Şule, Fidan ve Songül'ün mutfakta düzenlediği, Halit'in ise koca yarrağıyla seyircisi olduğu seks partisinin üzerinden 1 ay geçmişti. Konakta Kudret Ağa ile yaşanan mal meselesi yüzünden bir kargaşa hakimdi. Ama buna rağmen Halit ve Şule buldukları her an umarsızca sikişiyorlardı. Şule'nin yarası tamamen iyileşmişti. Konakta kendisine karşı görünmez bir saygı vardı. Halit Ağa'nın müstakbel karısı olarak görülüyordu. Aralarındaki ilişkiden fizikselden ziyade artık daha duygusal bir hale gelmişti. Ancak yine de bu durum bahçede, mutfakta, çatıda bile sikişmelerine engel değildi.
Aralarındaki bu ilişkiye rağmen Halit, diğerlerini de boşlamıyordu. Fidan ve Songül de Halit'in koca yarrağından nasibini alıyordu. Hatta bazen bu sevişmelere Şule'de katılıyordu. Ama Halit'in gözü duygusal olarak Şule'den başkasını görmüyordu. O ne derse yapmaya razıydı. Nitekim öyle de oluyordu. Başka kadınların amını yalamaya tenezzül bile etmeyen Halit, Şule'nin pespembe parlayan amcığını dil darbeleriyle hunharca stimüle ediyordu. Şule'nin konağa geldiğinden beri titreyerek yaşadığı orgazmlar neredeyse 1000'in üzerindeydi. Halit Ağa ise Şule'den başka seviştiği hiçbir kadınla bu denli zevk alamıyordu.
O seviştiği kadınlardan biri ise Doktor Gamze'ydi. Bu sıralar kafasını dağıtmak isteyen Halit, Gamze'nin de tozunu almak istiyordu.
Nizam ve Halit konağın bahçesinde otururken Kamber de adamlara bir şeyler anlatıyordu.
Halit: Bak aradan 1 ay geçti. Hala şu Kudret denen namussuzun dediği müfettişler gelmedi. Bu işe bir çare bulmak lazım.
Nizam: Abi çekinecek neyimiz var ki? Tapular falan hepsi senin üzerine değil mi? Babamızın malı buralar, işte o kadar.
Halit: Onu ben de biliyorum amına koyim. Ya bir sıkıntı çıkarsa? Bir avukat bulup inceletmek lazım. Bu Kudret itinin güvendiği bir şey olmasa bu kadar üstelemezdi.
Nizam: Doğru diyorsun abi. Bizim avukatı çağıralım, gelsin baksın.
Halit: Ben çoktan aradım. Almanya'daymış, abisi ölmüş. Daha 1 ay gelemez o. Güvenilir birini bulmak lazım. Ben halledeceğim.
Nizam: Nasıl istersen abi.
Halit: Hele bir de o İbrahim'e bak. Nasıl bize silah çekiyor? Nereden geldiyse bu cesaret orospunun çocuğuna?
Nizam: Senden geldi.
Halit: Anlamadım.
Nizam: Senden geldi abi işte. Şule yenge konağa geldiğinden beri sana bir haller oldu. O sert, vurdumduymaz adam gitti başka biri geldi. Kendini kaptırmıyorsun değil mi?
Halit afallayarak cevap verdi:
Yok ulan ne alakası var? O meseleyi de halledeceğim bir ara. Neyse hadi ben çıkıyorum, akşama görüşürüz.
Halit Kamber'e seslenerek:
Haydi Kamber, çıkıyoruz. Kamber: Emrin olur ağam hemen.
Halit ve Kamber arabaya binip konaktan çıktılar. Şehre doğru gidiyorlardı.
Kamber: Ofise mi geçiyoruz ağam?
Halit: Beni Gamze Hanım'a bırak. Ufak bir mesele var, onu konuşmam lazım. Sen de ofise geç benden sonra.
Kamber: Peki ağam, anladım ben.
