Aradan 1 ay geçmişti. Halit ve Şule'nin düğün hazırlıkları tamamlanmış, artık evleneceklerdi. Nizam ise her fırsatta Fidan'la konuşmaya çalışsa da Fidan oralı olmuyordu. Nizam'la abisinin araları da iyi olmaya başlamıştı. Aralarında eskisi gibi bir sorun yoktu. Halit ve Kamber düğün alışverişi için şehre geldiler. Halit'in düğünde giyeceği takım elbise seçilecekti. Mağazaya giren Halit kendine çok güzel, beyaz renkte bir takım elbise seçip aynanın karşısına geçmişti.
Halit: Nasıl oldu Kamber?
Kamber: Ağam aynı Müslüm Baba'ya benzedin. Vallahi çok yakıştı.
Halit: Harbi mi lan? Valla hakikaten güzel durdu. Diğer işler tamam mı? Bir gün kaldı düğüne, rezil olmayalım.
Kamber: Nasıl istersen ağam.
Halit ve Kamber mağazadan çıkıp diğer işleri halletmeye devam ederken Şule de konakta hazırlanıyordu. Üzerindeki sırtı açık gelinlikle mükemmel görünüyordu. Ön tarafındaki korsenin etkisiyle dolgun memeleri yerinden fırlayacaktı. Dağınık topuz saçıyla adeta bir seks tanrıçası gibi gözüküyordu.
Şule: Sizce de biraz fazla açık olmadı mı? Yani buranın adetlerini düşününce bilemedim?
Gelinlikçi: Bence harika görünüyorsunuz. Çok yakıştı. İsterseniz başka bir model de gösterebilirim.
Şule: Bence de çok güzel oldu. Tamam, bu olsun.
Gelinlikçi: Nasıl isterseniz.
Halit'le Kamber de işlerini hallettikten sonra konağa döndüler. Halit kapıyı çalarak Şule'nin odasına girdi. Üstünde gelinlikle görünce şaşkınlık içinde kaldı.
Halit: Çok güzel olmuşsun. Masallardan fırlamış gibi resmen.
Şule: Teşekkür ederim ama gelini düğünden önce görmek uğursuzluk getirir derler.
Halit: Sen böyle güzel oldukça görmekten fazlasını yapacağım gibi.
Şule: Asla hayır demem ama sabretmemiz lazım.
Halit: Sen nasıl istersen.
Akşam yemeği vakti gelmişti. Hep beraber masada oturmuş yemek yiyorlardı.
Nizam: Vay be abi o kadar bekledik sonunda geldi çattı o gün.
Halit: Öyle oldu valla. Kazasız belasız atlatırsak inşallah.
Şule: Niye öyle dedin ki şimdi? Umarım bir sorun çıkmaz.
Halit: İnşallah çıkmaz ama bu Kudret itinin sessizliği beni korkutuyor. Bir şeyler planlıyor olmasından şüpheleniyorum. Hayra alamet değil.
Nizam: Abi bu saatten sonra bir şeye cesaret edemez. Yapacak olsaydı çoktan yapardı. inşallah bir sorun çıkmaz ama bizi yine de tedbiri elden bırakmayalım. Güzel bir düğünümüz olsun, çok mutlu olun.
Halit: Darısı sana artık Nizam. Sen de benim gibi geç kalma ama. Biraz acele davran.
Nizam: Sen merak etme abi. Ben yolumu bulurum.
Halit: İyi bakalım. Hadi afiyet olsun.
Halit yemeğini bitirdikten sonra gizli bir köşeye geçip telefonla Fikret'i aradı.
Halit: Nedir durum Fikret? Hallediyor musun bu gece?
Fikret: Dediğin gibi ağam. Mal depoya girdikten sonra havaya uçuracağım.
Halit: Sesin pek net gelmiyor Fikret. Hatlar iyi çekmiyor herhalde.
Fikret: Doğrudur ağam. Şimdi nasıl, daha net mi? Biraz yükseğe çıktım.
Halit: Ha, daha iyi şimdi? Her neyse Neymiş sevkiyatın içeriği?
Fikret: Kudret'in uzun süredir bağlamaya çalıştığı bir toz işi vardı İranlılarla. Onu halletti. Bana da geç söyledi, nedense bilmiyorum.
Halit: Nasıl bari yüklü mü?
Fikret: Tonlarca mal ağam. Bu işi halledersek canı çok yanar, emin ol.
Halit: Halledersek diye bir şey yok Fikret. Halledeceğiz. Bu darbeden sonra ayağa kalkamaz. Herkes haddini bilecek.
Fikret: Nasıl istersen ağam. Ben biraz uzak kaldım. Yanlarına geçeyim, şüphe uyandırmayalım. Ben işi bitirince seni haberdar ederim.
Halit: Tamam Fikret. Mutlaka ara.
Fikret: Emrin olur ağam.
Halit telefonla konuştuktan sonra üst kata odasına çıktı. Nizam ise bahçedeki yemek masasında önündeki viskiyi yudumluyordu. Şişenin çoğunu içmiş, kafası hafiften hoş olmuştu. Viskisini içmeye devam ederken bahçeye Fidan çıktı. Nizam'ın gözleri ona doğru kaydı. Viskiden mi bilmiyordu ama Fidan gözüne daha bir hoş gözüküyordu. Nizam, şişenin dibindeki viskisini bitirirken Fidan masaya doğru yaklaştı.
Fidan: İyi misiniz Nizam Bey? Bir isteğiniz var mı?
Nizam: Var, var ama bir türlü karşılık bulamıyor niyeyse.
Fidan: Anlayamadım?
Nizam sendeleyerek yerinden doğruldu. Ayakta zor duruyordu.
Nizam: Bende de suç var aslında. Anlatmaya cesaretim olsa belki şimdi daha farklı olurdu her şey.
Fidan: Nizam Bey siz iyi değilsiniz. İsterseniz odanıza çıkmanıza yardım edeyim, yatar uyursunuz.
Nizam: Hayır, ben uyumak istemiyorum. Oturmak istiyorum. Senin de oturmanı istiyorum.
Fidan: Tamam. O zaman mutfağa gidelim. Ben size bir kahve yapayım kendinize gelin.
Nizam: Peki.
Fidan, Nizam'ın koluna girerek onu yavaşça mutfağa götürüp bir köşeye oturttu ve kahve hazırlamaya başladı.
Fidan: Ne diye bu kadar içtiniz ki? Sağlığınıza yazık.
Nizam: Elimden gelmeyenleri yapmam için cesaret veriyor. Belki de o yüzden içiyorum.
Fidan: Neymiş o? Elinizden ne gelmiyormuş?
Nizam: Fidan, sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Bilmiyormuş gibi yapıyorsun. Kaç aydır ne anlatıyorum sana?
Fidan: Olmaz Nizam Bey. Her ne kadar istesem de yapamam.
Nizam: Ya neden olmaz? Onu da söylemiyorsun ki. En azından ben nedenini bilsem de senin ağzından duyayım.
Fidan: Yeter Nizam Bey. Çok geç oldu. Kahvenizi için ve gidin lütfen.
Nizam: Yetmez.
Bunun üzerine Nizam ayağa kalkıp Fidan'a arkadan sarıldı. Boynunu öpüp memeleriyle oynamaya başladı. Fidan başta kurtulmaya çalışsa da sonunda teslim olmuştu. Dönüp öpüşmeye başladılar. İlkinden daha şehvetliydi. Fidan tek hamlede Nizam'ın pantolonunu indirip sikini ağzına aldı. Nizam'ın yarrağı Halit'inkinden biraz kısa olmasına rağmen oldukça kalındı. Fidan'ın ağzı yırtılacaktı. Ağzındaki yarrağı tükürüğe bulayıp son hızla ve ustalıkla sakso çekiyordu. Nizam'ın siki alkolün etkisine rağmen dimdikti.
Fidan'ı ayağa kaldırıp mutfak tezgahına yasladı ve eteğini kaldırıp amını yalamaya başladı. Fidan her dil darbesinde daha da sert uyarılıyordu. Nizam adeta Fidan'ın kılsız, pembe amcığını somuruyordu. Fidan kendinden geçmişti. Amı artık hazır hale gelen Fidan iyice domalıp kafasını tezgahın üzerine koymuştu. İçine girmek için hazırlanan Nizam, ani bir hamleyle sikini Fidan'ın amına değil, götüne dayadı. Bunu beklemeyen Fidan acı içinde bağırmaya başladı. Nizam'ın siki dar göt deliğinden içeri kayıp kaybolmuştu.
Fidan: Oradan olmaz. Yalvarırım, canım çok yanıyor.
Nizam: Kes sesini. Abime her tarafını siktirirken hiç sesin çıkmıyordu amına koduğumun orospusu.
Fidan: Nolur yapma.
Nizam: Sus dedim.
Nizam, Fidan'ın götünü sertçe pompalıyordu. Bir süre sonra Fidan'ın acısı yerini zevke bırakmıştı. Nizam aldığı zevkin etkisiyle kafasını kaldırdığında mutfak kapısının dışında yarı çıplak, amıyla oynayan Şule'yi gördü. Şule bacaklarını iyice açmış amını parmaklayıp dudaklarını ısırıyordu. Bu duruma hiç şaşırmayan Nizam, Fidan'ı sikmeye devam ediyordu. Alkol geciktirse de Fidan'ın daracık götü Nizam'ı boşaltmak üzereydi.
Boşalmak üzere olan Nizam hızlandıkça Şule de amını daha hızlı şekilde parmaklıyordu. Sonunda Nizam gözlerini kapatıp böğürerek boşalmaya başladı. Kasıklarından itibaren tüm vücudu titreyen Şule de oracıkta boşalmıştı. İşini bitiren Nizam kafasını kaldırdığında mutfak kapısının orada kimse yoktu.