Öğlene doğru uyandım, her yerim ağrıyordu. Bacaklarım, sırtım, omuzlarım… Hiç bu kadar yoğun ve uzun bir ilişkiye girmemiştim. Sanki içimden bir canavar çıkmıştı. Neslihan Hanım’la aramızda geçenlerin geri dönüşü yoktu. Amacıma ulaşmak için her yolu deniyordum. Bazen böyle yollar çektiğim çileyi azaltıyordu. Ama Neslihan Hanım hâlâ Kudret Bey’i düşünüyordu. Amerika’dan ne zaman dönecekti? Döndüğünde eski haline döner miydi? Neslihan’ın ilgisi bana devam eder miydi?
Mutfağa gittim, Sevcan Abla kahve içiyordu. Yanına gidip güzelce öptüm. Oralı olmadı.
Ben- Ne oldu, keyifsiz gibisin?
Sevcan- Dün gece sen çok keyif almışsın gibiydin?
Ben- Şey… Her şey bir anda oldu. Hem sen dememiş miydin, bu kadın azgın diye? Dayan mıadı, olan bana oldu.
Sevcanan, bu kadın azgın, evet. Ama hiç başkasıyla seks yapmadı. Bu adama anlamsız bir bağlılığı var. Bu nasıl oldu, anlamadım.
Ben- Olan oldu artık. Kudret Bey gelince her şey eski haline döner. Belki de beni sevmiştir, artık zulmetmez.
Sevcan- Sen daha çok gençsin, ben bunların içinde büyüdüm. Her şeylerini bilirim, bunlara güvenilmez, hele Neslihan’a asla. Senin için kötü bir planı olabilir. Anlamsız bir riske girdin. Dikkat et, bunların mayası kötülükle yoğrulmuş.
Ben- Çok evhamlısın, ne yapabilir ki?
Sevcan- Her şeyi. Dikkat et, bir noktada seni satar, kör kuyuya atar.
Aklım bulanmıştı. Keyifli bir seks yapmıştık. Benim onları bildiğimi bilmiyorlardı, kocasını aldatmıştı, ne yapabilirdi ki?
İki gün sonra son bütünleme sınavıma girdim. Bir süre ders çalışmayacak olmak rahatlatmıştı. Yarını bekliyordum, her şey ortaya çıkacak gibi hissediyordum. Adım adım yaklaşıyordum. Ailemi kim öldürdüyse, kimin parmağı varsa hepsinden hesap soracaktım. Telefonum çaldı, Haluk Bey acil görüşmek istedi, konum attı. Paraya kıyıp taksiye bindim.
Konum bir parktı. Haluk Bey bankta oturmuş, etrafı seyrediyordu. Etrafında, üç metre mesafede korumaları vardı. Yanına oturdum.
Ben- İyi günler Haluk Bey, nedir bu kadar önemli olan? Neden burada buluştuk?
Haluk- Tesislerdeki olaylardan sonra içime kurt düşmüştü, Aslan. Özel bir şirketle anlaştım, tesislerimi ve evimi arattırdım. Dinliyorlarmış beni; ofisi, tesisleri, hatta yatak odamı bile. Birkaç gizli kamera bulundu. Burası en güvenli yer diye düşündüm. Belki uzaktan fotoğrafımızı çekiyorlar, bilmiyorum.
Ben- Müfettişi bitirmeliyiz. Elimizdeki tek ipucu o. Neden yaptıklarını, amaçlarını bulmalıyız. İlk anahtar o.
Haluk, yıllık izne çıktı pezevenk. Şehir dışında, lüks bir tatilde. Peşinde adamlarım var.
Ben- Beklemeye gerek yok, bir yolunu bulup oraya gitmeliyiz.
Haluk- Olmaz, ben gidersem her şey ortaya çıkar, arkasındakiler kaybolur. Bir yolu olmalı.
Biraz düşündüm, aklıma bir fikir geldi.
Benim- Ben hallederim, sizinle alakası olmaz. Ama iyi para lazım.
Haluk- Dert edilecek son şey o.
Planımı anlattım, çok beğendi. Havanın kararmasını bekledik. Haluk Bey şüphe çekmemek için rutinlerini sürdürdü. Ben de arkadaşlarlaydım.
Gece yarısı eve doğru yola çıktım. Cansu’yu kurtarmak istediğim sokağa girdim. Ali ve Hüseyin yanıma yaklaştı. Kolumdan tutup beni eski, harabe bir eve soktular.
Hüseyin- Yanında mı?
Ben- Evet, kanka, yanımda. Size yamuk yapar mıyım? Siz hallettiniz mi?
Ali- Senin adam parayı savuruyor. Orada bir bok yoktu, ama ne varsa alın dediniz. Amam küçük kulübede alarm vardı! Ne bulduysak aldık, kaçtık.
Ben- Çıkarın verin abi. Alın şu parayı. Siktir edin, kerizi yoldunuz işte.
Hüseyin- Kanka, parlara bak! Böyle adam silkelemedim he.
Ben- Siktir et, verin her şeyi. Bir süre ortalarda görünmeyin. Parayı şehir dışında harcayın.
Ali- Sen rahat ol. Kızları bile hazırladık.
Üç kalın dosya verdiler. Heyecanlandım. Sokağın çıkışında bir araba bekliyordu. Bindim, yarım saat sonra ıssız bir yerde durdu. Haluk Bey oradaydı. Dosyaları incelemeye başladık.
Gördüklerimiz, şimdiye kadar bildiklerimiz buzdağının görünen kısmıydı. Müfettiş resmen suç örgütü lideriydi. Yurt dışında paravan şirketler, evler, iş yerleri vardı. Büyük para girişleri oluyordu. Haluk Bey’le ilgili bilgilere ulaştık, gelecek haftaki ihaleye verdiği teklif bile biliniyordu.
Ben- Haluk Bey, bu ihale ne kadar önemli?
Haluk- Çok önemli. İhaleyi alırsam şirket sıçrama yapar.
Ben- Kaybetmelisiniz.
Haluk- Olmaz, fiyatı artırmalıyım.
Ben- Fiyat artırırsanız sizin yaptığınız anlaşılır. Güvenin bana, sonunda hepsinden kurtulabiliriz. Fiyat artarsa hepsi karanlığa gömülür, diğerlerini ve başını bulamayız.
İstemeyerek kabul etti.
Daha fazla inceledik. Evine dair fotoğraflar bulduk, keşif fotoğraflarıydı.
Ben- Güvenlik kameralarına bakmalıyız. Kim çekti, ne zaman çekildi belli değil. Kayıtlar ne kadar geriye gidiyor?
Haluk- Bir yıl.
Haluk Bey fotoğrafları inceledi, bir şey fark etti.
Haluk- İşte bu! Duvardaki ışıkları görüyor musun? Ceren dış aydınlatma istemişti, beğenmiştim ama iki gün sonra vazgeçti. Fotoğrafın tarihi belli oldu.
Ben- Mükemmel, inceleyelim. Tarihi hatırlıyor musunuz?
Haluk- Hayır, ama faturasını bulurum, hangi ay olduğunu biliyorum.
Faturayı buldu. Telefonundan güvenlik kamerasına bağlandı, o tarihe gitti. Hızlandırıp izledik. Yarım saat sonra şok olduk. Fotoğrafları çeken, belki de böcekleri yerleştiren kişi üvey oğlu Batuhan’dı.
Haluk- Ulan orospu çocuğu, her şey bitti, şimdi de beni mi batıracaksın!
Ben- Böcekleri de o koydu o zaman.
Haluk- Bu piçin odasında bir şey yoktu. Tahmin etmeliydim. Eve gidip kafasına sıkacağım!
Ben- Sakin olun, öfkenizle hareket etmeyin. Batuhan’ım bu adamı tanıyor, nasıl buldu, neden yardım ediyor? Öğrenmeliyiz.
Haluk- Yeter, Aslan, bunu evde görürsem dayanamam, öldürürüm.
Ben-ım peşine adam takın. İzleyelim. Dosyaları derinlemesine araştıralım.
Haluk- Tamam. Dosyalar bittikten sonra plan yaparız. Teşekkürler, Aslan. Ailen seninle gurur duyardı.
Ben- Sağ olun, daima yanınızdayım.
Haluk- Bu arada, bildirim geldi, müfettiş yola çıkmış, geliyor. Girildiğini öğrenmiş.
Ben-şimdi panikle hata yapabilir. Dikkatlice izleyelim.
Olayın başında Kudret’in olduğunu düşünüyordum, ama çevresini bulmak için bu adımlar şarttı. Haluk Bey’e her şeyi söyleyebilirdim, ama zamanı değildi. Sabaha karşı eve geldim, herkes uyuyordu. Dayanamadım, uyudum.
Öğleden sonra uyandım, kahvaltı yaptım. Telefonuma mesaj geldi, bir konumdu. Siktir, olaylardan tamamen unutmuşum! Hızla giyindim, konuma gittim. Siyah bir araba beni görür görmez kapıyı açtı. Hiçbir şey demeden bindim. İçinde seksi ama tehlikeli görünen bir kadın vardı. Korktum, müdür beni kandırmış olabilirdi. Kadın korkumu fark etti.
Kadın- İlk defa mı katılıyorsunuz? Gerginsiniz.
Ben- Evet, ilk defa, biraz gerginim.
