Metalik merdivende koşan ayak sesleri . biraz bağırışlar….. uzaklaştı. 2 belki 3 kişi….
Birkaç dakika sonra ancak çömeldiğimiz yerden, ayağa kalkabildik. Gülce, yaşlıydı gözleri.
B: iyimisin???.. Bir şey oldumu? Yaralandınmı?
Konuşamadı. Kafasını salladı. Evet mi hayırmı anlamadım. Ellerim üsütnde gezindi. Kan yoktu…
Doğruldum . ürkek hızlı bir hareketle kırık camdan baktım. Altımda, benim katıma ulaşmayan, yangın merdivenini gördüm. Benim ofisimin olduğu kat kaçaktı. Sonradan terası kapatarak yapılmıştı. Efendi babayada kimse burayı yık diyememişti. Yangın merdiveni alt katımda bitiyordu. Benim katıma çıkamadıkları için camlara, alt kattan ulaşabildikleri, görebildikleri yerlere sıkmışlardı.
Sonraki saatler polis, kamera kayıtları sorgularla geçti. Herkes panik halindeydi. Telefonum çaldı o ara
-B: alo…
Tanımadığım numara tanımadığım ses.
-Burak bey geçmiş olsun. Bir kaza atlatmışsınız…
B: teşekkür ederim . sağolun. Birşeyler oldu. ama iyiyiz çok şükür. Ama tanıyamadım. Kimsiniz?
- Nursema ben. Kayın biraderinizin hanımı….
Bir sessizlik oldu. ama konuşması bir geçmiş olsundan çok hayırlı olsun sevinci taşıyordu. Heyacanlı, coşkulu.
Sema: Bir yardıma ihtiyacın olursa ben burdayım. inşallah bu son olur…
Susup kaldım. Kafamda bunu semanın yaptırma ihtimali yankılanırken. O ilk anda beni aramıştı. Sözde geçmiş olsuna. Gülerek sarfetmişti tüm kelimeleri. Durumumu , korkumu ilk anda tatmaya hevesliydi. Baba filmindeki gibi, ilk yardım teklifi hainden gelirdi. Sema duygularını saklamaya bile zahmet etmeden, sevinçle konuşmuştu benimle. Bu tehlikeli bir oyundu kartları erken oynamak, Semayı bu suç ile itham etmek hayatımın hatası olurdu. Bana kanıt lazımdı. Ne yapacağımı düşünürken sustum kaldım.
Sıçrayan camlardan küçük kesiklerime pansuman yaptılar. Evdekiler. Efendi baba telefonlar etmişti. Birsürü bol yıldızlı müdürler geldi , hem sorguya hem geçmiş olsuna. Gülceyi kendi evime gönderdim. Olayların şokunda, tek kelime etmeden gitti benim evime… nisa onu misafir odalarından birine yerleştirdi. Tüm günü, sema ile yaşadığım 1 dakikalık konuşmayı düşünerek geçirdim. Yıkılmış, şaşırmıştım. Bu kadar mı gözü karaydı. Ya benim ofisime gelebilecek bir yol bulsalardı. Banada mı sıkacaklar dı. Korkutmak için mi , öldürmek için mi?
Bu kadar servetin vebalsiz, yada fesat insanların dikkatini çekmeden edinebileceğim konusundaki saflığıma yakındım. O gece olanları, düşüncelerimi nisaya anlattım. Şaşırdı ilk, sonra korku ve nefret geldi. Bütün günü korku ile geçirmişti. Elifinde tavsiyesi ile evdeki herkese doğal sakinleştiriciler, sakinleştirici bitki çayları verildi. Birsürü hamilenin olduğu evde bu kadar stress ve korku tehlikeliydi.
3 gün evden çıkamadım. Evin ve hastanenin etrafı korumalar ile çevirldi. 4 gün haber geldi. Ofisimi kurşunlayan adamlar bulunmuş. Ama teslim olmak yerine çatışmışlardı. Geride tanıklık edebilecek kimse kalmayınca semaya çıkacak bütün ipuçlarıda silinip gitti.
Dergaha gittim, el öpmeye efendi baba ile konuşmaya. Ortamı koklamaya. Artık minibusun arka koltuğunda oturuyordum. 2 koruma hem bana eşlik ediyor. Hem arabayı onlar kullanıyordu. Bir takım korumada evde ve hastanede. Hanımlar dışarı çıktıklarında da da ayrı bir eskort. Paranoyak olmuştuk artık, daha tedirgin.
Kayın biraderim, semanın koçasıda oradaydı. Ama kolunu kaldırmaya hali yok, iyice çökmüştü. Bu hasta hali ile bir şey planlamak bir yana, kendi başına tuvalete gidecek hali yoktu. Gözlerine baktım, bir iz, bir duygu aramak için . Hepsi boş. Ayaklı cenaze gibi. Zoraki “geçmiş olsun” çıktı ağzından, söylemek istemediğinden değil. söyleyemediğinden. Sema idi esas sorumlu. Kocasının arkasında, onu kendine canlı kalkan yapmış,iş çeviriyordu.
Kısa bir muhabbet sonra ayrıldım. İlerleyen bir haftada bir şey olmadı, sakin. Huzurlu halimize döndük yavaşça. Hastaneye ancak 1 hafta sonra gittiğimde, gülce çoktan oradaydı. Kameradan giriş çıkışlarını görüyordum. Hergün ofise gidip bir süre takılıyor, benim gelmemi bekliyor. Sonra evine gidiyordu.
Koşarak bana sarıldı. Tekrar ağlamaya başladı. dudaklarıma yapışması bir anda oldu.
G: seni çok merak ettim. Çok özledim…
B: tamam .. iyiyim bak. Beraberdik zaten . yaralanmadım… daha iyiyim şimdi.
Tekrar öpüşmeye başladık. Kucakladım onu zoraki kendi ofisime götürdüm…. Kıyafetlerimizi bir anda attık. Stress korkudan ilişkiye girmemiştim 1 haftadır. O an farkettim, fena abazaymışım…
Gülce içimdeki koru harladı, bir anda alev aldım. Sikim taş gibi dikildi…çıplak ofisimde, her nasıl olduysa bana sevdalanmış bu kıza, bu güzelliğe bende ateşle sarıldım. Heryerini öptüm. Koltukğa yatırdım. Bacaklarının arasına geçip sikimi çoktan hazır, sulanmış amına soktum. 5 dakikada dudaklarımızı ayırmadan zirveye çıktık. Dünya yansa umrumda değildi. Korunuyordmu düşünmeden içine boşaldım. Oda benimle beraber geldi.
Koltukta yan yana oturmuş, omuzlarımız birbirine dayanmış, karşıya boşluğa bakıyorduk. 5 dakka geçti belki. Koluma sarıldı.
G: bir kira daha gitti…Kaldı 1 …
B: derdin kira ise, Kısmetle konuş yarın sabah. Oturduğun daireyi sana devretsin….
Kızgın çıkmıştı sesim. Tavrım , hissettiğimde oydu. Aşık yeni sevgililer gibi sevişmiştik 5 dakika önce.
Gülce anladı hemen. Kucağıma zıpladı. Çıplak birbirimize temas ederken yanaklarımdan kavradı 2 eli ile.
G: özür dilerim. Neşelendirmek için yaptım… inan kira umrumda değil…. sen iyisin … buradayız tekrar
2 damla yaş süzülürken okadar içten söylemiştiki, ruhum eridi… sonrasında bana yumulup öpmesi ayrı bir perçin çaktı , içtenliğine , samimiyetine çoktan inanmıştım.
Aşağıya kaydı, bütün vücudumu öperek yavaşça aşağılara ilerledi. Hem özür , hem de ilk isteyerek sevişmemizi taçlandırmak için yapıyordu. Uzun bir oral seks yaptı, halen tecrübesiz, ama özverili. Gülümseyerek sevrettim onu. Kucaklayıp kucağıma aldım. 1 kere boşaldı yine, onu kucağımda sıçratırken.
Sonra domaltınca 2. Sırt üstü yatırıp götünü yaladım. Kremleyip amını okşayarak siktim götünü tekrar, sertçe, ceza verir gibi, benim olduğunu tesciller gibi. O 3 üncüyü geldikten sonra, bende göbeğine boşaldım. Gün içerisinde 1 turda dinlenme odasında yatakta sikiştik. Hamile kalmamasını. Hap kullanmasını söyledim. Ve dediğim gibi ertesi sabah ev onun adına devir oldu. sevgilim olacaktı.
