Can, pantolonunu yavaşça indirdi.** İlayda bunu görünce korkuyla irkildi. Can, onu sakinleştirmek için tekrar yumuşak dudaklarına dokundu, öptü ve istemediği hiçbir şeyin olmayacağına dair onu ikna etmeye çalıştı.
Yavaşça İlayda’nın ensesini tutup kendine çekti. Kızım korkuyordu, ne yapacağını bilemiyordu. Can, sikini İlayda’nın yüzüne yaklaştırdı ve ağzına sürtmeye başladı. İlayda dudaklarını sıkıca kapalı tutuyordu, ancak Can ısrarla ağzına, burnuna, yanaklarına ve hatta gözlerine sürtüyor, adeta kızımın yüzünü sikiyordu.
Sonra baş parmağıyla İlayda’nın çenesini hafifçe açtı ve önce parmağını ağzına soktu. Kızım, refleksle parmağını emmeye başladı. Can bir süre sonra elini çekip onu tekrar öptü, ardından başından tutup aniden aşağı bastırdı.
İlayda artık kıvama gelmişti. Can, sikini kızımın ağzına sokmaya başladı. Yavaşça girip çıkıyor, kızımın başını sıkıca kavramış, kontrolü tamamen eline almıştı. İlayda, ağzı dolu olmasına rağmen direnmeye çalışıyordu.
Sonra Can birden hızlandı. Neredeyse **16 cm’lik** penisinin tamamını kızımın boğazına sokuyordu. İlayda çırpınıyor, kendini geri çekmeye çalışıyor, ama başaramıyordu. Boğazından gelen **öğürme sesleri** odada yankılanıyor, gözlerinden yaşlar akıyor, makyajı bozuluyordu.
Benim özenle büyüttüğüm, korumaya çalıştığım kızım şimdi bu adamın elinde bir oyuncak gibiydi. İçim acıyordu, ama bir yandan da izlemekten kendimi alamıyordum.
Bir an yavaşladı, İlayda da bu duruma alışmış gibi yavaşça devam ediyordu. Ama sonra Can, kızımın başını tekrar sıkıca kavrayıp sonuna kadar itti. **Resmen boğuyordu onu.**
İlayda’nın nefesi kesildi, gözleri kan çanağına dönmüştü. Çaresizce Can’a vurmaya başladı, ama hiçbir şey fayda etmiyordu. Sonunda Can kafasını bıraktı, İlayda hızla geri çekilip öksürerek nefes almaya çalıştı.
*"Noldu, boğuldun mu?"* diye alaycı bir gülüşle sordu Can.
İlayda pişman bir ifadeyle, *"Yeter Can, yapmayalım..."* dedi.
Can onu ürkütmemek için yumuşak bir sesle, *"Tamam, beni boşalt bitirelim,"* diyerek tekrar başını tuttu. İlayda kendine gelemeden, sikini hızla ağzına sokmaya başladı. Kızım şaşkınlıkla çırpınıyor, ama elinden bir şey gelmiyordu.
Sonunda Can, İlayda’nın ağzına boşaldı. Kızımın midesi bulanmış olacak ki, tükürmek için ağzını açtı. Ama Can aniden sertleşerek,
*"Sakın! Tükürme, hepsini yutacaksın!"* diye emretti.
İlayda ağzı dolu bir şekilde protesto etmeye çalışırken, Can tehditkâr bir sesle ekledi:
*"Eğer tükürürsen, sabaha kadar bırakmam seni. Yut onları!"*
İlayda zorla yuttu, sonra dilini çıkararak gösterdi. Derin bir nefes aldı.
Can memnun bir ifadeyle, *"Aferin, güzel kaşarım,"* diyerek odadan çıktı.
İlayda bitkin bir şekilde yatağa uzandı. Ben hemen diğer odaya geçip çocukları gözetledim. Can, diğerlerine gülerek,
*"Naptınız lan, çektiniz mi orospuyu?"* diye sordu.
Yanındaki çocuk, *"Çektik kanka, her şey yolunda,"* dedi.
Herkes uyuyunca, şok içinde oradan ayrıldım.
---
**Sabah...**
İşe gitmek üzere hazırlanırken kızımı aradım. Gece boyu gözüme uyku girmemişti. Telefonu açtı, her şeyin yolunda olduğunu, arkadaşlarının onu bırakacağını söyledi.
Hemen yola çıkıp dershanenin yakınında bekledim. Bir süre sonra o üç serseri arabayla geldi, gülerek indiler. Ama İlayda’nın yüzündeki ifade hiç de mutlu değildi. Belli ki zor durumdaydı.
İşten sonra yine dershanenin önüne gittim. Kızım hızlı adımlarla çıkıp yanıma geldi, arabaya bindi.
*"Çok beklettim mi, babacığım?"* dedi gergin bir sesle.
*"İlayda, bir sorun mu var?"* diye sordum.
*"Hayır, sen geldin diye bekletmek istemedim,"* dedi.
Konuşurken, **cropunun belindeki beyaz leke** dikkatimi çekti. **Can, dün boşaldıktan sonra penisini oraya silmişti.**
Tam hareket edecekken, o çocuklar dershaneden çıkıp arabamıza bakarak güldüler. Aldırış etmeden yola devam ettim.
Kızıma tekrar sordum:
*"Gerçekten her şey yolunda mı?"*
*"Evet babacığım, dersler yoğunlaştı sadece,"* diyerek konuyu kapattı.
Ve o gün, sessizce eve dönüp bir şey olmamış gibi günü bitirdik…