O gün işin bitmesini sabırsızlıkla bekliyordum, çünkü artık başlayacaktım. Zor da olsa beklediğim zaman gelmişti. İşten çıkmadan önce tuvalete girip kendime bir bakıp şeklimi değiştirdim. Önce gömleğimi vücudumu belirginleştirecek şekilde sıkılaştırdım. Güzel bir vücudum vardı, kendime özen gösteriyordum. Çok kaslı olmasam da sağlam bir vücut tipimdi. Cinsel organım kalkınca belirgin olması için giydiğim lacivert iş pantolonumda iyice düzelttim ve giydiğim lacivert ceketi ve kravatı çıkartıp daha gayriresmi oldum. Zaten ayağımda beyaz bir spor ayakkabı vardı, kundura sevmezdim. Kendimi düzenledikten sonra aceleyle arabaya binip İlayda'nın dershanesine doğru yol aldım.
Dershanenin kapısına geldiğimde gençler daha yeni yeni çıkıyordu. Daha sonra kızımın geldiğini gördüm, yüzünü yere eğmiş utanarak yanıma doğru geliyordu meleğim. Arabaya bindiğinde "Çok bekledin mi baba?" dedi. Ben de ona "Seni her zaman beklerim güzelim," deyip yanağına doğru uzanıp küçük bir öpücük kondurdum. Ben öptüğüm esnada öyle derin bir nefes aldı ki göğsü iyice şişmişti. Daha sonra yola bakmaya devam ederken yavaşça elimi bacağının üstüne koydum. İlayda sadece yola bakıyor ve derin nefes alıp veriyordu. Elimle sabah olduğu gibi yine yavaşça yukarıya doğru çıktım ve kızımın kalın bacaklarında geziyordum. Yavaşça elimi eteğinden içeriye soktum ve yine serçe parmağımı tenine dokundurdum. İlayda ağzı açık bir şekilde olabildiğince sessizce "ah" diye titrek bir nefes verdi. Parmağımı sürtmeye başladım ve bunları yaparken yolda olabildiğince yavaş gidiyordum. Bu defa serçe parmağımın yanına yüzük parmağımı da ekledim ve iki parmağımı kullanarak yavaşça kızımın yumuşak tenini okşuyordum. İlayda birden sertçe bileğimi tuttu ama ben devam ediyordum hala. İlayda karşısına bakıp gözleri ve ağzı iyice açık bir şekilde duruyor, omuzlarını iyice kafasına doğru havaya kaldırmış derin nefes alıp veriyordu. Ben orta parmağımı da yaklaştırıp değdirdim ve onu hiç ürkütmeden yavaşça hızlanıyordum. Kızım uzun beyaz ojeli tırnaklarını yavaşça koluma batırıp hala beni tutuyordu ama ağzını ve gözlerini sıkıca kapatmış, ağzı kapalı şekilde inliyordu.
Ben onu okşamayı durdurup elimi bacağında tuttum ve arabayı yavaşça durdurup ona yaklaşarak gözlerinin içine bakmaya başladım. O da gözlerini açıp bana bakıyordu ve ağzından nefes alıp verirken nefesinin sıcaklığı yüzüme çarpıyordu. Artık İlayda'yı harekete geçirmeliydim. Önce biraz dudaklarına bakıp sonra yine gözlerine odaklandım. İlayda'nın soluk alışverişi düzelince utanarak yüzünü bana doğru yaklaştırdı ve dudağıma küçük bir öpücük kondurup hemen geri çekildi ve utanarak yine karşıya bakmaya başladı. Bu hareketi üzerine ben de onun boynuna doğru yaklaşıp o beyaz tenini öpmeye başladım. Boynunu biraz öptükten sonra artık yavaşça onu emiyordum. Emdiğim esnada dudaklarımın arasından dilimi çıkartıp yalıyordum aynı zamanda. İlayda boynunu kapatmaya çalışır gibi omzunu yukarı kaldırıyordu ama ben artık gitmiştim boynuna. Daha sonra heyecanlı soluk alıp verişiyle "Baba yeter, annem evde bekliyor," dedi. Haklıydı, daha fazla gecikirsek eşim kaygılanabilirdi bizim için. Ben de çok ufak bir şekilde yavaşça boynunun ucundan ısırıp onu tahrik ettim. "Ah," diye kısık bir inledi ama hoşuna gittiğinden emindim. Ve sonra geri çekilip arabayı tekrar çalıştırıp eve doğru devam ettim ama İlayda artık bana adım atmıştı, artık top bendeydi ve benim harekete geçmem için işaret vermişti.