Şimdilik…
1 ay sonra herşey yolundaydı. En ufak bir olay olmadı. Rutin hayatlarımıza geri dönmüştük. Nur doğurdu. Diğer tüm kadınlarım 1 adım daha yaklaştılar doğurmaya. Sudanlı yeni bir eş aldım o arada. Başka bir aşiret reisinin kızıydı. Okumak için gelmişti türkiyeye. Bildiğin zenci bir eşim olmuştu. Nisa ayarladı yine. Bir gün bir anda. Bir nevi, dergah evliliği yapmıştık, bağlantıları kuvvetlendirmek için. gülce ile 2 günde bir sikişiyordum. Tüm yaşantımdan ,Eliften , eşlerimden hatta yenisinden bile haberi vardı.
Yeni eşim Fatima, 1,65 boyunda. Armut kalçalı, diri büyük göğüslü bir kızdı. Açık ten sevdiğimden bana çok cazip gelmemişti aslında. Ama 1 eş fazla , 1 eş eksik sorgulamıyordum artık. Nisaya karşı çıkmadım. Sorun olur diye düşünmedim. Sema burnumuzun dibindeki en büyük tehlike idi. O varken dışarıdan gelebilecek tehlikelerin önemi yoktu. Yeni kayın pederimde bildiğin silahlı bir ordusu olan bir adamdı. Nikahımıza katılmadı. Fatimanın ailesinden birkaç akraba birkaç arkadaşı.
İmam nikahı, bolca dualar. Evde onunda beyaz gelinlik giymesini sağladım. Nisa halletti hepsini…
Yine bol kıyafetli bir soyunma faslı. Ama koyu teni, beyaz çamaşırlar, ve beyaz jartiyerle ayrı bir çekiciydi. Utangaç fatimayı kadınım yapmak için, sarıldım. Uzunca öptüm. Garibim daha öperken boşaldı. 19 yaşında bir taze. Yurt dışına göndermişti babası ama, gelir gelmezde başını bağlamıştı. Okulda kendini başka erkeklere kaptırmasın diye. Yada efendi babayla akraba olmaktı esas niyeti.
Yatağa attım, kalan ufak parça çamaşırlarınıda sıyırdım. Sonra ona çığlıklar attıracak bir muamele çektim ağzımla. Sikimi sokarken halen yeni biten orgazmından dolayı titriyordu. İçinde ilerledim, kızlığını nazikçe yırttım. Sonrasında nazik, sevgi dolu, öpücüklerle bir orgazm daha yaşattım ona.
-Kocacımmmmm. Bozuk şivesi ile sayıklıyordu Fatima….
Sikmek , sokmak. Lugatında yoktu belki. Ama her an . “seni seviyorum” ları papağan gibi tekrar ediyordu. .az Türkçesi ile yarım yamalak kelimeler…
-Kocam… burak..sevgilim… gözleri kayıyor. Titremeleri art arda gelirken, kelimeleri parça parça haykırıyordu.
Her pozisyon değiştirdiğimde bir kere daha boşaldı. 4 yada 5 kere belki.
Uzatmıştım bende iyice. Damga vurur gibi. Başka bir erkeği istemeyeceğinden emin olmak istercesine uçurdum onu.
İçine boşalıp geceyi bitirdim. O pestili çıkmış yatakta sızıp kaldı. bende nisa ile uyumaya gittim onun yatağına.
Hiç bir şey hissetmeden döllemiştim fatimayı. “çok kadın , hiç kadındır.” Lafına gelmiştim. Hangisini sevdiğimi bile bilmiyordum artık. Nisanın koynunda ona sarılınca , sadece onu gerçekten sevdiğimi hissettim. Diğerlerinide belki biraz.
