HOCA HANIMIN KADINLARI Serisi - Toplam 6 bölüm

HOCA HANIMIN KADINLARI 5

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ENSEST

Sabah odadaki takırtılarla uyandım. Annem yine domala domala dağınıklığımı topluyordu. En son bu haldeyken mahcuptum, şimdi rollerimiz çok farklılaşmıştı.

Ben: Hayırdır, parayı bulamadın herhalde?

Annem: Ne parası be, götünün dağıttığını topluyoruz! Aslında senden her gün para almak lazım!

Ben: Anne, maşallah gene formundasın! Binlik ister misin?

Annem: Ne binliği?

Ben: Bin euro, ehe! Gel şuraya, iki dakika elinle oyna, tam bin euro sana!

Annem: Yok, asla olmaz!

Ben: Niye ya? Diğer şeyleri yapıyorsun da el mi günah?

Annem: İkisi farklı şeyler. Ben bir şey yapmıyorum, sadece nefsinin terbiyesi için göz yumuyorum, bu kadar.

Ben: İki dakika zaten, sabah koca götünden dolayı dimdik oldum be, insafsız!

Annem: Hayır dedim işte, hayır! Cinsel şeyler yok aramızda, olmayacak! Ben senin ananım!

Ben: He, anaya bak, sikimi dimdik yapıp indirmediği için övün!

Annem hışımla odayı terk etti. Kalkıp gerindim. Parayı nah bulurdu, odada küçük bir zulam vardı. Geçmişte başörtülerini çalıp koklayarak asılırdım. Zuladan yüzlük cebe atıp kahvaltıya geçtim.

Babam: Oo, beyim teşrif etmiş soframıza!

Ben: Baba, nikâh dedin, kıydık, neyi yanlış yaptım da?

Babam: Takılıyoruz oğlum, hemen alınacan tutuyor. Anan akşam para falan dedi, hayırdır?

Ben: He, ben dedim, o kadar masraf ettik, başlık parası vermediler, diye, hehe.

Babam: Harbi puştsun sen, var ya, ehe! Neyse, ben yedim içtim, ara dükkâna uğra, orada kendi dükkânını nasıl idare edeceğini anlatayım.

Annem: Şunu bi eğit bey, oralara gidince savsaklamasın.

Ben: Baba, benim dükkânım senindir, vallaha olursa başımda sen olursun zaten.

Babam: Ha, şöyle ver sabah keyfimi, diyerek evden ayrıldı.

Annemle sakin sakin kahvaltı ederken, cebimdeki yüzlüğü masaya bıraktım. Annemin gözleri bana kesilince:

Ben: Anam benim, sen çok haklısın nefsin terbiyesinde, bundan sonra hep sözünü dinleyeceğim.

Annem: Dinle tabi, oğlum, dedi, biten çayımı tazelemek için kalktı.

Ben: Ana, hani taksi durağına giderken günlük hayat demiştim ya?

Annem: Evet, oğlum.

Masadaki yüzlüğü alıp annemin arkasına geçtim, elinin yanına parayı bıraktım.

Ben: İznin olursa nefsimi terbiye edeyim, anne?

Annem durup usulca parayı alıp memelerinin arasına atınca, üzerinde çilek desenli beyaz pijama takımı vardı. Eşarbı ensesini açık bırakmış, boynunun zarafetini ortaya çıkarmıştı. Sikimi çıkarıp pijamasının üstünden sıktığı götüne dayamaya, ellerimi memelerine atıp sıkmaya başladım. Ensesini koklarken:

Ben: Anne, senin hakkın ödenmez, bırak seni tatmin edeyim?

Annem: Immh, oğlum, olmaz aslanım, olmaz.

Ben: O zaman sen beni tatmin et, hadi! Ellerimle omuzlarını hedef alıp tezgâha iyice domalttım.

Annem: Ne yapayım, evladım, söyle?

Ben: Sen söyle, anne, ben napıyorum, söyle?

Annem olayı anlamış olacak ki:

Annem: Ayy, iyice yüklendin bana.

Ben: Neyi yüklendim, ana, anlat.

Annem: Kalçalarıma yüklendin, sabah sabah çok dolusun, nefsinin arınması lazım, off.

Ben: Evet, nasıl arınacağım, söyle? Şak diye göt yanağına şaplağı basınca:

Annem: Off, iblis seni, domalttın beni, anneni sikmekte beter ettin.

Bu sırada ben durdum, annem kalçalarıyla hareket ediyordu. Ellerimi beline indirip:

Ben: Senin yumuşacık kasen her milimi benim için değerli. Ohh, sadece bu sabahın değil, yılların birikimi var şuan, ohh, diyerek hızlandım. Hızlı hızlı sürtünerek götünü boydan boya döl yaptım, sanki boyanmış gibiydi.

Annem: Ayy, çok ıslattın kaseyi, gidip temizleyeyim.

Ben: Hayır, temizlemeden kahvaltıya devam edersen bir yüzlük daha!

Annem kabul etti. Kahvaltı boyunca ince pijamasından yoğun döllerimi hissettiği belliydi.

Hazırlanıp babamın yanına uğradım. Babam, sanki çok becerikliymiş gibi paradan, kadınlardan öğüt veriyordu.

Babam: Kural 1: Asla karılara her şeyi anlatmayacaksın, anan bile olsa.

Ben: (He, amk, he.) Evet, baba, çok haklısın.

Babam: Kural 2: Kendi işinin başında kendin olacaksın, hep.

Ben: (He, sen ondan battın zaten.) Evet.

Babam: Kural 3: Ana baba baş tacımızdır.

Ben: Evet. (Analar ağzımızın tadıdır bence, heh.) Baba.

Babam: Akşama eve döndükten sonra, “Sikerler, bunu daha dinlemem,” diye odama kaçtım. Annem mutfakta yemek hazırlıyordu. Birazdan ailecek yemeğimizi yiyecektik. Onu kocası ve çocuklarının yüzüne bakamayacak hale getirme fikri, off! Ne yapsam diye düşünmeye başladım. Bazadan mavi tangasını çıkarıp çekmeye başladım. Annemin ağzının tadını bozup günü kapatsam benden iyisi yoktu. Masada boş duran krem kutusuna akıtmaya başladım. Toparlanıp mutfağa geçtim.

Ben: Sultanım, neler hazırladın bize?

Annem: Hünkar beğendi var.

Ben: Yapma ya, off, çek severim! Anneme sarılıp yanağına öpücüğü bastım.

Ben: Akşam yüzlüğü ister misin?

Annem: Çüş, baban var, kardeşin var, öküz! (Ulan, demek onlar olmasa dünden razısın, ha!)

Ben: Bak, burada sana özel taze sos!

Annem: Çok şükür, yedirmediğin şey değil zaten! Öff, al şu tabağımı, karıştırma!

Tabağa boca edip beğendi kısmıyla karıştırdım, masaya koyup bekledim. Herkes yerini alıp iştahla yerken, annem çok yavaştı.

Babam: Ne oldu, hanım, bizi mi zehirledin de kendin dokunmuyorsun? Pek güzel olmuş.

Kız kardeşim: Evet, anne, harika, çok nefis.

Ben: Anne, küçükken “Tabağınızı bitirin, yoksa şeytanlar yer,” derdin, hadi hepsini bitir! derken çatalla yiyordu. Ben kaşığını alıp beğendisini doldurdum. Annemin bakışları bende, dudakları kaşıktaydı. Ağzına sokup kaşığı diliyle temizlettim. Sikim tavan olmuştu.

Akşam yatarken annem odama gelip oturdu.

Annem: Nasıl keyif aldın, ağzıma kaşığını sokarken, sapık namussuz! Ben sana nefsini körelt diyorum, sen alevlendiriyorsun.

Ben: Anne, masada bir ereksiyon oldum, var ya, seni çatır çatır...

Annem: Öhö öhö, öküz, öyle konuşma!

Ben: Bak, yüzlük, hadi gel, 5 dakika amını yalayım, bal kutunun tadına bakayım!

Annem: Oha, siktir lan! diyerek ayağa kalktı. Kolundan tuttum.

Ben: Tamam, patron, tamam. Şu elime tükür, bari senin tükürüğünle asılayım.

Annem birkaç kez zorlayınca okkalıca tükürdü. O odayken, gözü önünde kalkmış sikimi çıkarıp hızlıca çekmeye başladım.

Ben: Anne, bazadan kırmızı türbanını versene, hemen!

Annem şoktaydı. Bazayı açarken domalınca koca kaseye kilitlendim. Verdiği türbanı sikime sarıp çekmeye devam ettim.

Ben: Yatağa çık, domal, çabuk!

Annem: Ne diyorsun, ya!

Ben: (Resmen kriz geçiriyordum. Bir elim sikimde, diğer elimle onu yatağa ittim.) Amı soktuğum, çabuk domal! Domal diyorsam domalacaksın! diyerek üzerine çıktım. Ellerimle kalçasından tutup, fırsat vermeden götü ve sikim arasındaki türbana bolca akıttım. Gözümün önünü anca görebiliyordum. Bu şekilde bırakırsam, “Pişman oldu, bıraktı,” diyeceğinden, döl dolu türbanı top yapıp ağzına soktum.

Ben: Aferin, itiraz etmedin. Em şimdi onu, şeker gibi, seni akşam tatlısı gibi! Seni tatlısız bırakmamak lazım, ohh!

← Önceki Hikaye
HOCA HANIMIN KADINLARI 4
Sonraki Hikaye →
HOCA HANIMIN KADINLARI 6
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar