HAZ PEŞİNDE Serisi - Toplam 24 bölüm

HAZ PEŞİNDE 3

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 FANTEZİ

Sonraki günlerde, Esra'nın tek düşünebildiği, Hakan'ın teklif ettiği oyundu. İlk başta, bunun tamamen delice bir fikir olduğunu düşünmüştü. Ama, ne zaman bunu düşünse artık, bütün hücrelerine bir heyecan dalgası yayılıyordu.

Aklından yüzlerce soru geçiyordu tabi ki. Ya Hakan gerçekten başka bir erkekle birşeyler yapmasını isterse? Ya başka biriyle yatağa girmesini isterse? Bunu gerçekten yapabilir miydi? Gerçek hayatta birini koynuna almak, hayal kurmaktan çok ama çok farklıydı. Fantezilerin masum olduğunu düşünmüştü hep, pek çok kadının hayal dünyasında böyle şeyler yaşadığını okumuştu.

Peki ya bütün o diğer anlattıkları Hakan'ın? Tamam, iç çamaşırı giymeden dışarı çıkıp gezebilirdi belki ama başkalarına teşhir etmek kendini? Oral seks yapmak? Öyle biri hiç olmamıştı hayatında, bunların düşüncesi bile iğrenç gelirdi ona. Kafayı bulduğu birkaç sefer Hakan'a yapmayı denemişti ama bu onun mazeretiydi, normalde hiç seksi gelmiyordu ona. Hakan'ın onu bacak arasından öptüğü seferler de, yine sarhoş olduğu zamanlardı, ona nedense pis geliyordu bunlar. Ama bu kez farklıydı, bu oyuna evet derse, ayık olacaktı.

Sonra Esra'yı asıl meşgul eden soru geldi aklına. Eğer bu teklifi reddederse ve seks yaşantıları değişmezse, Hakan'ın gözü dışarı kayar mıydı? Gözü dışarıda gibiydi sanki artık. Çok yakışıklı bir erkekti ve sürtüğün birini ayartması çok da kolaydı, evli olsa bile. Belki de çoktan yapmıştı bunu.

Ama Esra kocasının kendisini sevdiğine emindi. O da aynısını hissediyordu. Bu yeterli miydi peki? Gerçek bir cinsel çekim olmadan aşk mümkün müydü, özellikle de otuzlu yaşlarında, hayatlarının en verimli zamanlarındaki iki kişi için?

Birden, Esra ne yapması gerektiğini anlamıştı.

Hakan da hafta boyu azap çekiyordu belli ki bu sohbet yüzünden. Karısını arayıp, bunun bir şaka olduğunu söyleyip söylememeyi yüzlerce kez düşünmüştü, okuduğu şeyleri asla yapmaya cesaret edemeyeceğini söyleyebilirdi. Ama ne zaman bunu denese, ereksiyon halini alıyordu bacaklarının arasındaki ufaklık.

Esra'yı arayıp, bütün bunların bir şaka olduğunu ve unutmasını söyleyecekti konuştuklarını ki, telefonu çaldı. '' Alo?''

'' Hakan,'' dedi Esra, fısıldar gibi, sesi endişeliydi.

'' Esra, ne oldu? Bir sorun mu var?'' diye sordu Hakan, o da endişeliydi artık.

'' Sorun yok hayatım. Sadece seni sevdiğimi söylemek istedim, ve teklifini düşündüğümü. Aslında, başka bir şey düşünemiyorum. Kararımı verdim ve cevabım...cevabım evet,'' dedi nefes nefese.

'' Hayır canım, bunu yapmak zorunda değilsin,'' diye cevapladı Hakan. '' İstemediğin bir şeyi yapmak için seni zorlayamam. Çılgınca bir fikirdi, haklısın.''

'' Yapmak istiyorum. Bütün hafta boyu bunu düşündüm ve..gerçek şu ki, bu beni heyecanlandırıyor.''

Hakan kalbi yerinden fırlayacak gibi hissediyordu. '' Emin misin?'' diye sordu, kararsız biçimde.

'' Evet.''

'' Sen ciddisin,'' dedi Hakan, farkında olmadan. Bütün olasılıkları düşünmeye başlamıştı birden beyni. Pantolonunda kabarmaya başlamıştı yine aleti. '' Esra..Seni seviyorum.''

'' Ben de seni bir tanem,'' dedi Esra, içi aşkla dolmuştu aniden. '' Ne zaman başlıyoruz?'' diye sordu çekinerek.

'' Bakalım..öncelikle, ikimiz de yıllık izinlerimize ayrılmalıyız. Sonraki hafta ayarlayabilirim sanırım ben,'' dedi Hakan, derin bir nefes alarak.

'' Yıllık izin mi? İzne mi ayrılmamız gerekiyor?'' dedi Esra şaşkınlıkla.

'' Okuduğum hikayedeki adam böyle yapmıştı. Hatta şehir dışına çıkıyorlardı, kimse tanımasın onları diye.''

'' Ne yaptılar ki?'' diye sordu Esra, sesi titriyordu.

'' Bunu sana söyleyemem. Ayrıca, her yaptıklarını yapmak zorunda da değiliz. Kendi fikirlerim var senin hakkında,'' dedi Hakan, gergin de olsa gülerek. Doğrusu, göründüğü ya da duyulduğu kadar kendine güveni yoktu. Onun için de tamamen yeni bir deneyimdi. Ama hayal dünyası genişti ve çılgınca fikirlerle çıkıp geleceğinden emindi. '' Hakan, umarım bu iş kontrolden çıkmaz.''

'' Çıkmamasına özen göstereceğiz canım,'' diye avuttu onu Hakan. '' Unutma, aramızda bir parola olacak. Peki, yıllık izine çıkma şansın var mı?''

'' Sanırım, bir problem çıkacağını sanmıyorum, kullanmadığım günlerim var,'' dedi Esra, ajandasına bakarken. '' Ama iki hafta sonra Suat Bey ile randevumuz var, hukuk bürolarımızı birleştirmek için görüşüyoruz demiştim sana.'' Karizmatik Suat bey..Şimdi aklına neden o gelmişti ki? Düşüncesi bile tüylerini diken diken etmişti adamın. '' O gün birkaç saatliğine toplantıya girmem gerekiyor, sonra tamamım. Ayarlayabiliriz sanırım.''

'' Harika, seni seviyorum aşkım!''

'' Ben de seni, görüşürüz.'' Telefonu kapadığında, elleri titriyordu hala Esra'nın.

'' Evet!'' diye yeterince sesli sevinmişti Hakan, sekreteri içeri girdi, herşey yolunda mı diye kontrol etmek için.

'' Bir sorun mu var Hakan bey?'' diye sordu Selin, odasına girip, kapıyı kapatırken arkasından.

Hakan, güzel sekreterine baktı. Yirmili yaşlarında, harika bir kadındı. Giydiği etek çok kısa, gömleği ise dardı. Hakan, ne zaman isterse ona sahip olabileceğini biliyordu. Bu zamana kadar çok fırsatı olmuştu ama hep karşı koymuştu bu dürtülerine. Kapalı kapıya baktı, sonra da klasörlerin olduğu dolaba.

'' Herşey yolunda Selin hanım,'' diye güldü Hakan.

'' Peki. Borusan dosyalarına bakmam gerekiyordu,'' dedi ve yanına kadar gelip, eğildi dolabın raflarındaki klasörleri kontrol ederken. Kısa eteği yeterince yukarı kalkmıştı. Külotlu çorap yerine, kısa çorap giymeyi tercih etmişti anlaşılan bugün. Çekici bacaklarına baktı kendine hakim olamadan. Birden, kızın da ona baktığını fark edip, yüzü kızardı ve başka tarafa çevirdi yüzünü.

'' Dosya burada değil. Masanızda olmalı,'' dedi ve ona doğru yürümeye başladı.

Pantolondaki açıklıktan içeri sokup elini, sıcak ete dokunmak istedi Selin. Sonunda bulduğunda, ağzından mırıldanır gibi sesler duyuluyordu. Ulaşmıştı ama dışarı çıkarması mümkün değildi oradan, hemen ellerini kemerine götürdü ve çözmeye başladı.

'' Selin, yapamayız..'' dedi Hakan.

'' Az kaldır poponu,'' dedi, yine onu duymazdan gelerek. Kalçasını kaldırınca patronu, neredeyse gülümsüyordu, uzandı ve iç çamaşırıyla birlikte pantolonu da indirdi. Sonunda, zonklayan alet gözlerinin önündeydi. Tam hayal ettiği gibiydi, güzeldi. Topları kocamandı ve uzun, kalın bir sapı vardı. Zevk suyu gelmişti bile.

Hakan'ın gözleri hem korku hem zevkle doluydu. Ne yapıyorum ben diye düşündü. Hata yapıyordu ama bunu durduracak kuvveti bulamıyordu kendinde. Soğuk elleriyle, oynamaya başlamıştı bile aletiyle Selin. Başka bir kadının elleriydi bunlar, beynine kan gitmiyordu sanki. Yine doğru düşünemiyordu. Sanki orada olanlar o ve sekreteri değildi. Karısıydı önünde duran kadın, ve sanki o sadece izliyordu.

Eliyle oynamaya devam ederken, ağzına götürdü yavaşça, ve öpmeye başladı. Gözleri yukarıdaydı, önünde değil, patronuna bakıyordu, ağzı doluyken. Dudaklarında bir gülümseme oluştu ve birden hepsini ağzına aldı.

'' Ahhh,'' diye inledi Hakan, sıcak ağzını hissedince aletinin başında, elleriyle oturduğu koltuğu sıkıca tutmaya başladı, kafası inip çıkarken kadının. Selin de inliyordu, bütün dikkatini önündeki sert alete vermişti şimdi. Küçük delikten sızan tatlı sıvıyı dilinde hissetmek zevk veriyordu ona, patronunun aldığı zevki hissediyordu sanki. Kafasını emerken, ellerini sapına götürüp okşamaya devam etti. Sanki süt sağıyordu. Gerçeği işin, evet, süt sağıyordu, umutsuzca bekliyordu iki kusursuz topu üreteceği sıvıyı tadabilmek için. Uzmandı bu konuda, bu işi kapmasını da bu yeteneğine borçluydu aslında.

Kısa sürede, odanın içi ağız şapırdatma sesleriyle dolmuştu, ve bu sese inleme sesleri karışıyordu. Hakan unutmuştu neredeyse bu hissi, aletinin bir kadının ağzında olması hissi. Karısı da bazı kereler denemişti ama bu kadar hevesli yapıldığı olmamıştı hiç. Selin belli ki bunu severek yapıyordu.

'' Ahh, Selin...dikkatli ol yoksa..'' diye uyarmak istedi kadını. Ama çok geçti artık, yine de elini uzatıp kafasından tuttu, zayıf bir denemeyle, kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı kadını ama Selin ağzını bile açmadan sesler çıkararak bunu reddettiğini belitti. Bu zahmete katlanmak için uzun süre beklemişti ve bu anı mahvetmek istemiyordu. Deli gibi emiyordu artık, onu doruk noktasına ulaştırmak için elinden ve ağzından geleni yapıyordu. İşe yaradı da!

'' Ohhhh!!''

Hakan inlemeler arasında patladı, sanki petrol kuyusu bulunmuş ve göğe fırlıyordu sıvılar. Artık istese de duramazdı, durduramazdı. Önündeki seksi kadının hepsini yutuyordu, sonunda da hepsini içti.

Zonklayarak atıyordu sanki aletinin nabzı, ağzında yavaşça sakinleşti ve yatıştı. Eliyle hala pompalamaya devam ediyordu. Son damlaları da alana kadar devam etti buna. Artık tamamen kuruyunca Hakan, sanki üzülür gibi bir suratla ağzından çıkardı. Başı dönmüş gibi duran ve ona bakan patronuna bir gülücük daha attı ve seslendi. '' Onbeş dakika sonra bir toplantınız var Hakan bey, Borusan reklam departmanından Ozan bey gelecek.''

Dona kalmış halde Selin'in ayağa kalkıp, üstünü başını düzeltmesini izledi. Ayağa kalkınca parmaklarını yalamaya başlamıştı. Şeytani bir gülümseme daha atıp, ofisten ayrıldı. Biraz sonra, Hakan, koltukta donu aşağıya inmiş halde oturduğunu fark edebildi ancak. Derin bir nefes alıp, uzandı ve pantolonunu çekti. Acele ile giyinmeye başladı ve Selin'in yanından hızla geçerek, erkekler tuvaletinin yolunu tuttu. Toplantıdan önce normale dönmeliydi.

O akşam işten ayrılırken, suçluluk duygusuyla yanıp tutuşuyordu. Hayatında aldatmamıştı karısını. Belki de gerçekten seks ihtiyacı yüzünden oluyordu bütün bunlar. Bir çiçekçinin önünde durdu ve karısı için çiçek aldı. Sardunyalar. Çok severdi Esra.

← Önceki Hikaye
HAZ PEŞİNDE 2
Sonraki Hikaye →
HAZ PEŞİNDE 4
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar