyor ve benim gözlerimin içine baka baka annemi sikiyordu. Annem artık dayanamamış , sofraya doğru yığılmıştı. Memeleri yemeklere bulanırken , gözlerinin beyazı görünür şekilde inlemeye başlamış ve volkan abiye durması için direktifler vermeye başlamıştı.
A: “ AHHH ,YAVAŞŞŞ , VOLKAAAN , SOFRADAYIZ, MMHHHH DUR , LÜTFEN DURRR “ Bu sözlerin hiçbiri Volkan abinin üzerinde etki etmiyordu , hâlâ alttan çakmaya devam eden Volkan abiyi durduran zilin çalması olmuştu.