Halit hiddetlenerek:
Neyi anladın Kamber?
Kamber : Yok ağam, estağfurullah. Ben seni bırakayım ilerde.
Halit sertçe:
Bırak bakalım haydi.
Kamber, Halit'i Gamze'nin evinin önünde bırakarak ofise doğru devam etti. Halit kapıyı çaldı. Kapıyı açan Gamze çırılçıplaktı. Orta büyüklükteki dolgun memeleri ve kılsız amcığı kapıdaki Halit'i selamlıyordu. Halit telaşla Gamze'yi kolundan tutup içeri itti.
Halit : Kızım sen napıyorsun, kafayı mı yedin? Ya ben değil de kapıda başka biri olsaydı?
Gamze: Herkes nasibini yermiş. Her yarrağı yerim ama bundan vazgeçemiyorum.
Gamze diz çöküp Halit'in pantolonunun düğmesini çözüp, indirdi. Halit'in beyzbol sopası gibi tok yarrağı meydandaydı.
Halit, Gamze'nin boğazını tutarak:
Sana benden başkası yasak, duydun mu beni?
Gamze: Siktir lan oradan, şerefsiz. Sen uçanı kaçanı sikerken iyi, bana gelince yasak. O Şule orospusunu da sikiyorsun değil mi?
Halit öldüresiye Gamze'nin boğazısını sıkmaya başladı. Kadın neredeyse ölecekti. Nefessizlikten yüzü kızarmış, alnındaki damarlar belli olmuştu.
Halit: Ne hadle onun hakkında böyle konuşursun amına koduğumun orospusu? Hayatını sikerim senin. Duydun mu beni?
Gamze'nin artık sadece bir iki nefesi kalmış, neredeyse ölecekti. Ölmesini istemeyen Halit, onu son hızla karşıdaki koltuğa fırlattı. Gamze boğazı yırtılırcasına öksürüyordu.
Gamze : Ben, ben çok özür dilerim gerçekten. Bir daha yapmayacağım.
Halit: Kes sesini de ağzına al. Çabuk!
Gamze, Halit'in sikini ağzına alıp sakso çekmeye başladı. Dişlerine değdirmeden adeta bir santrifüj gibi sikini içeri dışarı saksoluyordu. Halit'in yarı erkekte siki demir gibi olmuştu. Gamze'yi dağınık topuz şeklinde duran saçından sürükleyerek yatak odasına doğru götürdü.
Gamze adeta bir köpek gibi Halit'in peşinden sürüklenerek geliyordu. Halit, Gamze'yi bir çırpıda yatağa fırlattı. O sırada yatağın yanındaki komodinin üzerinde 6'lı kuyruklu anal plug seti vardı.
Halit: Bunlar yeni oyuncakların mı?
Gamze: Yeni oyuncaklarımız.
Halit, başparmağını Gamze'nin ağzına soktu. Gamze çölde susuz kalmış derviş gibi ağzındaki parmağı emiyordu.
Halit: Ben oyuncaklarla oynamam ama sen oynayacaksın.
Halit, mor renkte seçtiği anal plugı önce Gamze'nin ağzına verdi. Gamze iyice yalayıp tükürükledikten sonra ters döndü. Halit anal plugı Gamze'nin göt deliğine soktu. Gamze'nin göt deliği tamamıyla dolmuştu.
Yatağa geçen Halit, Gamze'nin bacaklarını ayırıp kendine doğru çekti ve birden koca yarrağını kılsız, pürüzsüz amcığa kökledi. Gamze bu ani hareket karşısında hazırlıksız yakalanmış, gözlerinden yaş geliyordu. Halit, Gamze'nin içine girip daha hızlı gir-çık yapmaya başladı.
Gamze ağlayarak: Yalvarırım yavaş. Nolur çok acıyor.
Halit: Kes sesini orospu. Kapıyı öyle açarken oturup kahve mi içmeyi düşünüyordun? Hak ettiğini alıyorsun.
Gamze bağırarak ağlıyordu. Halit, Gamze'nin ağlamasıyla tahrik olup daha çok hızlanmıştı. Götünde plug olan Gamze'nin amcığı aşırı daralmış, Halit'in sikini iyice kavramıştı. Gamze bacaklarını Halit'in beline sardı. Birden canı çok yandığı için refleks olarak Halit'in kalçalarından tuttu.
Halit:
Elini ayağını sikerim şimdi senin. Çek o elini.
Gamze: Özür dilerim.
Gamze ağlamaya devam ediyordu. Halit birkaç gitgelinden ardından Gamze'nin daracık amının üstüne bayır domuzu gibi boşalıp kendini yatağa attı. Gamze artık rahatlamıştı.
Gamze: Canım çok yandı ama çok iyiydin.
Halit: Her zamanki gibi.
Gamze amının üstündeki dölleri parmağıyla alarak ağzına götürüp yutuyordu. Bu hareket Halit'i delirtse de tepki vermedi.
Halit: Benim artık çıkmam gerek. Ofiste çok iş var. Daha avukat bulmam gerek.
Gamze: Avukata neden ihtiyacın var?
Halit: Bizim mallarla ilgili bir mesele. Danışmamız lazım.
Gamze: Bu akşam abim geliyor. Onunla konuşabilirsin.
Halit: Senin abin mi vardı?
Gamze: Aslında üvey abim. Adı Kenan. İzmir'e avukatlık yapıyor. Bugün gelecek. İstersen akşam konakta konuşabiliriz.
Halit: Çok iyi olur. Akşam bize gelin. Göt deliğindekini de yanında istiyorum.
Gamze: Sen nasıl istersen.
Halit üstünü giyinip evden çıktı ve ofise geçti. Akşam olduğunda Avukat Kenan ve Gamze geldi. Herkesle tanıştılar. Kenan 1.85 boylarında, esmer ve fit bir adamdı. Halit meseleyi etraflıca anlattı. Kenan ise verilen belgeleri inceledi.
Kenan: Halit Bey, bu belgelerde usulsüzlük var. Malların babanıza geçişinde birtakım sıkıntılar olmuş. Sizin üzerinizde durması sıkıntılı.
Halit: Nizam'ın üzerine versek nasıl olur?
Kenan: O da kardeşiniz, aynı soyadı taşıyor. Sıkıntı çıkar. Hatta konaktan biri bile olmamalı. Muvazaalı olduğu anlaşılabilir. İkametgahı bile burada olmayan birine ihtiyacınız car. Normalde burada yaşamayan birine.
Gözler o sırada Şule'ye çevrildi. Şule şaşırmıştı.
Halit: Biraz özel konuşabilir miyiz?
Şule : Tabii.
Halit: Şule bu konuda bir tek sana güvenebilirim. Bu adamlar bir usulsüzlük bulursa her şeyi elimizden alırlar. Malları senin üstüne alman lazım.
Şule: Ben bunu nasıl yaparım Halit? Bu çok büyük bir sorumluluk. Lütfen benden böyle bir şey isteme.
Halit, Şule'nin yüzünü ellerinin arasına alarak:
Ben sana güveniyorum. Her ne olursa olsun. Lütfen beni kırma. Hem belki de bu aramızda olması gereken bazı şeyler için işarettir.
Şule: Hangi şeylermiş onlar?
Halit: Zamanı gelince öğrenirsin. Şimdi teklifimi kabul ediyor musun?
Şule: Sen nasıl istersen öyle olsun.
Halit: Ben çok teşekkür ederim.
Şule ve Halit deliler gibi öpüşmeye başladılar. Aralarındaki ilişki artık ciddiye binmişti ve güven bağları tazelenmişti.
Ertesi sabah beraber tapu dairesine gidip devir işlemini gerçekleştirdiler.
Artık Şule tam anlamıyla bir hanımağaydı.