O gece sakin geçmişti, yine bişey yapmadık. Sabah olduğunda ilaydayla evden çıkmak için hazırlanıyorduk ki ilayda çok güzel bir kombinle yanıma geldi. Bütün vücudunu belli eden, koyu gri bir tayt giymişti. O kadar dardı ki uzun bacakları belirginleşmişti. Üstüne küçük bir askılı, siyah crop giymiş; siyah, saçları açık vaziyetteydi. Onu bu şekilde görmek beni çok etkilemişti ve sikim kazık gibi oldu. Arabaya bindikten sonra ilaydanın dershanesine doğru yola çıktık. Yolda ilaydaya “taytın çok güzelmiş ama dar sanki biraz” Dedim. Kızımda bana “ya, öyle mi diyorsun baba. Kötü mü duruyor yoksa, bende giyerken çok kararsız kalmıştım” Dedi ve bende ona “hayır kızım, çok güzel olmuş dedim ya” Dedim. O da bana “beğenmene sevindim” Dedi neşeli bir ses tonuyla. Ben daha fazla kendimi tutamayıp elimi bacağına attım ve bacağını sıkarak, “çok beğendim” Dedim. Ve ilayda önce kısık ve soluk verir bi ses tonuyla “babah” Diyip bileğimden tuttu. Ben hala bacağını sıkmaya devam ediyordum ki “baba dur artık nolur, olmaz” Diyordu fenalaşmış bir sesle. Ben diğer elimle fermuarımı açtım ve sikimi çıkardım. İlayda başını yere eğmiş, bacağını sıkan elime bakıyordu ve ne olduğunu henüz görmemişti. Ben yolu olabildiğince yavaş gidiyordum ki, yaşadıklarım daha uzun sürsün. Daha sonra elimi ilaydanın bacağından çekip, başından tutarak onu sikime doğru çekmeye başladım. İlayda hemen “baba dur olmaz” Demeye başladı direnmeye çalışarak. Ama ben hiç dinlemeden kafasını sikime doğru çektim ve ilayda “ya dur, napı-” Dediği anda ağzının içine girdim. İlayda ilk önce ağzında sikim olmasına rağmen “mmh” Diye bi şeyler mırıldanıyordu ve ben elimi başına koyup bastırıyordum. Onu dershaneye tenha, neredeyse kimsenin olmadığı yoldan götürdüğüm için biraz daha rahattık. Kızımın ağzını sikmek beni o kadar azdırıyordu ki… Boşalacağımı anladığım anda ilaydanın kafasını sonuna kadar bastırdım ve ilayda boğazından garip sesler çıkmaya başladı. Nefes alabilmek için çırpınıyordu. Biraz daha durup o şeklide ağzına geldim. Sikim küçülene kadar ilaydanın kafasını bırakmadım, ama boğazından çıkıp ağzında duruyordum. İlayda kafasını kaldırdığında yüzü kızarmış gözleri sular içerisinde ve bütün makyajı akmıştı. Zor nefes alarak ve öksürerek “ya of baba napıyosun” Diyip bana kızıyordu ve sonra “kızınım ben senin yeter artık” Diyerek beni uyardı. Onu iyice sinirlendirmiştim. Arabadaki ayna ile kendini düzenledi ve daha sonra onu dershaneye getirdim. Sinirle inip gittikten sonra bende gittim.
İşten çıkıp ilaydayı almaya gittiğimde dershaneden çıkmış muhteşem vücuduyla yanıma doğru geldi ama arabaya binmedi. Camdan bana yaklaşıp “baba sen git ya benim arkadaşımla işim var” Dedi yüzündeki ciddiyetle. Bende ona bi sorun mu olduğunu sorduğumda “yok bi sorun yok. Hem bak, bizim burakla birlikteyiz. ” Dedi. Burak bizim oturduğumuz mahallede, ama ilayda ile samimiyeti olmayan bir çocuktu. Ne olmuştu şimdi. Aynı sınıfta bile değillerdi. Sadece aynı dershaneye gidiyorlardı. Burak, kaslı, vücudu iyi olan, ilaydaya göre kısa ama sert bir çocuktu. Yani ilaydanın anlaşabileceği birisi değildi. “iyi tamam” Dedim ve ilayda yanımdan ayrılıp burağın yanına gitti. Yolda yürürken bişey konuşuyorlardı ama duymuyordum. İlayda başını öne eğmiş kendi saçları ile oynayarak konuşuyordu onunla. Ne olduğunu merak etmiştim. Arabayı bir köşeye park edip yürüyerek peşlerine takıldım.