Kadın- Kuralları biliyor musunuz?
Ben- Hayır, pek bilgim yok.
Kadın- Pekâlâ, hızlıca özet geçeyim, yolumuz uzun.
Gözlerimi bağladı ve anlatmaya başladı.
Kadın- Gözlerinizi kapatmamızın nedeni, gideceğimiz yerin gizli kalması. Bilmek isterseniz cezalandırılırsınız, bu ceza basit olmaz. Oradaki kimsenin adını, işini, nerede yaşadığını soramazsınız. Size bir maske verilecek. Maskeyi çıkarırsanız atılırsınız ve sonunuz iyi olmaz. Minimum dört, maksimum on iki saat kalabilirsiniz. Gitmek istediğinizde gözleriniz bağlanacak ve yola çıkacaksınız. Orada her şeyi görürsünüz, ama dışarıda anlatırsanız…
Ben- Evet, evet, sonum iyi olmaz.
Kadın- Harika, çabuk anladınız.
Ben-Özel bir şey değilse bir soru sorayım. Bu hep yapılan bir şey mi?
Kadın- Zamanı belli olmuyor. Önemli biri gelirse olağanüstü toplanılır. Bazen senede bir, bazen üç-dört senede bir, bazen senede dört kez. Tadını çıkarın. Kurallara uyarsanız zevk doruklara ulaşabilir.
Ben- Oradaki insanlarla konuşmazsam? Sohbet etmek zorunda mıyım?
Kadın- Asla. İsterseniz 12 saat susun. Gereksiz konuşmayın.
Konuşurken vardık. İki kişi koluma girdi. Kapı açıldığını duydum. Adım atarken ayağım takıldı, eşik yüksekti. İçeride hafif lavanta kokusu vardı. Beni küçük bir odaya sokup gözlerimi açtılar. Bir sürü maske vardı, Batman maskesini aldım. Kapıyı tıklattım, açtılarlar. Bir kadın “İyi eğlenceler” diyerek ana salonu gösterdi.
Salon ihtişamlıydı: yüksek tavanlar, işlemeli duvarlar, her holde heykeller. Pahalı mobilyalar, ithal mermerler, her şey vardı. Yaklaşık elli kişi vardı. Kadınlar, erkekler sohbet ediyor, içki, sigara, puro içiyorlardı.
Bir kadeh aldım, yabancılık çekmemek için. Kadınların ve bazı erkeklerin gözü üstümdeydi. Selam verenlere kafa sallıyor, konuşmuyordum. Herkesde entel maskeler varken Batman maskesi genç olduğumu düşündürüyordu. Salonda bir kürsü ve mikrofon vardı. Uzun boylu, yaşlı olduğunu düşündüğüm bir adam yaklaştı. Mikrofonda ses değiştirici kullanıyordu.
Adam- Hepiniz hoş geldiniz. Tüm konuklar ulaştı. Girişler kapandı, en az dört saat birlikteyiz. Eğlenin, iyi eğlenceler.
Bir anda sohbetler kesildi, herkes öpüşüp sevişmeye başladı. Seks partisinin ortasındaydım. Neslihan burada mıydı? Canan Hoca ya da Cemre Hanım?
Koltuğun ucundaki kadın bana bakıp elini uzattı. Elimi uzattım, tuttu, ayağa kaldırdı. Kısa ama diri bir kadındı. Kıyafeti kışkırtıcı, maskesi dantel işlemeli siyahtı.
Odaya girdik, yatağa çıktı, eteğini kaldırdı. Anal plug takılıydı. Pantolonumu çıkardım. Sevişme havasında değildim, ama gördüklerim azdırmıştı. Sikimi amına soktum. İnce bir ciyaklama geldi. Sertçe devam ettim, inlemeleri arttı.
Kadın- Ahh, çok güzel, dibine kadar sok…
Bu ses tanıdıkdı. Çıkaramadım, daha fazla konuşsun diye devam ettim. Götüne tokat atıyordum.
Kadın- Off, tokatla, cezalandır! Sikinle cezalandır… Öğretmenim, yaramazım ben!
Bingo! Bu Canan Hoca’ydı. Uzun zamandır duymadığım için unutmuşum. Hep “Yaramazım, cezalandır öğretmenim” dedirtirdi, sapık kadın.
Benim olduğumu bilmesin, belki sesimi unutmuştur, diye düşündüm. Azmıştım. Kısa boyuyla yatakta top gibi sektirebilirdim.
Kendime çevirdim, kafasından tutup sikimi ağzına verdim. On dakika sert sakso çekti. Yanağına hafif tokat atıyor, saçını çekiyordum. Nefes nefese kaldı, ama ben öfkeli ve azgındım. Kucağıma aldım, zayıftı ama kısa olduğu için dolgun görünüyordu. Sikimi amına soktum, ayakta duvara dayadım. Memelerini yalıyordum. Bakalım tanıyacak mıydı?
Ben- Çok yaramaz bir kızsın, değil mi?
Sesimden irkildi, tanıdık gelmiş, ama çıkaramamıştı.
Canan- Evet, yaramazım… (Tereddütle cevap verdi.)
Ben- Cezalandırmalıyım seni, sikimin üstünde hareket et, dibine al.
Anladı, “Sen” dedi.
Ben- Kes sesini, evet, ben!
Hızlandım, utanmış, şaşırmıştı, yüzüme bakamıyordu. Götündeki plug’ı çıkardım, küçüktü. Kucağımdan indirip ayakta domalttım, götüne soktum, sonra ayaklarını açıp kaldırdım. Ayakta götünden sikiyordum.
Ben- Hoşuna gitti, değil mi? Cezanı çekeceksin, orospu.
Canan zevk alıyordu, eski öğrencisi onu sikiyordu.
Canan- Off, sik, cezalandır… İçime boşal.
Dediği gibi yaptım, götüne boşaldım. Kucağımdan indirip sikimi ağzıyla temizlettim. Yerde bana bakıp gitti. Arkasından takip etim, kime gidecekti? Bir kadının yanına gitti, iki kişi tost yapıyordu. Canan gidince bir adam sikini çekip Canan’la sevişmeye başladı. Canan kadına yaklaşmaya çalıştı, ama adam soktu.
Usulca arkadan gittim. Bir adam yatakta, kadın üstünde sikindeydi. Arkasına geçip götüne soktum. “Ahh” dedi, sessizdi ama azgındı. Konuşsun diye sert sokuyordum. Alttaki adam boşalıp gitti. Kadını çevirdim, memeleri tanıdıktı. Neslihan Hanım’dı. Üzerindeki ısırıklar, morluklar bendi. O da anladı. Ses çıkarmadık. Buraya nasıl girdiğimi merak eder gibi bakıp sikimi yalamaya başladı. Hafızasına kazıyayım diye yüzüne hafif tokat attım. Güldü, daha yoğun yaladı. Üç saat olmuştu, takatim kalmadı. Ağzına boşaldım, hepsini yuttu, maskenin içinden göz kırptı.
Su içmek için mutfağı aradım, etrafı izliyordum. Odaları açıp bakıyor, her türlü fanteziyi görüyordum: biseks, BDSM, köle, cuckold. Suyumu içtim, gezindim, Cemre Hanım’ı arıyordum. Üst kata çıktım. En üstte, üç ev büyüklüğünde bir oda vardı. Yaklaştım, bir kadın ve adam hoyratça sevişiyordu. Beni gördüler, kadın gel işareti yaptı.
Kadın seksi, orta yaşlıydı. Kumral, uzun saçlı, memeleri yaptırılmış, yaşlı derisi görünüyordu ama güzeldi. Kalçası sıkı ve genişti.
Yaklaştım, sikimi ağzına verdim. Kadın yalıyor, adam götürüyordu. Adam matkap gibiydi, ben boğazını deliyordum. Adam performansıma laf attı.
Adam- Kocandan daha iyi siken biri, benim gibi performansı yüksek.
Kadın sikimi çıkarıp cevap verdi:
Kadın- Kocamdan herkes iyi siker, ama bu boğazımı yırttı.
Aman Allah’ım, bu Kudret’ti, kadın ise Cemre Hanım’dı! Yakalanmamak için buraya gelmişler, kuralları ihlal ediyorlardı. Ses çıkarmadım, hoşlarına gitti. Kudret’le tost yaptık Cemre’yi.
Cemre- Yarın başka yerde devam edelim, uzun zamandır yoksun.
Kudret- Yarın evdeyim, sürpriz yapacağım. Kocanla sorunlarım var, halletmem lazım.
Cemre- Biliyorum, her şeyi buldu. Merak etme, yakında hallolur.
Kudret’in suç ortağı Cemre’ydi. Herif evi casus yapmıştı, ama Haluk Bey titiz olduğu için planları tutmamıştı. Diğer ortağını buldum. Neslihan neresindeydi?
İkimiz de boşaldık. Odadan çıktım, aşağı indim. Çıkmak istediğimi söyledim. Araba hazırlandı, gözlerim bağlandı. Biri yaklaşıp tozumu temizledi. Arabaya bindim, ıssız bir yerde bırakıldım. Telefonum kapalıydı. Açtım, ne arayan ne soran. Dolmuş ya da taksi için para aradım.
Cebimdeki paraya baktım, üstünde yazı vardı. Telefonun ışığında okudum:
“Yarın öğlen merkezdeki parka gel, yalnız…”