HAZ PEŞİNDE Serisi - Toplam 24 bölüm

HAZ PEŞİNDE 13

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 FANTEZİ

Sabah erken kalktı Hakan. Dışarı çıkıp spor yaptıktan sonra kahvaltı için geri döndü. Esra'nın hala uyuduğunu varsayıyordu.

Mutfağa girdiğinde, Esra bir bardak kahve koymuş içiyordu, üstünde sabahlığı vardı, cep telefonundan haberlere bakıyordu.

'' Bu sabah nasılsın?'' diye sordu Hakan, neredeyse utanarak, midesine değişik bir sancı hissi geliyordu yaşananlar aklına geldikçe. Bodrum'da yaşananların hoşuna gittiğine emindi ama yeni gün neler getirdi bilmiyordu, bazen pişmanlık olabilir diye düşündü.

Ama Esra kafasını kaldırdığında gülümsüyordu. Ayağa kalktı ve ona doğru ilerleyip kocasına sarıldı, artık sırıtmaya başlamıştı öperken boynundan.

Dudakları tutkulu ve duygusal bir öpüşme için birleşti, çok yoğun duygular yüklü bir öpüşmeydi bu, ayrıldıklarında nefes nefese kalmışlardı.

'' Sorunun cevabını aldın mı?'' dedi Esra.

'' Fazlasıyla,'' dedi son kez öpmeden önce Hakan. Sandalyesini çekip kahvaltı masasına oturdu, sonra da karısını kucağına oturttu. '' Biraz endişelendim aslına bakarsan, fazla mı ileri gittik diye.''

'' Senin hep yanımda olduğunu biliyordum.''

'' Bugün için planın ne?'' diye sordu Hakan, kast ettiği şey, akşama yapacağı iş görüşmesiydi. Şehre geri dönme nedenleri buydu uçakla.

'' Şey, Suat bey saat üç gibi şirkete gelecek. Saat altı gibi de yemekli bir iş görüşmesine çıkacağız onunla.'' Daha adamın adını anarken bile tüyleri diken diken olmuştu Esra'nın.

'' Yemekten sonra eve dönünce sen, bazı planlarım vardı ama sanırım daha sonraya erteleyeceğim. Cuma akşamı yaparız onları.''

'' Pekala,'' dedi Esra tereddütle. Aklına takılan birşey vardı ama nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Hakan, karısının o adamla en son buluşmasında neler olduğunu biliyordu ama sesini çıkarmıyordu nedense, ta ki Esra konuşmaya başlayıncaya kadar. '' Hakan..Suat bey hakkında..ne düşünü..umm..yani onunla başbaşa yemeğe çıkmam? Sorun olur mu?'' diye geveledi.

'' Yo yo, benim için hiç problem değil. Yemeğe çıkıp işlerini hallet, eğlenmenize bakın. Aslında, yemekten sonra onu eve getirmeni istiyorum.''

'' Ne!? Sen ciddi misin? Onunla tanışmak mı istiyorsun?''

'' Hayır tabi ki. Öyle birşey demedim. Ona benim şehir dışında olduğumu söyleyeceksin.''

Esra anlamamış gibi kocasına bakıyordu hala. Birden, kalbi hızla çarpmaya başladı. '' Ne? Onu eve getirip ne yapmamı bekliyorsun ki?'' diye sorarken sesi neredeyse titriyordu.

'' Ne istersen!'' dedi Hakan.

'' Ne istersem?'' diye tekrarladı Esra, soran gözlerle bakıyordu hala.

'' Ne istersen!''

'' Ama bak..bunu en son söylediğinde ne olduğunu biliyorsun.''

'' Evet..biliyorum,'' derken gözlerinde şehvet okunuyordu Hakan'ın.

'' Suat'la en son buluştuğumda...son buluştuğumda olanları da unutmadın değil mi?'' dedi Esra, gün gibi hatırladığını bildiği halde.

'' Bana anlattıklarını kelimesi kelimesine hatırlıyorum.''

'' Onunla bu evde başbaşa kalmam çok tehlikeli olur,'' diye son kez uyardı Esra, kanı kaynıyordu.

'' Bunu hesap ediyorum zaten.''

'' Yani..ne istersem yapabilir miyim?'

'' Evet.''

'' Emin misin bu konuda?'' diye yine sordu Esra, heyecandan kalp atışlarını duymak mümkündü sanki.

'' Kesinlikle eminim. İşten çıkıp eve gel doğruca, nasıl giyinmen gerektiği konusunda sana yardımcı olacağım akşam yemeğine giderken.''

Esra kocasını bir kez daha coşkuyla öptü ve sonra geri çekilip gözlerine baktı. Bir cevap arar gibiydi. Ne olduğunu kendisi bile bilmiyordu. Belki de bininci kez kendine soruyordu, nasıl olurdu da yıllardır bu adamla beraber yaşayıp, onu gerçekten tanıyamıyordu?

'' Acele etsen iyi edersin. Sen geri dönmeden önce yapmam gereken işler var zaten,'' dedi ve karısını kendisinden uzaklaştırdı. '' Sen de işe koyul hadi.''

Kısa süreli bir öpücükten sonra, ikisi de farklı yönlere ilerledi.

Esra'nın midesinde kelebekler uçuşmaya başladı, Suat'ı koridorda kendisine doğru gelirken görünce. Adam çok yakışıklıydı. Tek problem, tam bir megaloman olmasıydı, bu kadar kendini beğenmiş birini daha önce görmemişti. İşin aslı, bunu hakediyordu da, her zaman mükemmel görünüyordu, en pahalı takım elbiseleri ve kravatları giyiyordu. Suat Bey'e bir tek bu yakışır zaten diye düşündü Esra. Yine de, etkileniyordu insan işte bu aşırı derecede komik mükemmeliyetçilik hissinden. Bu tarz bir adama asla vurulacağını düşünmüyordu ama çekici olduğunu kabul de ediyordu.

Kırk dört yaşına yeni girmişti ve yakın zamanda boşandığını biliyordu. Ankara'da prestijli bir hukuk bürosunun sahibiydi ve çok büyük davalara baktığını biliyordu. Özel bir üniversitede de hukuk profesörüydü ayrıca. Siyah saçlarının yanına kırlar düşmüştü ama bu onu George Clooney gibi bir film artistine benzetmekten başka şekilde etkilemiyordu. Uzun boyluydu. Hep jilet gibi giyinirdi ve görünüşüyle de gurur duyardı.

Suat'ın suratı yayılmaya başladı ona doğru gelen Esra'yı görünce. Üstünde yeni alınmış bir kıyafet olduğu belliydi. Siyah bir takımdı bu ama normalde giydiklerinden çok daha stildi. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu zamana onun üstünde gördüğü en kısa etek buydu, ceketinin altına giydiği gömlekse, dar kesim ve ipektendi. Ne kadar da seksi bir kadın bu diye içinden geçiriyordu. Ne yazık ki, o bunun farkında değil diye yakındı kendi kendine.

Suat şaşırmış gibiydi.

'' Aman Allahım, seni görmek ne güzel Esra,'' dedi sarılırken kadına, güçlü kollarıyla göğsünde hapsediyordu onu resmen.

'' Uzun zaman oldu,'' diye cevap verdi Esra, gereğinden biraz fazla süre ve sıkılıkta sarılmaya devam ederken adama.

'' Harika görünüyorsun,'' derken ayrılmasına izin verdi kendisinden, gözleri ile yukarıdan aşağıya süzmeye devam ediyordu ama. İki düğme fazla açık olan gömleğinden içeriye bakmaktan da çekinmiyordu bu arada. Altında bir iç çamaşırı belirtisi görmediğinde, şaşırmadı derse yalan olurdu. Yine de, belki de bugünlerde kadınların giydiği düşük kesim ya da yarım kup sutyenlerden olabilir diye düşündü.

'' Teşekkürler, sen de mükemmel görünüyorsun!'' diyerek gülümsedi Esra. '' Toplantıdan önce yirmi dakikamız var. Bir bardak kahve içmeye ne dersin?''

'' Kulağa harika geliyor,'' dedi ve kafeteryaya doğru ilerlediler.

Bir masaya oturup konuşmaya başladılar. Çok etkileyici biriydi. En son görüştüklerinden beri neler yaptıklarından bahsettiler ama yirmi dakika su gibi aktı. Yukarıya çıktılar tekrar, devir ve birleşme toplantısına girdiler. Toplantı sakin geçiyordu ama nedense Suat sürekli pürüz çıkarıp duruyordu. Normalde önemsiz gelen konular onun için mutlaka çözülmesi gereken problemler olarak not alınıyordu. Sonunda, ana hatları kararlaştırdılar ama Suat birkaç noktanın akşamki yemekte Esra ile çözülmesinde ısrarcıydı. Herkes hemfikir olunca, yetki Esra'ya verildi ve toplantı sona erdi.

'' Bu kadar inatçı olduğunu bilmiyordum,'' dedi Esra.

'' Sanırım söz konusu para kazanmak olunca hayvani içgüdülerim baskın çıkıyor,'' diye cevapladı Suat. Gülerken dişleri parlıyordu adeta. '' Peki, asıl nedene gelirsek, bunca yolu aslında tek bir nedenden geldim. Akşam yemeğine kaçta çıkıyoruz?''

'' Şey, saat beşe çeyrek var. Saat yedide beni almaya ne dersen evden?''

'' Evinden almak mı?'' diye sordu Suat.

'' Evet, kocam şehir dışında,'' derken göz kırptı Esra. Suat'ın yüzü aydınlandı resmen, Esra bacak arasında bir sızı hissederken.

'' Oo, eve geç kalmaktan korkmana gerek yok o zaman?'' demek için Esra'nın suratına yaklaştırdı burnunu Hakan.

'' Geç kalma korkusu yok.''

Birden, Hakan kadını kendisine doğru çekti. Bu saatte şirkette kimse kalmamıştı.

'' Suat,'' diye zayıf bir itiraz geldi Esra'dan.

'' Sen de özel bir şey var. Ne olduğunu bulamıyorum ama,'' dedi Suat, gözlerine bakarak.

'' Belki hayal gücün fazla yüksektir,'' derken, kollarında tutmasına izin veriyordu adamın kendisini, içinde büyüyen heyecana karşı koyamıyordu. Dudaklarının, onunkilere doğru ilerlediğini görebiliyordu. Şirketin koridorlarında bunu yapmak çok tehlikeliydi ama onu durduracak gücü bulamıyordu. Dili, dudakları ayırırken, ağzını açmak zorunda hissediyordu. Güçlü elleri belinden kalçasına doğru kayıyordu okşamak için. Sımsıkı tutuyordu, aralarında büyüyen ereksiyonunu fark etmemek imkansızdı.

Öpüşmeye devam ederlerken, Suat şansını zorladı ve bir elini açık yakasından içeri soktu gömlekten, bir memesini avuçladı. Sutyen giymediğinden emin olmak istiyordu. Çıplak ayasında meme ucunu hissettiğinde, zevkten inleme sırası adamdaydı. Giymiyordu. Bu kadın değişti mi? diye düşünmeden edemedi. Her zaman ki temkinli güzel neredeydi? Parmak uçlarıyla meme ucunu sıkmaya başladı, Esra'nın tüyleri diken diken olmuştu. Tekrar avuçlamaya devam etti diri memelerini.'' Ohhhh,'' diye nefes verdi Esra güçlü elleri bedeninde dolanırken. Çok büyük zorlukla da olsa, kollarından kurtulmak için kendini geriye itti, nefes almaya ihtiyacı vardı. Bacaklarının arasında büyüyen heyecanın farkındaydı ve saniyeler içinde su gibi akacağını da biliyordu. '' daha sonra,'' dedi, şehvetli bir gülümsemeyle. Cep telefonuna evinin adresini konum olarak atacağını söyledi ve ekledi. '' Saat tam yedide. Evden al beni.'' Sonra da koşarak uzaklaşmadan, son bir öpücük kondurdu.

← Önceki Hikaye
HAZ PEŞİNDE 12
Sonraki Hikaye →
HAZ PEŞİNDE 14
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar