Merhaba, ben Semih.
42 yaşındayım ve dünyalar güzeli bir karım ile annesine çok benzeyen, masum bir kızım var. Adı İlayda. İlayda, 1.78 boyunda, beyaz tenli, siyah düz saçlı, 55-57 kilo civarında, 19 yaşında bir kız. Zayıf ve uzun olmasına rağmen vücudu hafif balık etli. Benim için çok kıymetli, ancak yaşadığımız olaylardan sonra ne yapacağımı bilemedim. Şimdi size başımızdan geçenleri anlatayım.
İlayda, lise son sınıfı bitirmişti, ancak istediği güzel bir bölüme yerleşemediği için mezuna kaldı ve yeniden sınava hazırlanmaya karar verdi. Bu durum canımı sıksa da masum kızıma kıyamadım ve ona bir şans daha tanıyarak, adını vermeyeceğim ama bilindik bir dershaneye yazdırdım.
Günler geçiyordu ve kızım gerçekten derslerine sıkı çalışıyordu. Bir gün, iş çıkışı onu dershaneden almaya karar verdim. Arabayla dershanenin karşısına geçip beklemeye başladım. Ona geldiğimi söylememiştim, sürpriz yapacaktım. Birkaç dakika sonra, kızımı birkaç serseri görünümlü erkekle birlikte eğlenerek dışarı çıkarken gördüm. Garibime giden, üç erkek arasında tek kızın o olmasıydı. "Arkadaşlarıdır" diyerek fazla takılmadım ve kornaya basarak dikkatini çektim. Gülümsedim.
Kızım beni görünce daha da neşelendi ve arkadaşlarıyla vedalaşıp yanıma hızlı adımlarla geldi. Yanıma yaklaştığı anda, çocukların dalga geçercesine "Babası bu mu?" ve "Yazık adama!" gibi cümleler kurup güldüklerini duyar gibi oldum. Ancak genç oldukları için fazla takılmadım, kızımı arabaya alıp sarıldım.
Kızım, üzerine siyah mini bir kot etek giymişti; bacakları kottan taşıyordu. Üstünde ise siyah bir tişört vardı. Onu aldıktan sonra yola çıktık ve o gün öylece bitti.
Ertesi sabah, kızımı ben bırakacaktım. Hazırlanıp gelmesini söyledim, o da kabul etti. Altına krem rengi bir şort etek, üstüne uzun kollu bir crop giymişti. Saçlarını özenle, çok sıkı olmayacak şekilde toplamış ve siyah kemik gözlüğünü takmıştı. Onu dershaneye getirdiğimde, o üç serseri yine dışarıdaydı. Kızımı indirdim ve içeri girmesini bekledim, ancak bana "Tamam baba, git artık!" dedi. Ben de "Tamam güzelim, akşam görüşürüz." diyerek yavaşça uzaklaştım.
Dershanenin yanından sağa dönüp arabayı belli olmayacak bir yere çektim. İnip kızımı gözlemlemeye karar verdim çünkü o serserileri görünce içime bir kuşku düşmüştü. Uzaktan baktığımda, konuşup gülüyorlardı. Sonra kızım içeri girmeye yeltendiği anda, biri kolundan tutup bir şeyler söyledi. İlayda gülerek yanlarına yaklaştı ve dershaneye girmek yerine, birlikte aşağıya doğru yürümeye başladılar. Ben de aramızda mesafe bırakarak peşlerine düştüm.
İşe gitmem gerekiyordu ama kızım daha önemliydi. Zaten hayatım boyunca çok çalışmıştım, bir günlük izin alıp bu durumu çözebilirdim. Onları takip ederken, bir kafeye girdiklerini gördüm. İçeride gülüp eğleniyorlardı. Kızıma yakın oturan serseri, şaka yaparken elini kızımın açıkta kalan bacağına koydu ve hiç oralı olmadan konuşmasına devam etti. Diğerleri de fark etmiş olacak ki birbirlerine kaş göz işareti yapıyorlardı. Ben dışarıdan bile bunu görebiliyordum, ama saf kızım fark etmiyordu.
Sonra o çocuk, elini yavaşça kızımın bacağında gezdirip sıkmaya başladı. İlayda, utanarak yüzünü eğdi ve kızardı. Ardından, elini bacaklarının arasına doğru kaydırdı ve parmakları kızımın amına değdiği an, İlayda belli etmemeye çalışarak elini tutup geri çekti. Ancak serseri, durmadı ve elini tekrar bacağına koydu. Masanın altından bu hareketi sürdürdü, bu sefer kızım karşı koymadı. Bir süre daha devam ettiler, sonra kızım bir şeyler söyleyince masadakiler toparlandı ve ayrıldılar. Ben de hemen uzaklaşıp ne yapacaklarını görmek istedim. Dershaneye geri döndüler, ben de işe gitmeye karar verdim.
İki saat sonra telefonum çaldı. Arayan kızımdı. "Baba, bugün arkadaşlarımda kalabilir miyim? Söz, ders de çalışırız birlikte." dedi. Arkadaşlarının kim olduğunu sorduğumda, nazlı bir sesle "Baba, yabancı değiller ya, sınıftan arkadaşlarım." diye cevap verdi. Kızım gerçekten çok çalışıyordu, birkaç gencin toplantısından bir şey olmaz diye düşünüp izin verdim.
İşten çıkıp eve dönecektim ki, aklıma sabahki olaylar geldi ve içime bir kuşku düştü. Dershanenin henüz dağılmadığını biliyordum. Olacakları görmek için dershanenin biraz uzağında beklemeye başladım. Bir süre sonra, kızım ve o üç serseri dışarı çıktı. "Sınıftan birkaç kişi" diye bahsettiği tipler, işte bu adamlardı. İçlerinden birinin arabası vardı ve hepsi binmeye başladı. İki kişi öne, kızımla sabah ona dokunan serseri ise arka koltuğa oturacaklardı. Tam o sırada, o çocuk elini kızımın poposuna atıp çabucak çekti.