Yeni taze gelin Fatima, ofiste gülce. 1 ay dolu dolu seks yaptım. Haftada 5-6 gün. Fatima, nisadan nasıl izin aldıysa, yatağımdan çıkmıyordu. Nisada, aylada yanaşmıyor bana. Fatimaya bırakıyorlardı sırayı. Nisanın bir planı vardı sanırım, tabiki fatimanın gebe kalması, birşeylerin resmi olmasını içeren bir plan . sorgulamadım. Ama 1 posta, uzun soluklu bir posta yetiyordu fatimaya. Ben 1 kere boşalana kadar o zirveleri defalarca görüyor. Sonrada halsiz yatakta içine boşalmamı seyrediyordu.
Arada bir Fatima ile işim bitince , Gece nisa ve aylayıda sikiyordum 1 posta. Onlarda abazaydı. Koca göbekli. Genelde kendi yatağıma girince. Birini kucağıma oturtup hamile seksi yapıyorduk. Onlar boşalınca ya ben,onları domaltıp sikiyordum, yada beni ağızları ile sağmalarına izin veriyordum.
Gülce garip karşıladı bu ilişki karmaşasını. Ama hiç itiraz etmedi. Gündüz onunla beraberdim. Sevişmesekte beraber öğlen yemekleri, sohbetler. Okuluna odaklanmış, sorunsuz gidiyordu.
Ara sıra aklıma sema gelsede yeni huzurlu düzenim hoşuma gidiyordu.
İlk ay Fatima hamile kalamadı. Ama ardından , nur Fatima beraber aynı anda hamile kaldılar. Bende gülce ye daha çok vakit ayırmaya başladım.
1-2 ay sonra Kemal birgün ziyaretime geldi. Konuşmak istedi. Ofisimde ağırladım onu. Elleri yine bacakalrı arasında, güldüm garibe… hem karısını bana devretmişti. Son3 ayda 1-2 sefer anca siksemde, kendi hiç sevişmiyordu elifle. Sadece elle boşaltıyordu elif onu… bolca kayıt vardı. 31 çekmekten epey kilo vermişti salak. Kendisi yada elif hergün 2-3 kere tatmin ediyordu....
K: Burak bey … elifle biz çocuk sahibi olmak istiyoruz…..
B: hakkınız… kemal… çocuk yapın…karşı değilim bu fikrinize….
K: ama şey burak bey… elif çocuğun benden olmasını istemiyor….
Susutum , kaşlarım kalkmış, hayretle Kemale bakıyordum…. Açık kapıdan gülce de duymuştu bunu. Duyduğu anda ayaklanıp, kapıya dayandı , bizi dinlemeye başladı… kollarını başlamış, bir drama dizi seyreder gibi, sırtı dönük kemalin neler söyleyeceğini merakla dinlemeye başladı.
Benim sessizliğimi, duygusuz yüz ifademi yenmek için kemal, daha da döküldü…
K: sizin çocuğunuzu doğurmak istiyor. Benim çocuğum olması zor… yeterince spermim yok.
B: Tüp bebe…
K: onuda istemiyor. Doğal yoldan... sizin onu gebe bırakmanızı istiyor….
B: kadın doğum doktoru tüp bebeğe mi karşı..
Ufak bir kahkaha attım. Gülce de gülümsüyordu kapıda….
B: peki sen benim çocuğumu kabul edebilecekmisin? Hayat boyu…..
Kafası öne eğilirken ağzından benim bile zor duyabileceğim bir fısıltı ile ….
K: bende istiyorum…. Başka türlü çocuk sahibi olamayacağız…. Elifle konuştuk. Ya sizden olacak… yada hiç olmayacak…
Elif kabul ettirmişti kocasına…. Oda mecburen razı gelmişti….
Gülceye işaret ettim. Bende yerimden kalkıp ayakta bana yaklaşırken belinden kavradım gülceyi. Egom tavan yapmıştı yine. Azmıştım. Sikim çoktan kalkmış. Kemal ve elifin hali ve benden istedikleri ile ayrı bir moda girmiştim.
Gülce yanıma geldi, belinden sarıp, dudaklarına yumuldum. Sonrada kulağına fısıldadım.
B: yatağa geç…
Elimle dinlenme odasını işaret ederken,oda muzip gözlerle, işveli adımlarla ilerledi.
B: kemal , sen çık… bana elifi gönder onunla da konuşalım bunu… sonra kararımı söylerim size….